25 Haziran 2009 Perşembe

223 kişiyi töhmet altında bıraktı


223 kişiyi töhmet altında bıraktı

Kuaför: Yazı Dizisi 17
Kuaför sözcüğü; Türk dil kurumundaki anlamı şu'dur.
Fransızcada.(Coiffeur)1. Kadın berberi 2.Erkek berberi 3.Güzellik salonu.
Berberler Odasının Yanıltıcı Basın Açıklaması Üzerine
Basın açıklaması 223 kişiyi töhmet altında bıraktı.
Alınan karar 267 kişiyi ilgilendiren karar değil, 44 kişiyi ilgilendiren yanlış ve uygulanırlığı olmayan bir karardır. Odamızın 10 yıldır yönetim kurulu başkanlığını üstlenen kişi, diktatör yaklaşımıyla yanlışlar serisine bir yenisini daha ekledi. Tüm Akhisar, belde ve köylerindeki meslektaşlarımızı ilgilendiren kararı yanlış bir şekilde Akhisar halkına ve kamuoyuna aktarmıştır. Berberler Odasının 267 üyesi 3 meslek grubundan oluşmaktadır.(267 üye sayısının 218'i erkek berberi, 46'sı kadın berberi diğer üçü ise; Kadın berberi ve güzellik salonu, kadın-erkek berberi ve güzellik salonu, güzellik salonu işletmesi olarak geçmektedir. )
Oda başkanı ve yöneticiler basın açılaması diye ortaya attıkları tatil yapma kararı yalnızca 44 kişiyi ilgilendirmektedir. 223 kişiyi ise ilgilendirmemektedir. Akhisar halkına ve kamuoyuna yanlış bilgilendirme yapılmıştır. 44 kişinin tatil kararı diye aldıkları karar da şaibelidir. Çünkü bu konuda iki toplantı yapılmıştır. İlk toplantıya katılım 23 kişidir. Meslektaşlara toplantıya katıldım kâğıdına diye imza attırılmıştır. Sonradan fikir değiştirilerek pazartesi günü tatil yapma kararı denilmiştir. İkinci toplantıda yine aynı kişiler tarafından toplanılıp noter huzurunda tekrar imza alınmamıştır. Noter çağırılarak yalnızca bilgilendirme yapılmıştır. Sonradan yönetim kurulu karar defterine atılan imzalar yapıştırılarak noter tarafından onaylatılmıştır. Kısacası bir “helvacı kâğıdı” üyeler arasında gezdirilip önce toplantıya katılım imzası, sonradan ise pazartesi tatil yapma kararı imzası denilerek üyelerimiz yanıltılmıştır. Bu konuda imza atmayan kişiler ne olduğunu anlamak istemişlerdir.Net bir şekilde anladıktan sonra imza atmamışlardır.Kısacası yangından mal kaçırır gibi kargaşa ortamı yaratılarak oldu-bittiye getirilmiştir.Kabul etmeyen kadın berberleri sayısı 5'tir.218 kişi olan erkek berberlerinin ise bu kararla hiçbir ilgisi yoktur.
Berberler odası yönetimi bu konuda net bir açıklama yapmadığı için, aldıkları kararın tekrar gözden geçirerek doğru kararı Akhisar kamuoyuna basın açıklaması ile tekrar duyurmak zorundadır.
Yine tatil konusundaki gün önerilerim; hafta başı olduğu için pazartesi günü tatil yapma kararı yanlıştır. Bu konuda ben sizleri çok iyi tanıyorum. Hatta kemiklerinizdeki iliklerinize kadar tanımaktayım. Birkaç hafta geçmeden mızıkçılık yapacaksınız. Bu kararın esnekleştirilerek pazartesi günü saat 14.00'dan itibaren Salı gününü de içine alarak bir buçuk güne tatilimizi çıkarabiliriz. Pazartesi günü için değil. Salı günü için muhakkak acil ihtiyaçlara cevap vermek için bir tane nöbetçi şarttır.
Yılda bir defa 10 veya 15 gün tatil yapabiliriz!
Süresi çok gün tatil önerim; bilindiği gibi ramazan başladığı gün ülkemizin dini inancına göre düğün, sünnet, nişan vb. eğlence kültürümüz askıya alınarak ertelenmektedir. Ramazan başladığı günden itibaren 10 veya 15 gün tatil yapabiliriz.10 veya 15 gün içerisinde programlanarak 9 veya 14 gün 5'er veya 3'er kişi nöbetçi kalabilir. Bu arada bu yıl ramazan 21 Ağustos'a denk gelmektedir. İsteyen deniz, isteyende aile ve dost ziyaretleri yapabilir.

Dostlarımdan dozu birazcık kaçan son iki yazım için af dilerim. 

“Hak etmeyene verilen yetki mahzun bir cinayete benzer.”

15 Haziran 2009 Pazartesi

Kadın Berberlerinin Tatil Yapma Günü


Kadın Berberlerinin Tatil Yapma Günü

Kuaför: Yazı Dizisi 16 
Kuaför sözçüğü; Türk dil kurumundaki anlamı şu'dur.
Fıransızcada (Coiffeur)1.Kadın berberi 2.Erkek berberi 3.Güzellik solunu. 

Kadın Berberlerinin Tatil Yapma Günü Hangi Gün Olmalıdır?

Sevgili meslektaşlarım,

Toplumumuzun tüm meslek gruplarına da olduğu gibi bizim meslek grubunun da sorunları çok var. Bu sorunlar aşılmaz mı? Hayır, iyi niyetli olduktan sonra mesleki çıkarlarımızı ortak payda da buluşturabilirsek tüm sorunlar çözülür. Her meslek grubunun bir örgütü var. Bizim meslek grubunun da örgütü Berberler Odası.1954 yılında kurulan odamız çeşitli evrelerden geçerek erkek berberliğinin yanına kadın berberliği ve güzellik salonu dâhil olmuştur. Üç meslek grubu olarak üyelerimizin sorunlarını tartışıldığı sorunlara çözüm üretilen yerin Berberler Odası yönetiminin dört yılda bir yapılan seçim yöntemi ile belirlenir.

 Maalesef yıllardan beri birike gelen sorunlara çare aramak için 1999 yılında yönetime talip olduk. Talip olurken geçmişteki alışa gelmiş yönetim anlayışlarının dışında farklı bir anlayış koyarak, dört maddelik programla üyelerimizden destek ve oy istedik. Seçim sonucunda kazanan taraf olduk. Programa bağlı kalacağımızı o dönemde ki kazanan yönetim kurulu üyeleriyle hem fikir olmuştuk. İsimleri öne çıkan üç kişi vardı. Biri ben, biri mevcut oda başkanımız, bir diğeri de 2005 yılına kadar başkan yardımcılığı görevini üstlenen arkadaşımızdı. 1999 seçiminde programa bağlı kalınmadığı için hemen üç ay sonrası çatışma başladı. Ve hâlâ sürmektedir. Benim amacım meslektaşlarımın sorunlarının çözülmesi ortak payda etrafında herkesin çıkarlarının korunmasıydı. Şimdiki mevcut oda başkanının programı hiçe sayılarak, ilkesiz davranarak oda başkanlığını korumak adına her türlü olumsuzluğu yarattı.

99'dan bu yana yaşanan mesleki sorunların en büyük sorumlusu oda başkanımızdır. 2005 yılına kadar başkan yardımcılığı görevini üstlenen kadın berberlerinden sorumlu arkadaş ise onlara ilişkin sorunların baş sorumlusudur. Fiyat, tatil ve düğün salonlarıyla çalışma gibi başlıca sorunları çözmek için çaba sarf ettim. Bu sorumlu arkadaşın ise oda imkânlarını kullanarak kesesini doldurma çabası vardı. Bu konuda başarılı da oldu. “Mesleki kapital” yaratarak haksız rekabet yaptı. Tekelci zihniyeti ile üyelerinin sorunlarını çözmek için hiçbir çaba harcamamıştır. Harcadığı tek çaba odaya federasyon tarafında gönderilen davetleri kendi eşi ve oda başkanı ile birlikte, tüm üyelerden saklayarak odanın ekonomik imkânlarını kullanıp yararlanmıştır. Oda başkanımız ve o dönem yöneticilik yapan kişiler bu sorumsuz davranışa alet olmuşlardır.

 2003 yılında yedekten yönetim kurulu üyesi olduktan sonra başıboş olan oda yönetim anlayışını yıkmaya çalıştım. İlk attığım adım her ay düzenli olarak belirli bir günde yönetim kurulu toplantıları yapmak oldu. Kadın-erkek berberlerinin sorunlarının çözüm önerilerinin üretilmesi konusunda iki ayrı komisyon önerim oldu. Oda yöneticilerinden ve üyelerinden oluşan iki ayrı komisyon kuruldu. İşletmecisi olduğum kadın-erkek berberliği ve güzellik salonumda bu tür sorunları gördüğüm için ve sorunlara çözüm bulabileceğimden dolayı iki komisyonda da bulundum. Kadın berberlerinin komisyonunda yönetimden 3 kişi olmak üzere 6 kişi ile toplantı yaptık. Toplantıda tatil, fiyat ve düğün salonları sorunları, ilk sırada yer aldı. Kadın berberlerinin geçmişten bu yana hiç tatil yapmama kararını ele aldık.  Ve kuaförlerinde tatil yapması gerektiğini savunarak, tatil günü seçimi yaptık. Salı günü tatil yapma kararını çoğunluk kabul etti. Bu konuda üç kişi sorun çıkardı. Biri oda Başkan Yardımcısı, diğerlerinin ise üyelerimiz olduğunu gördük. Başkan Yardımcısı olan arkadaşımız, sayısal çoğunluğu görünce kabul etmek zorunda kaldı. Diğer kişilerin ikna edilmesi konusunda oda yönetim kurulu üyelerinden görev üstlenmelerini istedim. Bu çalışmayı bizzat yaptım. Bu konuda oda başkanı, yardımcısı ve diğer yönetim kurulu üyelerinin katkısı olmadığı gibi, bu çalışmanın başarısız olması için çaba harcamışlardır. Böyle bir çalışmayı benim yönetici olduktan bir ay sonra hayata geçirmeme şaşırmışlardır. Çünkü kendileri 5 yıl yaptıkları yöneticiliklerinde kişisel egolarını, kişisel çıkarlarını hep ön planda tutmuşlardır. Ben ise mesleki sorunların çözülmesi konusunda toplumsal davranışı hep sergiledim ve savundum. 2003 yılında 3.000 TL olan oda bütçesi 2005 yılında 12.000 TL olmuştur. Ve bunun ardından iki yıl arka arkaya oda üyelerinin de katıldığı İstanbul Güzellik Fuarına ücret ödemeden gitmiştir. Bir defada İzmir Fuarına ücretsiz gitme benim zorlamalarımla yapılmıştır. Odanın 2005 sonrası iki ve ya üç çalışması olmuştur. Biri İstanbul'a ücretli gezi, diğeri de bir şehre Show'a gidilmiştir. 2 defa da şirketlerin reklam amaçlı masaj ve makyaj bilgilendirme seminerleri verilmiştir.

Ola ki pazartesi günü tatil yapma kararı alınırsa, benim oyunbozan olmamam için 48 kişinin noter huzurunda taahhütte bulunması gerekiyor.44 kişi benim için yeterli değildir. Çünkü ben 2003 yılında 39 kişiyi ikna ettim. 39 kişi 2 kişiye uydu ben hiç kimseye uymadım. Şimdi ise 49 kişiden 44 kişinin anlamsız bir kâğıda (helvacı kâğıdına) imza atmıştır. Birçok kişi de noter huzurun da imza atmayı beklerken toplantıya katılım için alınan imzalar sonra noter den onaylatılmıştır. Alınan bu karar şaibelidir. Yani insanların imzası kargaşaya getirilerek yanlış yönlendirilmiş ve karar altına alınmıştır. Yani bu demektir ki her şey gibi bu işi de çocuk oyuncağına çevrilmiştir. Onun içindir ki sizler ahlaki karar almak boyunuzu aşar diyorum. Şimdi sorarım pazartesiyi kurgulayan arkadaşlara 2003 yılında 2 kişi kabul etmiyor diye salı gününü hayata geçirmediniz. Şimdi ise 5 kişi kabul etmiyor.  2 kişi mi daha azdı yoksa 5 kişi mi az? Sanırım burada birileri dama dedi. Hanları, hamamları, yatları, katları oldu diye pazartesi günü kapatırken ne kazanırsam kâr mantığıyla yanına 44 kişiyi de taşımak istemektedir. Ekonomik ihtiyaçları olan insanlar muhakkak dikkate almalıdır. Durup dururken böyle bir anlamsız günü önerenlerin iyi niyeti yoktur. Pazartesi tüm toplumumuzun işe başlama günüdür.

Kısacası tatil sorunu çok önemli bir sorundur. Muhakkak çözülmesi gerekiyordur. Ortak payda ve ortak çıkarlar doğrultusunda çözülmelidir.

Yeni iş yeri açan genç arkadaşların muhakkak oluru alınmalıdır.

Salı günü tatil için en uygun gündür. Bunun dışında hiçbir günün uygulanırlığı yoktur. Bu konuda en tecrübeli uygulayan kişi benim. Muhakkak bir tane nöbetçi acil ihtiyaçlara cevap vermelidir.(Sonraki günlerde kimi sorunların önü kesilmesi için arkadaşım, tanıdığım, müşterim ve kıramadım açtım denmesin diye bir nöbetçi şarttır) Bunun dışındaki hiçbir günün samimiyeti ve oluru yoktur. Tarihi kökü 1947 yılından bu yana Akhisar'ımızda var olan kadın berberleri bugüne kadar hiçbir sorununun aşamamış ve çözememiştir. Sebebi ise her sorunu çözmek konusunda ben ne kaybederim düşüncesidir. Bu anlattıklarım tüm meslektaşlarımızın en önemli sorunlarıdır. Çözümünde aktif rol almayı, ortak paydada, çıkarlarımızın koruması konusunda iyi niyetli olduğumu belirtirim.

Son söz; tümünüzden farklıyım çünkü erkek berberleri ustaları mesleğe ve meslektaşlara saygılıdırlar. Ben böyle bir kültür aldım. Sizin ustalarınız sizlere doğru bir kültür aktarmamıştır. Dedikodu yapmaktan başka doğru bir şey yapmıyorsunuz. Dilerim bu eleştirim sizleri birazcık hırpalar ve kampçılar. Gelecekteki elemanlarınıza iyi örnek olursunuz. Farklı olmak mutlu olmaktır.
Ben sizlerden farklıyım. Diğer farklı olan ustalarımızdan OSMAN POYRAZ'IN kökeninde erkek berberliği vardır, saygınlığı da ondandır. Oda sizlerden faklıdır.

Kendime ait bir dörtlüğü sizlere aktarmak istiyorum.
Parayı paylaşırsan, yoksul olmazsın,
Bilgiyi paylaşırsan, cahil olmazsın,
İktidarı paylaşırsan, diktatör olmazsın.
Sevgiyi paylaşırsan, mutlu olursun. VEDAT ÖZEL

5 Haziran 2009 Cuma

Belediyeye Talip Olanların Seçimdeki Çevre Duyarlılığı 5 Haziran Dünya Çevre Günü


Belediyeye Talip Olanların Seçimdeki Çevre Duyarlılığı
5 Haziran Dünya Çevre Günü


 

 Çocukluğumuzdan bu yana evde anne-baba, ağabey-abla “Sus sen konuşma” dedi. Sokakta polis, jandarma, zabıta “Sus sen konuşma” dedi. Okulda öğretmen, müdür yardımcısı, müdür, üst sınıfta olan ağabey ve ablalar “Sus sen konuşma” dedi. İş yerlerinde usta, kalfa “Sus sen konuşma” dedi. Çünkü neden “Sen küçüksün, bilemezsin” dediler. Ülkemizin 88-98 ve şimdi 2008 kuşağı devlet politikası olan 12 Eylül sonrası yaratılan kuşaklarımızdır.

 Yukarıda belirttiğimiz ifade edememe baskısına karşı devlet baskısıyla karşımıza çıkan olumsuzluklar sonucundayız. Olumlu ne sosyal, ne toplumsal ne de ekonomik yaşantımız var. Değerlerimizin yok olduğu kültürümüzün dejenere olduğu toplumsal cinnet geçirme durumundayız.
 
12 Eylül ile birlikte emperyalist ülkelerin sömürü düzeninin ekonomik ayakları olan İMF, serbest piyasa, neo-liberal politikaların yarattığı toplum modelidir. 24 Ocak kararları ile hayatımıza giren piyasaca ekonomik politikalar 5 Nisan kararları ile ABD, AB tekelleşmiş dev şirketlerin gümrük anlaşması ile saldırısına uğradık. Anadolu kültürüne uymayan kapitalizmin aç gözlü şirketlerinin alışık olmadığımız kültürel bombardımanı tutulduk. Ve bu yüzden değerlerimiz yok oldu. Bu yetmemiş gibi 2001 krizi ile birlikte yarım kalan vahşileşmiş saldırılar dozunu arttırarak, 24 Ocak -5 Nisan sonrası yeşil sermaye yeşil kuşak teorik örgütlenmesiyle şimdiki siyasi iktidarını oluşturdu. Ve şimdide BOP(Büyük Ortadoğu Projesi) hayata geçirilmeye çalışılıyor. Ama tüm dünyada mortgage krizi ile başlayan küresel kriz kapitalizmin sonunu getirdi.

Yarattıkları sanal ekonomik büyüklüğün şimdi altında ezilmekteler.”Böyle bir süreçte ne oluyor bizlere?” diye düşünmeye başladım. Süreci takip ederek örgütlü toplum olmadığımız müddetçe yalana, talana dur demediğimiz sürece köleci topluma razı olacağız. Bu yüzden 0-6 yaş grubunun çok önemli olduğunu düşünerek 5 Haziran 2001 yılında Dünya Çevre Gününü örgütledik.6 yaş grubundan başlamak üzere çevremizdeki sosyal, toplumsal ve kültürel yaşamamızdaki kirliliğe dur diyerek susmamayı susturmamayı kendime ilke edindim. Çocuklarımızla birlikte topluma ilişkin güzel bir dünya yaratma özgüvenimizin olduğunu ispat etmek için çevre eylemi örgütledik. Kendini ifade eden yanlışlara dur diyen susmayan bir toplum yaratabiliriz.

İşe 5 Haziran Dünya Çevre Gününü kutlama geleneğini Akhisar'ımızda 2001 ile 2005 arası yaygınlaştırarak başlattık. Akhisar belediyesinin çalışanları tarafından çevrenin kirliliği kendilerinin sorumluluğu olduğu halde bu eylemi etkisizleştirmişlerdir. Üstüne üstlük Akhisar'ımızın çevre konusundaki en çok suçlusu olan bir şirkete çevre ödülü vermişlerdir. Kayalıoğlu civarında Organize Sanayi Bölgesi ve tekelci sermaye şirketi 20-30 yıllık süre içerisinde doğal yaşamımızı katledip, tarım arazilerini beton yığını çevirmişlerdir. Akhisar Belediyesi ve Ticaret Odası başkanlığının sorumlulukları olduğu %33'er hisselerini sahip çıkmalarını istiyoruz. Organize Sanayi Bölgesine arıtma tesisi yapmaları gereklidir. Hem ekonomik hem de ekolojik hayatımıza çok katkısı olacaktır. Sorumluları sorunları çözmeye davet ediyorum. Geçtiğimiz yerel seçimlerde Akhisar'ı yönetmeye aday olan belediye başkan adayları ve belediye meclis üyesi olan adayları çevre konusundaki duyarsız olduklarını seçime bir gün kala Tahir Ün caddesindeki görüntüleri açık bir şekilde anlatıyor.   
 
Seçim de harcanan o kadar paralar çevreyi kirletmek için miydi?
Sokaklarımızı kirletmek için ne kadar para harcadınız?
Bu kadar parayı harcayarak karşılığında neleri kazanmayı düşündünüz?
Hangi emekle kazandığınız bu kadar parayı sokaklarımıza savurarak kirlettiniz?
Çevresine saygısı olmayanların, bizleri iyi yönetmesine nasıl inanırız?
Bu kadar parayı kendi ceplerinizden mi harcadınız?

Son söz: Yaklaşık 6 yıldır yönetimde olan yerel iktidar. Akhisar belediyesi sorumluluğun da olan çevre temizliği yoktur. Sokaklarımızın durumu günlük hayatımızda göz estetiğimizi bozuyor ve bizleri strese sokuyor. Hangi şirket yer altı kaynaklarımızı hızlı üretim yapmak için tüm Akhisar halkının geleceğini hiçe sayarak içme sularını gasp ediyor. Geçtiğimiz yıl yoğun yağmur sularından dolayı bu yıl sorun yaşamıyoruz.Fakat bir daha ki yıl sorun olmayacağı anlamına gelmiyor. Dikkatinize sevgili SORUMLULAR.