AKP Hükümeti ! 25 Kasım Grevini Hak Ettiniz.
KESK,
Türkiye Kamu Sen, Eğitim-İş 25 Kasım'da sınıfsal dayanışma içerisinde ortak
taleplerini dile getirdiler. 25 Kasım sabahı saat 10.00'da toplanma yeri olan
Öğretmen Evi farklı bir gün yaşadı. Saat 11.00'de yapılacak basın açıklaması
için Öğretmen Evi'nden çıkılarak 3'lü 4'lü kortejler halinde Tahir ÜN
Caddesinden sol kaldırımdan alkışlı protestolar eşliğinde basın açıklaması
yapılacak olan Özgürlük Meydanına (tekel binası önü) ulaşıldı. 3 kamu sendikaları
konfederasyonunun birbirlerine verdikleri destek sınıfsal talepleri ön plana
çıkardı. KESK' e bağlı sendikaların 12 Eylül sonrası sendikasızlaştırmaya karşı
verdiği mücadelenin 25 Kasım'da da ilk basın açıklamasını Özgürlük Meydanında
tüm halka taleplerini dile getirdi. Hükümete karşı ana teması olan “bu grevi
hak ettiniz” adlı basın açıklaması çok kitlesel olmasa da ortak alınan grev
için ilk adım başarılı oldu. Sendikaların farklı siyasal yapılardan olmaları
ortak taleplerini dile getirmek için bir engel olmadığını göstermiş oldular.
İkinci basın açıklaması saat 12.00'de eski belediye binası önünde Türkiye Kamu
Sen tarafından yapıldı. Farklı dil kullanılarak tüm toplumu ilgilendiren
talepleri dile getirdiler. Üçüncüsü saat 13.00'de İş Bankasının karşısında
şadırvanın bulunduğu yerde emekli öğretmen Şükran AYAR Parkında Eğitim-İş
tarafından yapıldı.
Üç
kamu sendikaları konfederasyonunun ortak basın açıklaması diye ortaya koyduğu
talepler tüm toplumu ilgilendiriyordu. Kamu sendikalarının dışında işçi,
çiftçi, esnaf ve sanatkâr, emekli, işsiz tüm toplumda ezilen insanların ortak
talepleriydi. Farklı kimliklerden ve inançlardan olan sendika temsilcileri
ortak paydaları olan “Hak verilmez, alınır.”mantığı içerisinde küçük de
olsa bir adım attılar. Dünya'da ve ülkemizde yaşanan krizlerin sebebi olan
kapitalistlere karşı ezilenlerden doğru sınıfsal mücadelenin gelişmesi
gerekiyor. %10 gibi küçük bir zümrenin tekelci zihniyeti dünyayı kasıp
kavuruyor. Ayrışmamıza neden olan kimliksel ve inançsal nedenler olmadığını iyi
irdelememiz gerekiyor. Dönem dönem alevi-Sünni, dönem dönem Türk-Kürt, dönem
dönem laik- anti laik cepheleşmesine karşı emek sermaye ezen ezilen sınıfsal
bir hattın oluşmasını sağlamalıyız. Çözümün konumları solda olan ama maalesef
inanç ve kimliksel ayrışmalardan dolayı sağ partilere oy verenlerde olduğunu
düşünüyorum. Türk sermayesiyle Kürt sermayesi arasındaki fark nedir? Hristiyan
Müslüman sermayesinin arasında ne fark var? En önemlisi de ülkemizi
yönetenlerin 10 yıl öncesine kadar TÜSİAD vardı. Şimdi ise hükümetin desteğini
alan MÜSİAD oluştu. TÜSİAD ve MÜSİAD arasındaki fark ise birinin uçak ile
Mekke'ye namaz kılmaya gitmesi, diğerinin uçak ile Avrupa'ya kuaförüne
gitmesidir. Bu egemenlere karşı tüm sınıfsal mücadelenin (Kürdü, Türkü, Lazı,
Çerkezi, Yugoslavı, Bulgarı, Alevisi, Sünnisi, Hristiyanı, Müslümanı, başı
açık, başı kapalısı) yani farklı kimliklerden farklı inançlardan olan emekten
ezilenden doğru sınıf mücadelesinin oluşmasıyla yaşanabilir bir dünya,
yaşanabilir bir ülke mümkün…
Yaşasın örgütlü mücadele! Yaşasın sınıf dayanışması!