15 Nisan 2009 Çarşamba

Seçimlerde Muhalefet, İlkelerini Terk Etti mi? 2


Seçimlerde Muhalefet, İlkelerini Terk Etti mi? 2

 Yerel Seçimlerde Muhalefet,İdeolojisiz ve İlkesiz mi? Evet, Olma Yolunda. 2 

MHP değişti mi? Kitleselleşmek için ideallerinden ne kadar taviz veriyor? İdealist -partiler ideolojik farklıklar gösteriyorsa, özünü terk ediyorsa, kitleselleşir ve toplumsallaşır. Bu da ilkelerinden vazgeçmesi anlamına gelir.


Erbakan'ın mücahitlerinin AKP'nin yenilikçi kanadının ilkelerinden vazgeçtikleri gibi… ABD'nin politikalarını uygulamada 1950 yılından bu yana DP AP ve sonrasında 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında uygulamaya koyulan NEO-LİBERAL EKONOMİK politikaları uygulayarak idealizminden ve BAĞIMSIZLIKTAN sürekli taviz vermektedirler. Sonları da dilerim, (DP AP ve DYP) gibi olur DP % 4 ANAVATAN % 0.75

 Milli görüşçü kesim, ideolojilerini terk ederek, Milli Selamet Partisinden bu yana Refah ve Fazilet şimdiki Saadet partisinden ayrılan yenilikçi kanat AKP var. Şimdi ise AKP iktidarı en büyük ABD'ci kesilerek, ABD'NİN memurluğunu yapıyor.

Yani DP ve AP ile başlayan ANAVATAN ile devam eden AKP ile teslim alınan ülkemizin tüm kaynakları, ABD ve AB'nin tekelleşmiş sömürge şirketlerine teslim edilmiştir.

 2007 seçimlerinden hemen sonra konuşmasında ideolojiler bitmiştir diyen Erdoğan, öncesinde Erbakan'ın MÜCAHİTLERİ, idi sonrasında ne oldular bakın bakalım. ” CHP'li Gürsel TEKİN'E AKP'li bir üyenin söylediği gibi “İlk önce bizler MÜCAHİTTİK sonrasında sandık başlarında MÜŞAHİT daha sonrasında MÜTEAHHİT daha da sonrasında her şeye MÜSAİT olduk” der. Bir AKP'li üye bunları“İdeolojileri bitiren, her şeylere müsait olan Erdoğan mı yaptı" Evet, ideolojisiz ve ilkesiz kendi ve yandaşlarını zengin eden, çıkarcı Recep Tayip ERDOĞAN güzel ülkemin BAŞBAKANI!(60 milyon dolara alınan uçağınız hayırlı olsun!Zengin ülkemizin vatandaşlarının Başbakanı) 


Cumhuriyetin kurucusu CHP, HAKLÇI olamayan Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı ve Merkez yöneticileri. Çok partililiği hiç içine sindiremeyen, çok partili dönemi başlatan ama hala kendi içinde demokratik kuralları ve çoğulculuğu kabul edemeyen, istediğini istediği zaman aday gösteren,sol olamayan CHP… Ama maalesef tabanında hala sol politikaları kendisinden bekleyenler var. DELİ gömleği gibi sürekli sosyal demokrat ve sol ol dedirten be ülkemin güzel insanları. Olmaz olamaz! Çünkü ilkelerinde sol maya yok,zorla da olmuyor işte.1970'lerde İsmet İNÖNÜ'NÜN ortanın solu diye ağzından kaçırdığı yanlış bir cümleyi hala üzerlerinden atamıyorlar. Sürekli üzerine deli gömleği giydirilmeye çalışılıyor.

Sevgili Akhisar'ımın güzel insanları; emekten, ezilenden, işçiden çiftçiden ve esnaftan yana olan güzel insanlarım. Bunların ne sol ne de sosyal demokratlıkla ilgileri vardır. Bunların birçoğu Avrupa'nın küçük burjuva özentilerine sahip olan sosyal demokrat anlayışıdır. Ya sol olun ya da demokrat olun, sosyal demokrat diye bir şey yoktur. Ya adam gibi siyaset yapın ya da yapmayın, bizleri delirttiniz.

İlkelerinde Milliyetçilik “OKU” var.Şimdi çok net bir şekilde ortada düşüncelerini MHP' ile aynı çizgiye getirdi. CHP'ye söylenecek bir şey yok. Eğer mayasında sol bir şeyler olsaydı EKONOMİNİN dibe vurduğu şu kriz döneminde YOKSULDAN ve EZİLENDEN yana bir söylemi dillendirirlerdi. Yoksulların ve ezilenlerin taleplerini dile getirmesi gerekirken gereksiz olan milliyetçi söylemleri kullanmaktadırlar.  Partisinin de sola yakın olan kişileri de sol söylemlerini birazcık kullandığında hemen önünü kesiyor ve işini bitiriyor.

DSP ise İnönü'nün 1970'lerdeki yanlışlıkla ağzından kaçırdığı ortanın solu söyleminin üzerinden TOPRAK İŞLEYENİN SU KULLANANIN sloganıyla kitleleri arkasından sürükleyen KARA OĞLAN, Ecevit 68 ve 78 kuşağının gücünü-enerjisini kendine yönlendirerek prim yapmıştır.1980 darbesinden sonra kendine özgü demokratik sol anlayışı ölümünden sonra da bitirmiştir.


1999 yılında iktidardayken kendine verilen hazine yardımlarını hala kullanmaktadır. Bülent ECEVİT'İN kendine has demokratik solu da, EKONOMİK gücü bittikten sonra görevini tamamlayacaktır. Ama şunu da itiraf etmeliyim ki 12 Eylülden sonra Türkiye de parti kimliğinde SOL kelimesini hep kullandığı için DSP beni cezp etmiştir.  

Saadet partisi için söylenecek bir şeye gerek duymuyorum. Yukarıda biraz değindim. Mehmet BEKÂROĞLU'NUN geçmişten getirdiği sol mayasın seçimlerde ona yarar sağlamıştır.

Bir sonraki yazımda Akhisar da sosyalist solun %1 inin üzerinden, bir şeyler yazacağım.

6 Nisan 2009 Pazartesi

Yerel Seçimleri Haksız Rekabet Yapanlar Kazandı.1


Yerel Seçimleri Haksız Rekabet Yapanlar Kazandı.1


            Yerel seçim çalışmalarında üzücü üç olay yaşandı. İkisi Sayın H.İ. DOĞAN'IN başına geldi. Çok iyi bir insan olan kardeşi muhtarlık seçimini kazandı, ama bunun sevincini yaşamadan hayatını kaybetti. Bir diğeri ise Yüksek İlkokul mezunu arkadaşımın kalp krizi geçirmesiydi. Üçüncüsü bağımsız belediye başkanının seçim arabasının kazası sonucunda dört arkadaşımızın yaralanması ve bir arkadaşımızın hayatını kaybetmesiydi. (Özden SIDALBEL) Seçimler üç üzücü olayla sona erdi. Kim kazandı, kim kaybetti sorusuna verilecek net cevap: Kaybeden şu süreçte DOĞAN ve SIDALBEL ailesi oldu.İki aileye de baş sağlığı sabır ve geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.  

Düzen partilerinin diktatör genel başkanları yerel seçimlerden bir yıl öncesieki yerel siyasetçileri kendilerine bağımlı hale getirerek, üretimsizliğinin en büyük sorumluları olmuşlardır. Yüz bin nüfuslu Akhisar'ımızda kimin aday olacağına ne partili üyeler ne delegeler ne de ilçe yönetimleri karar verebildi. Temsili demokratik yöntemleri bile uygulamayan diktatör genel başkanlara sitem ederek yazıma başlamak istiyorum. 

Şöyle bir hafızamızı kurcalayalım. Bir yıldır nelerle uğraştık. AKP'nin altı aday adayı üzerinden konuşulanlara değinmek istiyorum Salih HIZLI dan biraz bahsedelim. Asla şahin Hoca'nın,süleymancıların,fettullahcıların,yandan desteklediği biri olduğu için olmazdı. Diğer aday Nakşibendî tarikatına bağlı olduğu için aday olacağı söylendi. Diğer dört aday da milletvekillerinden yandan aldıkları destekle aday adayı oldular. Sonunda Salih HIZLI Şahin Hocanın, Süleymancıların yandan destekli fetullahcıların onayını alarak mı aday yapıldı. Bilemiyoruz. O adayla aday yapanlar arasında bir sırdır.  

Salih Bey hayatı, yaşamı insanları iyi okuyarak stratejik taktiklerle olumsuz durumunu kendi adına olumluya çevirerek haksız rekabetle KAZANDI. Aslında AKP 2004'e göre kaybeden siyasi partidir. Yani Türkiye de AKP' kaybettiği gibi, Akhisar'da da kaybetti oyları düştü. 2004 seçimlerinde 17 700 oy alan Belediye Başkanının şimdi aldığı oy 17 426 yani 2009 da seçmen sayısındaki artışa bakılırsa aslında yerelde ve genelde AKP'nin oylarının düştüğü görülmektedir. 

Bir: Belediye imkânlarını eklersek ekonomik olarak, halkla ilişkiler bölümüne 1,5 trilyon, basın yayın organlarına 850 milyar lira harcanmıştır, Toplamda 2008 yılında 2 trilyon 350 milyar lira para harcandı. İki; kamu kurumlarının imkânlarını kullandığı gibi alanlarını da kullanmıştır. Hazine yardımlarından alınan paradan Akhisar'a ne kadar düştü? Parti genel merkezinden gelen miktarın ne kadar olduğunu da bilemiyoruz 2009 da neler harcandığını bilemiyoruz?  Harcamaları bundan sonraki süreçte ilçemizde yerel köşe yazarı kimliğimle takipçisi olacağım. Akhisar halkını buradan bilgilendirmeye çalışacağım.

 
Kazanan tabi'ki AKP'nin Belediye Başkan adayı oldu. Ve AKP'nin dokuzu belediye meclis üyesi, sıralaması ve üç kontenjan adayı toplam on iki meclis üyeleriyle birlikte kazandı. Muhalefet meclis üyeleri de şöyle sıralandı. Yedi MHP,beş CHP,bir DSP kazandı.Toplam on üç muhalefet meclis üyeleri birinci sırada ipi göğüsledi. AKP'nin bundan sonraki süreçte yapacağı farklı bir şey yok. Esas görev seçim sürecinde muhalif olan MHP, CHP ve DSP'nin meclis üyelerinin olacaktır Gerçek görev muhalefetten bekleniyor. 

 Dün dündür,bugün bugündür demeden. Dün programlarında var olan bakış açılarını yansıtmalarını muhalif Belediye Meclis Üyelerinden bekliyoruz. Dilerim kutsal kardeşlikleri Akhisar halkının kardeşliğinin önüne geçmez.                         

Yani ülke genelinde olduğu gibi ilçemiz de ulusalcı sol-statükocu sosyal demokrasi ile milliyetçi muhafazakâr-dinci çevrelerce yönetilecek. Bir; üçüncü yolun mutlaka yaratılması gerekiyor. Din dil ırk ayrımına karşı bu süreçte farklılıklarımızı bir arada yaşama geçirmek gibi bir görevimiz olmalı. İki; bir birinden farkı olmayan herkesin"kendin gibi olma" dayatmasından vazgeçirecek. başka bir yolu mutlaka bulmalıyız. Bu da ilçemizde kaynaklarımızın kullanımında karar alma sürecinde mutlaka yer almakla mümkündür. Bu yalnız Belediye Başkanıyla ve Meclis Üyeleriyle değil, Akhisar halkının doğrudan katılımıyla olmalıdır.

            Halkın çıkarlarının ön planda olması için bir üçüncü yolun, ilçemizde sosyalist solcuların büyük bir bölümünü ayıran dinci-muhafazakâr ve darbeci-ulusalcı hatlar arasında bir üçüncü cephe arayışı 'çağırması' şimdi her zamankinden daha önemli bir gereksinim olmuştur. Bir sonraki yazımda MHP, CHP, DSP, DP, SP ve ANAP'ın yerel seçim sürecini anlatacağım.

4 Nisan 2009 Cumartesi

1 Mayıs'ın Dünya da ve Türkiye de Gelişim Süreci.


1 Mayıs'ın Dünya da ve Türkiye de Gelişim Süreci.



İşçi Sınıfı Gücünü 1 Mayıs'ta Fark etti 

ABD'li işçiler 1886 1 Mayısı'nda 8 saatlik işgünü talebiyle iş bıraktılar. Yüz binleri içine alan bu hareket Avrupa'da karşılık bularak, 1 Mayıs'ı emekçilerin uluslar arası günü haline getirdi. 

ABD'de 1873 yılında başlayan durgunluk işçileri ücretlerin düşürülmesi çalışma saatlerinin uzatılması ve örgütlenmenin yasaklanması gibi saldırılarla karşı karşıya bıraktı. 18 saate kadar uzaya bilen çalışma saatleri karşısında gizli birlikler ve sendikalar etrafında örgütlenen işçiler mücadeleye başladı. 

Hem kalifiye hem kalifiye olmayan işçileri örgütleyen, siyah işçileri örgütleyen, siyah işçileri saflarına katan ve çok sayıda militan kadın örgütçüye sahip olan Emek Şövalyeleri adlı etkili işçi örgütü 1878 de işgününün 8 saat ile sınırlandırılması talebini dile getirdi.8 saatlik iş günü talebi diğer örgütler tarafından da sahiplenerek yaygınlaştı. 1886 yılı Nisan'ında 8 saatlik iş günü mücadelesi iyice yoğunlaştı.1 Mayıs 1886 günü ise işçiler fiilen 8 saat çalışacak ve karara uymayan fabrikalar fiilen engellenecekti. Bu mücadele, işçi sınıfı içerisindeki farklı politik eğilimleri de bir araya getiren ortaklaşma görevi de görmüştü.1Mayıs ta ABD nin pek çok kentinde on binlerce işçinin katılımıyla eylemler ve grevler örgütlendi. Hareketin merkezi konumunda bulunan Chicago da ise yüz binlerce işçi harekete dâhil olmuştu. Chicago deki gösteriyi sabote etme planlarını hayata geçiren polis ise, işe önce işçileri taciz etmekte başladı. 5 6 bin kişilik bir işçi topluluğunun üzerine ateş açan polisler, iki işçiyi öldürdüler. Mayısın ilerlen günlerinde polis saldırganlığının yol açtığı çatışmalar devam etti.7 polis ile 9 işçi daha polis kurşunlarına hedef olarak hayatını kaybetti. Üzerlerine polisler öldürme suçu atılan işçi liderleri idam edildi. İşçilerin cenazesine yarım milyon kişi katıldı. II. ENTERNASYONAL 1889 da ABD li işçilerin ayaklanmasının başladığı 1mayıs gününü uluslararası eylem günü olarak ilan etti.  

Türkiye'nin 1 Mayıs Tarihi 

             Osmanlı döneminde başlayan 1 Mayıs kutlamaları Cumhuriyet döneminde uzun süre yasaklı kaldı. İlk kitlesel 1 Mayıs ise 76 da taksimdeydi.

             Türkiye de ilk 1 Mayıs 1900 lerin başlarında kutlandı. Cumhuriyet in ilanından sonra ise işçilerin 1 Mayıs ı kutlamalarında zorluklar çıkarıldı. 1925 yılında çıkarılan Takrir –i Sükûn kanunuyla birlikte işçi sınıfının tüm örgütlenme haklarıyla birlikte 1 Mayıs da rafa kaldırıldı. 1935'te 1mayıs devlet tarafından BAHAR BAYRAMI ve tatil ilan edildi. 60'lı yıllardaki devrimci yükseliş döneminde 1 Mayıs mücadelenin ana gündemi değildi. Yarım asır süren sessizlik DİSK tarafından 1976 yılında Taksim Meydanında örgütlenen ve on binlerce emekçinin katıldığı mitingle bozuldu. Bu tarihten itibaren 1 Mayıs Meydanı olarak anılamaya başlanan Taksimde 77ve 78 yıllarında da yüz binlerce emekçinin katılımıyla kutlamalar yapıldı. 79 da ise İstanbul'da ilan edilen sıkıyönetim nedeniyle kutlamalar İzmir'e taşındı. 12 Eylül darbecileri 1 Mayıs'ı takvimlerden silmeye çalıştı ancak emekçiler 87'de yaptıkları salon kutlamalarının ardından 88'de sokağa çıktı. 89 yılında ise Taksim zorlandı. İşçi sınıfının en militan unsurlarının direngenliğiyle 1 Mayıs,1992 yılında yasallaştı. 93,94 ve 95 yıllarında Türkiye nin farklı illerinde çeşitli meydanlarda yapılan mitinglerin ardından 1996 yılında Kadıköy 'de 150 bin kişinin katılımıyla 12 Eylül'den sonra yapılan en kitlesel miting gerçekleştirildi. 2000'li yılların başlarında ise İstanbul'daki mitingler İstanbullulardan yalıtık olan Çağlayan Meydanı'na sıkıştırıldı. 2004'te Saraçhane, 2005-2006'da Kadıköy'de kutlanan 1 Mayıs'ların ardından ise Taksim direnişleri yeniden başladı.

             2008 yılın da orantısız güç kullanarak işçi ve demokratik kitle örgütleri DİSK, KESK ve sol sosyalist partiler tarafından direnerek, 2009'da da maalesef ayaklar BAŞ oldu. Bu yıl, “hak verilmez alınır” sloganıyla mücadele edilerek yasal bayram olarak kabul ettirildi. Taksim alanını da mücadele ederek kazanmalıyız.

Evet TAKSİM'DE de ayaklar maalesef BAŞ oldu. Sembolik mücadale ALANIMIZI da kazandık.

Yaşasın ÖRGÜTLÜ mücadalemiz.   

             Üreten biziz yönetende biz olacağız. SÖZ YETKİ KARAR İKTİDAR HALKA! 1977,1989 ve 1996 yıllarında yapılanları unutmadık.

1 Mayıs 1 Mayıs işçinin emekçinin bayramı
Devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı
Günlerin bugün getirdiği baskı zulüm ve kandır.
Ancak bu böyle gitmez sömürü devam etmez.
Yepyeni bir hayat gelir bizde ve her yerde.

1 Mayıs 1 Mayıs işçinin emekçinin bayramı
Devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı

Yepyeni bir güneş doğar dağların doruklarından
Mutlu bir hayat filizlenir kavganın ufuklarından
Yurdumun mutlu günleri mutlak gelen gündedir…

1 Mayıs 1 Mayıs işçinin emekçinin bayramı
Devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı

Ulusların gürleyen sesi yeri göğü sarsıyor.
Halkların nasırlı yumruğu balyoz gibi patlıyor.
Devrimin şanlı dalgası dünyamızı kapsıyor.

Gün gelir gün gelir zorbalar kalmaz gider
Devrimin şanlı yolunda bir kâğıt gibi erir gider...

Yaşasın 1 Mayıs İşçinin Emekçinin BAYRAMI!