26 Temmuz 2011 Salı

2010 Yılı Temsil (Konuk Ağırlama) ve Tanıtma (Tanıtım) Giderleri Açıklandı.


2010 Yılı Temsil (Konuk Ağırlama) ve Tanıtma (Tanıtım) Giderleri Açıklandı. 
                                                                                                                                   

YALAN! Haberin altında yorumlarım vardır. Plan değişikliği yaptığınız yerde neden dengeleri korumadınız.

(CHP) sorusu nasıl olacak stadyumun inşattı kimlere verilecek vs vs doğululara inşaat işleri verilmesin.


2010 belediye harcamaları açıklandı.50 milyon TL gelir 50 milyon TL gider yani ödenecek aylık 100 bin TL'ye yakın borç hariç fifti fifti. 2010 yılı harcama kalemi 40 milyon TL. 10 günlük festival için harcanan para 120 bin TL yani festival etkinlikleri 2010 yılında günlüğü 12 bin TL'ye mal olmuş. Tabi ki tarihi Çağlak Festival'inin önemi çok büyük tarihten gelen kültürel mirası yeni nesillere taşıyarak yaşatmalıyız. Yerelimize ait ürettiğimiz kültür ve sanat etkinliklerini sunmak gerekmez mi?  Yerel sanatçılarımıza önem verilmesi, kültürel değerlerin daha çok ön plana çıkması bizleri daha gerçekçi kılmaz mı? İletişim çağında her an elimizin altında ulaşacağımız sanatçılara verilen paranın gereksiz olduğunu düşünüyorum. Zaten konser verilen alanda sanatçıyı yakından görme ve dinleme şansımız yok sine vizyondan görmektense görmemek daha doğru değil mi? isteyen tüm sanatçılara sanal ortamdan ulaşabiliyor. Festivalden elde edilen gelir ise 6 bin TL. Kamu alanı olan gölet bölgemiz yapılışına harcanan paranın karşılığı en yoğun olduğu dönemde 6 bin TL Gölet alanının kazancı bu kadar mı? Yapımına tüm halkımızın cebinden giden giderinin geri dönüşüm gelirleri birkaç şirkete ve Akhisar sporlu futbolculara mı harcanıyor? EVET!  

Geçtiğimiz yıl tanıtım ve konuk ağırlama ismi bu yıl değiştirilmiş. TEMSİL ve TANITMA gideri olmuş. Ha tanıtma ha tanıtım ha ağırlama ha temsil. Laf ebeliği bunlar bir kavram kötü piyasa edildiyse yumuşatarak liberal dile indirilir ve tüm halkımıza giydirilir. Eee bize de düşen görev maskeleri düşürmek ve halkımıza duyurmak. Geçtiğimiz yıl da seçim vardı.  REFERANDUM seçimi. Muhalif basının olmayışının eksikliğini kapatmak için küçücük köşeden ve haberlerin altından yorum ve yazılarım birazcık yerel ve genel iktidarın hırpalanmasına, klavyemle halkın kazanımlarına çarçur edilmemesine, katkı sunduysak ne mutlu bana. Devrimcilik eşitlik ve özgürlük halkın kazanımının koruma inançlılığıyla başlar. Temsil ve tanıtıma harcanan para 310 bin TL referandum yerelde yüzde 60 hayır yüzde 40 evet beldelerde yüzde 63 hayır yüzde 37 evet genelde yüzde 57 hayır yüzde 43 evet oysa 2009 yılında konuk ağırlama ve tanıtım adı altında harcanan para 500 bin TL'ye yakındı. Sonuç olarak 2010 yılında bu birimlerden harcanan para 190 bin TL düşmüş günahları boynuna harcama yapıp ta başka birimlere aktarılmadıysa. Bizim bildiğimiz bu. 2010 yılın da adı halkla ilişkiler olan bölümden harcamalar siyasi ranta yönelik kullanılan bir nevi örtülü ödenektir de diyebiliriz.

Siyasi yapıma ve anlayışıma uygun olan yerelden genele doğru siyaset yapma anlayışımızı model olarak çalıp uygulamaya geçiren mevcut iktidar maalesef toplumumuzu değiştirmeye değil; daha çok muhafazakârlaştırarak, tekelleştirerek kaderlerine terk etmektedirler. Refah partisi döneminden başlayan yerel yönetimleri ele geçirme girişimleri hep parçalanmışlığın kurbanı olmuştur. Başta İstanbul Ankara olmak üzere ve diğer Konya Kayseri Erzurum gibi muhafazakâr kentlerimiz cemaat-tarikatların etkisi altında tüm yaşam alanlarımız dizayn edilerek Anadolu kaplanları yaratıldı.(yeşil sermaye Müsiad-aktif işadamları) Yerel kaynakların siyasette bu kadar kullanıldığı tarih boyunca hiç görülmemiştir. İlçemizde de iyi çocuklar rolüne girmiş sinsi siyasetçilerin bölünmüşlükten yararlanarak 2004 seçimleri kazandılar. Seçimlere gidilirken broşürlerinde yazılı 40 vaatten 5 ini hayata geçiren yerel iktidar 2009 da ise yine bölünmüşlükten yararlanarak ve tanıtım konuk ağırlama harcamalarıyla seçimi kazanmıştır. Her köşe başına çakılan söz verdiğimiz gibi tanıtım giderleri tüm Akhisar halkına giydirilmiştir mülayim çocuklar tarafından. 7 yıllık yerel iktidarın halk adına elle tutulur yapılan hiçbir şey yoktur. Sürekli yerel basını arkasından koşturtan belediye yönetimi rutin yapılması gereken işleri iş diye pazarlamaya çalışıyor. Bu kentin işe aşa ve doğrudan katılımcı demokrasiye ihtiyarcı vardır. Halkın sorunlarının acil yet sırasına göre çözülmeye ihtiyarcı vardır. Bu kenti oligarşi anlayışınızla yönetemezsiniz bu kentin yerelinde yaşayan halkların onayını almadan onlar adına kararlar almalısınız. Gözle görülen dört yatırımınızın (belediye binası-gölet-otodrag pisti altyapısı eksik olan taş döşeme) kime faydası vardır. Akhisar spora harcanan paranın kimlere faydası vardır.
Not: Belediye meclis toplantısından geçen kararlar tekrar yetki alınması stadyum planı için iller bankasından kredi alma yetkisi belediye başkanına verildi.  Geçen diyaloglar muhalif meclis üyesi (MHP) şimdiki stadyumun olduğu yere alış veriş merkezi olmasın. Cevap sayın başkan nerden çıkarıyorsunuz alışveriş merkezini. Esnafın hassasiyetini dengelerini bozmayacağız. Bu cevaba karşılık 02.Nisan 2011 günü meclis toplantı salonundaki habere göz atmanızı istiyorum. Haber başlığı “Akhisar arena stadı protokol imzalandı.” http://www.akhisarhaber.com/news_detail.php?id=8883 YALAN! Haberin altında yorumlarım vardır. Plan değişikliği yaptığınız yerde neden dengeleri korumadınız.  Başka meclis üyesinin (CHP) sorusu nasıl olacak stadyumun inşattı kimlere verilecek vs vs doğululara inşaat işleri verilmesin.  Sayın CHP meclis üyesi batıya göre bulunduğumuz yer de doğu. Siz de batı insanına göre doğu insanısınız bir (IŞIK doğudan yükselir medeniyette) İki şehrimiz de yaşayan insanlar bilir ki tüm inşaat işçileri ya göçmenlerdir ya da Kürtlerdir. Veya doğuluyum ama özellikle altını çizerek Kürt değiliz diyen Erzurumlulardır. Sorun esmer, sarışın ve beyaz Türk olmak mı? Devletin vatandaşına veremediği eğitimsizlik öğrenimsizlik mi? Devletin ve sizin iş ayırma anlayışından kaynaklandığını bilmelisiniz. Tüm işlerin önemi olmalı en önemlisi de her gün kapımızın önünden artıklarımızı toplayan çöpçülerin işidir. Aldıkları maaş ise 770 TL Pazar günü mesaiye kaldıklarında ise 23 TL ek mesai ücretti almaktalar. Bir ay hiç dinlenmeden çalışan çöp işçisi aldığı ücret 865 TL'dir. Sizce aldığı ücret itibarıyla insanlığın en büyük UTANCI değimlidir.     

Bu konularda geçmişten bu güne kadar yazdığım yazıların linklerine bakmak isterseniz Linge tıklamanız yeterlidir.

Yerel Seçimleri Haksız Rekabet Yapanlar Kazandı.1


Akhisar Belediyesinin 2008 2009 2010 Bütçesi


Belediyemizde 2008–2009 da İki Birime Harcanan Para 3,600 Trilyon 

Şehrimizin 2010 Gelir-Gider Hesapları Komisyona Havale Edildi. Nasıl?


Yazının sözü: Yalan Söylemek Değil, Gerçeği Gizlememekmiş Marifet. CAN YÜCEL



11 Temmuz 2011 Pazartesi

Zeytin Dalının Barış ve Kardeşliğini Ezilen Sınıfdan Doğru Örmeliyiz.


Zeytin Dalının Barış ve Kardeşliğini Ezilen Sınıfdan Doğru Örmeliyiz.


Her dönem seçimler biter siyaset askıya alınır. Bir sonraki seçime kadar önemli gündem yoksa ilgi duyulmaz. Ama ülkemizdeki devlet ve hükümet gündemi bulunduğumuz bölge itibariyle o kadar dolu ki birileri sürekli geleceğimize yön vermekte. Geleceğimizden kaygılı, kendini emekçilerin ve ezilenleri örgütlü mücadelesine adamış tarih boyunca bedellerini ödemiş sosyalistlerin ve devrimcilerin gündemi hiç bitmez bitmemelidir de. Çünkü emperyalistlerin, kapitalistlerin aç gözlülükleri ve oyunları hiç bitmez. Dünyayı sürekli krizlerle savaşlarla kendilerini var ederek yönetirler. Ülkemizde de, dünyada da sürekli öcü vardır. Öcüler egemenlerin basını ve medyası tarafından canavarlaştırılır. Çünkü kendi canilikleri görülmesin diye öcüyü hızlı bir şekil de iletişim araçlarıyla toplumsallaştırırlar. Solun, sosyalistlerin ve devrimcilerin görevi günlük siyaseti iyi okuyarak toplumsal yaşam alanlarını boş bırakmadan toplumu bilgilendirmeli bilgiyi toplumsallaştırmalıdırlar. Siyasi, sosyal ve toplumsal yaşam boş bırakmaya gelmez boş bırakırsa birileri gelir o boşluğu doldurur. Ondan sonra her seçim sonrası bu toplum adam olmaz diyerek hayıflanırız. Sol siyaset özü itibarıyla özgürdür. Toplumsal özgürlük ise kolay kazanılmaz. Sürekli kesintisiz mücadele gerektirir. Sol, tepeden inen hiçbir dayatmayı doğru bulmaz. O zaman 1960'larda başlayan 1970'lerde devam eden toplumsal muhalefettin örgütlülüğüne inananların eski tarz bire bir yöntemi benimsemelidir. Yaşanılan sorunların temelinde bozuk düzen ve sistem vardır. O zaman düzen ve sistem sorgulanması gerekmektedir. Neo-liberal serbest piyasacı ideolojik ego manya ancak ve ancak alternatifi olan sosyalist devrimci ideolojik mücadeleyle alt edilir. Onunda yöntemi antiemperyalist, antikapitalist, antifaşist mücadeleyi kesintisiz sürekli hale getirmektir. Eşitlik özgürlük bir arada yaşam hakça paylaşımla olacağına inananlar bu yaşananların karşısında duyarsız kalamaz kalmamalıdır. Dünya'ya tepeden müdahale edemeyiz bir yerlere havalede edemeyiz reel düşünmek zorundayız. Dünyanın merkezi bulunduğun yere doğrudan müdahaleden geçer 1848'de manifesto bizlere teorik yollarını göstermiştir.

Pratik yöntemi ise bulunduğunuz yöreye göre değişir. Üretim ilişkilerinin sosyoekonomik yapısına göre farklı yöntemlerle mücadele gerektirir. Tarım, sanayi ve bilgi toplumunun bizlere sunduğu yeni örgütlenme yöntemini mutlaka doğrudan demokratik yöntemleri uygulayarak bulmalıyız.

İlçemizdeki çok kültürlülüğü çok kimlikliliği ve inançlılığı hayata geçirerek eşit özgür bir arada mutlu yaşayacağımız bir ilçe yaratabiliriz.Şöyle ilçemizde ki mahalle yapılarına bakılırsa kümelenmiş farklı kültürel yapılarımız vardır. Aslında ülke coğrafyamıza göre ilçemiz çoğulculuğuyla bir arada yaşıyor; şovenizme, ırkçılığa ve gericiliğe geçit vermeyen ender yerleşim yerlerinden birdir.

Şehrimizin Farklılıklarını Bilmek, Bir Arada Felsefi Değerlerini Yaşatarak, Ezilen Sınıfın  Çıkarlarını Korumalıyız. 

Zeytin dalı bizlere tarih den gelen çok önemli miras bırakmıştır. En önemli anlamı BARIŞ ve KARDEŞLİKTİR.

Bu mirasın üzerine YUNANİSTAN göçmenlerinin getirdiği DEMOKRASİ kültürünü doğrudan katılımcı yönteme dönüştürerek.

YUGOSLAVYA'DAN gelen KOMİTACILIK anlayışını tıpkı 1979 yerelimiz de ve de Fatsa da olduğu gibi devletin, jandarmanın ve polisin önüne geçerek NATO-ABD-AB güdümlü değil. Halkın doğrudan sorunlarına çözümüne dâhil ederek paranın egemen olmadığı devrimci ruha dönüştürerek sağlamalıyız.   

Esmer (ROMAN) vatandaşların yaşadığı anı değerlendirme ve mutlu olma EĞLENCE kültürünü eğlenerek tatmalıyız. Onların yaşamı mutlu olmayı dönüştürmeye bağlılıklarını düzenli yaşam hakları olduğunu savunmalıyız. 

Yörük kültürünün İMECESİNİ tekrar güne uyarlayarak yeşertmeliyiz. Aptal kutusu TV ve diğer çağın hastalığı olan iletişim araçlarından biraz da olsa uzaklaşarak. Köy odalarındaki sohbetleri doğrudan demokrasimize uyarlayarak yaşamalı ve yeniden yeşertmeliyiz.

Alevi kültüründen önemli felsefelerinden biri olan eline beline ve diline sahip ol-gelin canlar bir olalım. 

Müslümanlığın komşun açken tok yatmama felsefesini haberin bile olmasa sorumlusun duyarlılığıyla devrimci bir dönüşüme çevirmeliyiz. 

Doğun ve güneydoğu ana dolunun tarihi mirası olan (Mezopotamya) yerleşik düzen sosyal hayat başlangıcı olduğu söylenen ışık doğudan yükselir insanlık tarihinin derin kültürel bölge insanlarımızla. Bir arada yaşamayı savunmalıyız.

Bunların ortak bütünlüğü olan kavramsal ismi Türkiyeliği emekçilerden ve ezilenlerden doğru ortak payda da buluşturmalıyız. 

Farklı kimliklerden, kültürlerden ve inançlardan olan ayrıcalıklı sınıfa paranızla malınız la mülkünüzle mutlu olun aç gözlülere. Zenginlik mal mülk para pul mu? Yoksa çok kültürlü, kimlikli ve inançlı olmak mı? Yoksa farklılıklarımızla bir arada mutlu yaşamak mı?

Yerlisi, Göçmeni, Köylüsü, Kentlisi, Alevisi, Sünni'si, Hrıstıyanı, Musevi'si. Ayrım gözetmeksizin ezilen işçi, çiftçi, esnaf ve sanatkâr tüm emekçi kesimiyle farklılıklarımızın zenginlik olduğunu bilerek yaşamalıyız.     

Yazının sözü:  Hiçbir Ordu, Zamanı Gelmiş Bir Düşünceye Karşı Koyamaz! VICTOR HUGO