Esnafa Çiftçiye Ve İşçiye Ekosistem Gereklidir.
Yoğun
bir çaba ve koşuşturma sonucu esnaf odaları seçimi bitti. Her 4 yılda bir
yapılan oda seçimleri aynı sistem ile 3 değişiklik yapılarak sonuca ulaştı.
Neo-liberal ekonomik saldırılardan en çok etkilenenlerden biri olan küçük
esnaf ve sanatkârlarımız çok ciddi eleştiri ve muhalefet yapılmadan aynı tas
aynı hamam devam ediyor.
Ülkemizdeki
genel anlayışa denk gelen seçim anlayışımız odalarda da seçim rüşveti verilerek
gündelik çıkarlar ve beklentilerle kendini gösterdi. Ama genel ama yerel
seçimler öncesi seçime dayalı beklenti oda seçimlerimizde de ortaya çıktı.
Seçimden 1 yıl önce oda başkanları tarafından gerek aidatların gerekse evrak
alışverişlerinin idare edilmesi birçok oda başkanını sonuca götürmüştür. Oda
üyeleri yaşanan tekelci kapitalistlerin yoğun bir şekilde saldırısına uğradığı
şu dönemlerde esnaflarımızın sorunların öznesi olmaları gerekiyordu. Oysa
beklenen olmadı esnaflarımız nesnesi olmay tercih etti. Önümüzde hem oda
yöneticileri hem de üyeler için çok zor bir 4 yıl var. Böyle giderse esnaf ve
sanatkârlar sorunları ile yalnızlaştırılarak çözüm üretemez hale gelecektir.
Çünkü zincir market ve mağazalardan direkt etkilenen bakkal, hazır giyim,
ayakkabıcı, elektronik eşya satanlar, sebze-meyve satanlar ,( pazarcı esnafı)
kasap, fırın, penye atölyelerimiz ve mobilya mağazalarımız bulunmaktadır. Bu
yüzden mevcut küçük esnaflarımızın sorumlusu olan odalar önümüzdeki dönemde
üyelerinin sorunlarına ilişkin ciddi örgütlenerek çözüm üretmelidirler. Dolaylı yoldan etkilenen hizmet sektörümüz
lokanta, kahvehane, kadın erkek berberleri, çeşmeci, şoförler, sanayi esnafı (demirci, marangoz, keresteci,
tamir işleri vs.) bu hizmet sektörlerinde bulunan esnaf ve sanatkârlarımız çok
büyük ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya kalacaktır. Bu yüzden direkt
etkilenen odalar içe dönük üyelerinin haklarının korunması için gerek bölgesel
gerek genel tartışma süreci başlatmalıdır. Dolaylı yoldan etkilenen hizmet
sektörü odalar ise direkt etkilenenlerin haklarının korunması ve kendi
haklarının korunması için çalışmalar yürütmelidir. Zincir mağaza sayımız gün
geçtikçe Akhisar'ımızda çoğalmaktadır. Market sayısının 20-25 arası olduğu
diğer giyim, mobilya, elektronik, eşya, ayakkabı vs. ile birlikte 30-35
civarındadır. Yalnız marketlerin günlük ekonomiyi tekelleştirme rakamı 100-120
bin TL'ye ulaşmaktadır. Bu gelişen vahşi tekelciliğe karşı durmazsak birçok
esnaf ve sanatkâr askeri ücret gibi açlık sınırının altında rakamlara teslim olmak
zorunda kalacaktır. Akhisarlı tüm halkımıza. Çiftçilere kota
getirilerek çiftçilik yapamaz duruma getirildi. İşçiler özelleştirme
politiklarıla kamusal hizmetleri piyasalaştırıp ve taşeronlaştırarak işsiz
kaldı. Dünya'yı ve ülkeyi küreselleştirme politik saldırılarını küçük esnaf ve
sanatkârın üzerine yöneltmektedirler. Küçük üretici çiftçi olmazsa, devlette ve
kamu kurumlarda işçi çalışmazsa nasıl esnaf siftah yapar? Çiftçiler imece
kültürünü içe dönük geliştirmelidir. İşçiler işçi sınıfı bilinci edinmelidir.
Esnaf ve sanatkârlarımızda “Ben siftah yaptım. Komşum yapmadı.” Anlayışını iç
içe sokarak örgütlemeliyiz. Eko sisteme benzer yaşam alanlarımızda çiftçi,
işçi, esnaf ve sanatkâr doğal denge kurarak diyalog içerisinde olmalıdır. “Ben
çiftçiyim yaşama hakkım için siyaset yapıyorum.” Demeliyiz. “Ben işçiyim. İşçi
sınıfının sendikasızlaştırılmasına ve özelleştirmesine karşı çıkmak için
siyaset yapıyorum.” “Ben esnafım zincir alış veriş merkezlerine karşı, tüm
esnaf ve sanatkârların ve tüm halkın haklarının korunması için siyaset
yapıyorum.” Kısacası neo-liberal kapitalist saldırılara karşı politika yapan
yalancı politikacılara dur demek için siyaset yapmalıyız. Tüm toplumumuz adına.
Toplumun siyasallaştırılması siyasetin toplumsallaştırılması kaçınılmaz bir
görev olmuştur. Dirilerek ve dikelerek ayağa kalkıp güzel bir dünya güzel bir
ülke mümkün diyerek tüm yaşam alanlarımızı örmeliyiz.