28 Mart 2011 Pazartesi

Küçük Esnaftan Çığlık Sesleri! KOSGEB'DEN Hibe Kredisi


Küçük Esnaftan Çığlık Sesleri! KOSGEB'DEN Hibe Kredisi


Küçük esnaf ve sanatkârların temsilcileri ne yaparlar? Ne işlerle meşguldür? Her dört yılda bir yapılan seçimlerde alınan yetkilerini acaba layıkıyla yerine getirdiklerine inanıyorlar mı? Başta bakkallar odası olmak üzere konfeksiyoncular-manifaturacılar, terziler-penyeciler,  Berberler-kuaförler, esnaf ve sanatkârlar, marangozlar, lokantacılar odaları günlük rutin işlerinin dışında köklü çözüm üretme becerilerini mi kaybettiler? Oda başkanları ve yönetim kurulu üyeleri siyasi partiler gibi yalan yanlış vaatlerle göreve geldikten sonra kimlere hizmet etmektedirler?

 Bakkallar odasının açıktan yerel yönetimin inisiyatifi doğrultusunda hareket ettiği protokoller imzalayarak yerel basında yer almaktadır. Acaba birçok yerde görev alan ahtapot olmaya çalışan bakkallar odasının başkanı neden köklü çözümler üretme yerine kökten tekelciliğe yönlendirme protokolü imzalıyor? 30 kişiye verilecek KOSGEB kredisi için çaba harcayan oda kaç tane bakkala hibe kredi almıştır? Tekelci kapitallerin bitiremediği küçük esnaf ve sanatkârları, yerel yönetim eliyle değişik yöntemlerle kararlar alınarak bitirilmeye çalışılıyor. Genel iktidar yetkililerin küçük esnafı korumaya yönelik üzerlerine düşen görevi yapmayarak tekelci zincir marketlerin bayi önerisini hayata geçirmeye çalışıyor. Bunun içinde bakkallar oda yetkililerini kullanmaya çalışıyorlar. Bakkalın toplumsal yaşamımızda önemli görevlerini unutmamak gerekir, bakkal yalnızca bakkallık yapmıyor. Mahallesinin koruyucusu, görev almadan muhtarlık görevi en önemlisi de kültürel bağları koruyan çocuklarımızın bakkal amcasıdır. Zincir marketlerle bitirilemeyen bakkallarımız yerel yönetimle ve bakkallar odasıyla el ele vererek üyelerini haksız rekabet ortamı yaratarak yok olmasının yolarını açmaktadır.  

 Konfeksiyoncular Manifaturacılar-Penyeciler ve Terziler odası başkanları nelerle meşguldür. Biri oda başkanlığının yanına odasının yetkisini basamak yaparak yerel yönetimde aldığı görevini özel işlerini yürütmek için ve hiç alanı olmayan işlerle meşguldür. Bu kadar ahtapot olma yerine odasıyla ilgili görevini üstlenmesi daha uygun olur. Alanına ilişkin görev yapmayacaklarsa diğer arkadaşlarına görevlerini devretmelidirler. Şunu toplumumuzdaki görev almış kişiler bilmelidir ki, kendileri bulunmaz hint kumaşı değildirler.

Diğer Yakın Grubun Temsilcisi Terziler ve Penyeciler Odası başkanının yerel seçimler de görev almak için çabası ve esnaf sanatkârlar kredi kefalet kooperatifinde aldığı görev icabı yoğun çabasını, görev aldığı odasının üyeleri içinde harcarsa sanırım beğenmediği odasına ait işler için biraz faydası olur. Bu iki odanın üyeleri zincir mağazalardan zarar görmektedir. Aynı bakkallar odası gibi yerel yöneticilerle KOSGEB kredisiyle açılan işyerlerinin takip etmektedir. Zor durumda olan üyeleri için çaba harcamayan oda başkanı neye hizmet ettiğini iyi bilmelidir. Bayilik ve tekelcilik bu alanlarda hissediliyor. Bu iki odada da köklü çözüm üretme yerine başka görevler peşinde koşturuyorlar. Yine iki odayı ilgilendiren küçük penye atölyeleri ilçemizde ciddi bir bacasız fabrikalardı. Bunların akıbeti nedir? Ne gibi sorunları vardır? Çözüm üretildi mi? Birçok kuruluşların işlerini yapmak için canla başla çalışırken sayılarının binin üzerinde olan penye atölyeleri için ortak aklın yaratılması gerekmiyor mu? Sürekli yerel basında yer almaktasınız. Üyelerinize ilişkin yapılan işlerde yer alırsanız beğenmediğiniz odanızı sahiplenirsiniz. Basamak yaparsanız başka yerlere tırmanmak için “Aslan yattığı yerden belli olur” atasözüyle karşılaşırsınız. Tamamen hırs ve kariyer üzerine kurulmuş sistemden geri dönmeli, öz eleştiri yapmalısınız. Çözüm üretmelisiniz.

Aynı Şekilde Berberler Odası Başkanı ve Yönetimi de KOSGEB kredisiyle açılan işyerine üyesini korumaya yönelik alternatif çözüm üretememiştir. Üyesinin ve kendilerinin sorununu çözemeyen oda başkanları ve yönetimleri hükümetin çıkardığı torba yasa af kanununu duyurusunu yapmaktadır. Af kanunun faizleri silinse de asıllarını ödeyecek iş nerede. Rekabet ortamında mesleki ahlak kararları alınmadığı müddetçe hiç bir sorun çözülemez. Demokratik olmayan oda yönetim anlayışı bir kişinin aldığı kararlarla diktatörlük anlayışıyla yönetilir. Hiç bir oda başkanı kendisi için bu kadar zor bir sorumluluk alamaz almamalıdır. Kendilerine bu kadar sorumluluk yüklemeleri gelecekte kendilerini ve meslektaşlarını çok büyük sıkıntılara sokacaktır. Tüm üyelerin yaşanan sıkıntıya ilişkin çözüm önerileri vardır. Önemli olan otak aklın yaratılmasının ortamlarını oluşturmaktır. 

Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı ve Yönetimi de göreve geldiği günden bu yana kariyer peşinde koşmaktadır. Bürokratik ortamlarının ziyaretlerle geçen zamanları, sistemin içine hapsolmaktadır. Çok vaatlerle iş başına gelen oda yönetimleri yaptığı icraatlarının en önemlisi kasap halinin içindeki esnafların çıkarılmasında taahhüt almadan imza atın demesidir. Ben küçük esnafın adına birçok riski güze alarak kalem oynatmama karşılık sorumluluk sahibi oda başkanı güvence almadan tüm kasap halindeki esnafın sorumluluğunu alarak imza attırmıştır. Hiçbir garantisi olmayan esnaflarımızın 300 gün ne yapar ne eder düşünülmeden yıllardır ekmek yedikleri yerlerini kaybetmek üzeredir. Ahtapot odalardan biriside esnaf ve sanatkârlar odasıdır. Başkanı ve yardımcısı esnaf kefalet kooperatifi için farklı farklı listelerden yarışa girerek odasının işlerini unutarak kariyer peşine düşmüştür. Üyeleri ise yaşanan sorunlarına ilişkin tepki göstererek eylem yapmaktadırlar. Fotoğrafçıların yaşadığı kurumlarla olan sorunlarını sahipsizliklerinden çözüm üretme kendilerine kalmıştır. Yirmi Fotoğrafçı esnafı zehir zemberek bir basın açıklaması yapmıştır.        

Marangozlar Odası ise oda üyelerinin karocular ve mermerciler sitesinden çıkarılma girişimine karşın hiçbir girişimde bulunulmamıştır. Orada birçoğunun gelecekle ilgili kaygıları vardır. Kaygıları işyerlerini kaybetmekle birlikte gidecekleri diğer siteler için yer ve taşınma sorunları vardır. Kurulan kooperatifi yönetimi ise kendileri için hazineden alınan yerin pay edilme peşindedirler. Muallâkta kalan 35–40 esnaf sorunları gelecekle ilgili kaderlerine terk edilmektedir.       

Lokantacılar Odası başkanı ise birlik yönetimiyle olan ilişkisi geçtiğimiz 2009 yılı itibarıyla ilgili oda aidatlarının yüzde yüz yükselmesinin çalışmasını bizzat kendileri yürütmüştür. Ve bu konuda gelen eleştirileri 2009 yılında göstermelik bu yıl için uygulanmasın çalışmasını yaparak başaramamıştır. Yine fiyat artışının yüzde yüz yükselterek uygulamaya sokulmuştur. 68 TL olan aidat şimdi ise 159 TL olmuştur. Yüzde yüz artmayan işlerimiz yüzde yüz artışla aidat alınmaktadır. Yani İstanbul'daki bir berber kaç para aidat ödüyorsa Akhisar 'da ki de aynı aidatı ödeyecektir. Diğer meslek gurupları için de aynı uygulama hayata geçmiştir. Zincir mağazalar gibi tekelden yemek fabrikalarına esnaf odaları yemek davetleri yapmaktadır.  Oysa küçük esnaf dayanışması sağlanarak bölgelerdeki lokantacı esnaflarımızla görüşülerek ekonomisi geri dönüştürülebilinir.                          

Sonuç olarak yaz yaz bitmez sorunlarımız neden böyledir, niçin böyledir. SORGULANMALI. Sistem den beslenenler sistem karşıtı olamaz. Demokratik anlayışımızdan kaynaklı sunulana razı olmak sonuçlarını katlanmaktır. Mutlaka yukardan büyük dediğimiz kimseler dayattıkları sistem bertaraf edilmelidir. Aynı sanayi esnafının yaptığı gibi aynı fotoğrafçı esnafının yaptığı gibi aşağıdan gelen bir dalga ile HAK talebinde bulunmalıyız.

İlçemizdeki on dört oda başkanı ve yönetimleri. İlçemizdeki küçük esnaf ve sanatkârlarımızın durumu içler acısıdır. Küçük esnaf ve sanatkârların toplumumuzda çok önemli bağları vardır. Bu bağları koparılamadı bizdenmiş gibi görünen mevcut hükümet ve yerel yönetim faklı bayilik sistemleri geliştirmekte. Yani bizlerin bağımsızlıklarımızı ellerimizden alarak kendilerine bağımlı halle getirmek istemektedirler. Af kanunu diye çıkarılan yasanın içinden küçük esnafa çay kaşığıyla bir şeyler verildi gösterilerek. Asıl tekelci zincir mağazaların borçları kepçeyle götürülerek af edilmiştir. Devletin ve kurumların istihdama yönelik yatırım yapması gerekirken ilçemizin en önelli yerleri inşaat halindedir. Yapılan yerler tamamen tüketime yöneliktir. Hepsi de zincir mağazalar tarafından yapılmaktadır. Küçük esnafa çıkarılan af taksitlendirmesinin ödenebilmesi için iş yapmaları gerekiyor. Hükümet bir taraftan af çıkarıyorum diyerek böbürlenirken diğer taraftan onlarca esnafın borcu kadar yandaşlara KOSGEB kredisi ile hibe verilmektedir. Yani tavşana kaç tazıya tut demektedir. Seçimlere giderken bu oyuna gelmemeliyiz kökleri küçük esnafa dayalı olan bu iktidardan mutlaka hesap sormalıyız.


18 Mart 2011 Cuma

Ulusal Zeytin Kongresine Eleştirel Bakış


Ulusal Zeytin Kongresine Eleştirel Bakış
Dünyamızda, Ülkemizde ve İlçemizde tekelcilik almış başını gidiyor. Kamu kurumlan yerelinde yaşayan insanlara hizmet etmelidir. Oligarşi anlayış gün geçtikçe kendini her alanda hissettiriyor. Siyasetin ve ekonominin tekelci anlayışı, kamu kurumunun imkânlarını kullanarak 22 25 Şubat 2011 tarihinde Akhisar da ulusal zeytin kongresi yaptı. Bilimsel ve akademik bilgiye tüm toplumun ihtiyacı vardır. Pratikten elde edilen sonuçlar da bütünleştiği de harika bir çalışma olurdu. Ne yazık ki geçtiğimiz ay Akhisar halkının ve küçük üreticinin olmadığı bir zeytin kongresi yapıldı. Çok değerli akademik ve bilimsel veriler birilerinin tekelinde kaldı. Ne kadar kitaplaşırsa kitaplaşsın okunarak elde edilmeyecek bilgiden halkımız ve küçük üreticiler yoksun kaldı. Sayın bilim komitesi ve organize komitesi üyeleri yarattığınız pembe dünyayı kısırlaştırarak dar bir çevrede tuttunuz. Dar çevrede mutlu olmaya çalışırsanız tıpkı tütün; pamuk ve üzüm deki gibi kota uygulamaları sonuçlarını yaşarız.. Kayıt işlemini yapan masadan aldığım bilgi tam üç gün süren ulusal zeytin kongresine katılan, akademisyen sayısı yüz'e yakındır. Diğer katılımcılarla birlikte iki yüz elli civarında katılımcı olmuştur. Sizlerde takdir edersiniz ki, insanın algılama yeteneği üç'e ayrılır. Biri dokunsal. ikincisi işitsel üçüncüsü ise görseldir. Sizler eğitimsiz Akhisar halkını ve küçük üreticilerinin basit çabuk algılama sunumunu onlara göstermediniz. Kitaplaştırarak bilgiyi paylaşabilirsiniz maalesef okuyarak anlayacak kişiler kongrede tam üç gün çok basit yöntemleri algıladılar. Küçük üreticilerin temsilcilerini kongreye dâhil etmediniz. Ama kamu kurumunun imkânlarını kullanarak büyük üreticilerin örgütlerinin tümünü davet ettiniz hatta panelist olarak da imkân sundunuz. Her zaman dile getirdiğim bir sözü tekrar etmek istiyorum. İnsanlarımız neyi yaşarsa onu düşünür, kongre boyunca da panelistleriniz düşündüklerini sundular. Hayatımızın tüm yaşam alanlarında sıkıntısını yaşayanların orada olmayışı yönetim anlayışınızın ne kadar sermayeden yana olduğunu göstermiştir. Oligarşi yönetim anlayışınızı tüm yaşam alanlarımızda hisseder olduk. Yerel yönetimimiz ekonomik kazanımını. Halkın ihtiyaçlarına göre düzenlemelidir. Çok basit hatırlatmaları telefonlara mesaj gönderiyorsunuz da üç gün süren kongreyi neden hatırlatma gereği duymuyorsunuz. Şahsıma yapılan her etkinlikler hatırlatılıyor. Ama kongre süresinde bir defe bile hatırlatma yapılmadı. Bilgi kıs kaçlığı yapıldığı bu davranışta net bir şekilde kanıtlanmıştır. Doğru bir iş doğru ilkelerle alınırsa tarih yazar! Geçmiş tarih de yanlış ilkelerle alınan kararlar yıllar sonra fark edildi. Tütün konusunda geçmişte alınan yanlış kararlarınız küçük üreticiyi, sonrasında tekeli bitirerek tarımda çalışanları kotaya, işçileri de 4/C ye mahkûm etmiştir. Tarih yalan söylemez! Tarih bizleri haklı çıkardı. Sizleri de TEKELCİ yaptı.
KONGREDEN ÖNEMLİ BULDUĞUM NOTLAR.
Akhisar ekonomisini sunan Mehmet KARAKUYU'NUN tespitleri ve panelistler Mustafa GÖKALP ve Mustafa ALHAT'IN değindiği konular. Küçük üreticiyi ilgilendiren konular olmadığı, kendilerine yönelik yaratılan pembe dünya olduğudur.
Mustafa GOKALP tarımda yaşanan soranlara ilişkin sorulan soruya verdiği cevapta. Sorunlarımızın içe dönük olduğunu ve sorunun kendimizden kaynaklandığını söyledi Biz de tarım politikamızın ülkemizin yaşananlara göre değil DB DTÖ ye göre belirlendiğini dile getirdik. Hatta buna örnek olarak da 2001 krizinde transfer e dilen Kemal DERVİŞİN 15 günde 15 yasa çıkararak tarımdan elde ettiğimiz tütün bitirilerek ABD tekellerine peşkeş çekildi Ve sonrasındaki 2002 seçimlerinde Neo-liberal politikalardan hareket eden AKP hazırlanarak ülke halkımıza sunuldu. Gerek yerelde gerek ulusal, gerekse uluslararası sermayenin ihtiyaçlarına göre yapılan kongrede de olduğu gibi dizayn edilmektedir.
Mehmet KARAKUYU, zeytinde tarım işçisinin beş bin olduğunu ve alternatif bir tarımın Akhisar için şart olduğu tespitine karşılık. Soru 25 yıllık tütünde yaşanan kota uygulamasının yüz bin istihdamı edilen küçük üretici var olan tütünün neden bitirildiği aralarındaki dengenin nasıl olduğu. Sorulan soru ise diğer soruya verilen cevap gibi geçiştirildi.
Diğer panelist Mustafa ALHAT ise iki yüz kırk beş işletmenin olduğunu ve bunların rekabet yaparak birbirlerini bitirdiğini 5 6 marka olması gerektiğini, üretimden gelen sıkıntıları anlattı. İki yüz kırk beş işletme dikey bir şekilde tekelleşmeli mi? yoksa yatay olarak sıkıntıların atlatılması için bilgi toplumsallaşmalı mı? Bu soru da diğer sorunlar gibi geçiştirilerek cevaplar verildi.
Cevaplanması gereken sorular yapılan kongrenin giderlerini hangi kurum karşıladı Akhisar belediyesi mi? Ticaret borsası mı? Bedeli nedir? Eğer Akhisar belediyesi ise çok yazık çünkü halk tarafından gelirleri olan yerel yönetim, halkın olmadığı yerde harcama yapar mı? Ama ticaret borsası ise kendilerini ilgilendirir.
Benim için kongrenin en önemli ve güzel yanı bilimin yalnız adamlarından değil. Bilim kadınlarından da sunulmasıdır.
Not: Sonuç bildirgesinden sonra okunan ZEYTİNE YOLCULUĞUMUZ VAR şiiri hiç de inandırıcı değil. Zeytine yolculuğunuz emekçilerle tarım işçisiyle olur. Tekelci kapitallerle olmaz. Toprağa işlenilen tütün koca ülkenin Osmanlıdan kalan borcunu ödedi. Sizler ve sizin zihniyetinizdekiler tütüncünün ve ülke gelirini yabancı tekellere sattınız. Zeytine sevdalandınız ama emekçisiz. Emekçilerden bilgiyi de kıskandınız Ekonomiyi de, siyasette, olduğu gibi TEKELLEŞTÎRDİNİZ.


8 Mart 2011 Salı

Kadına Yönelik Şiddet Devrimci Bir Mücadeleyle Yok olur.


Kadına Yönelik Şiddet Devrimci Bir Mücadeleyle Yok olur.


ÖDP'Lİ kadınlar yaptıkları atölye ve toplantıların ardından yayınladıkları sonuç metninde “Eşitlikçi, Özgürlükçü ve Devrimci Bir Seçenek Yaratmak için
YENİDEN inatla çıktığımız yolda
Eşit ve Özgür Bir Gelecek için Umudu Örgütleme Kararlığımız ve Mücadelemiz Sürüyor dediler…
Bizlerde kadın erkek dayanışması için yan yana omuz omuza kadına yapılan şiddeti kınıyor. Daha özgür daha mutlu bir dünya özlemiyle 8 Mart dünya emekçi kadılar gününü kutluyoruz. Alttaki vidoeyu izlemenizi tavsiye ediyorum...
Flash Animasyonu
ÖDP'li Kadınlar
Yükleyen 12eylulde2HAYIRbirden. - Yepyeni haber videoları