9 Ağustos 2012 Perşembe

CHP’nin Halk Devrimciliği Bitti; Yine Halk Devrimciliği Sosyalistlere Kaldı



 CHP’nin Halk Devrimciliği Bitti; Yine Halk Devrimciliği Sosyalistlere Kaldı

Kemal Kılıçdaroğlu 2010 yılında Genel Başkan olurken şöyle bir iddialı söz etti “BEN HALKIN DEVRİMCİSİYİM” dedi. Halkın devrimcisi olmak iddialı bir söz, ama yerine getirmekte bir o kadar sorumlukla-zorluklarla doludur. Halkın sorunlarını kendine dert edinenler mutlaka devrimcidir. Bu da halkın devrimcisi olmak için, temsili demokrasinin pençesinde de kurtularak olur. Halkın sorunlarına doğrudan eğilen, onlarla birlikte yaşamın tüm sıkıntılarını yaşayarak çözümler üreterek, birlikte üreten, birlikte tüketen, eşit ve özgür bir ülke özlemiyle başlar.  

Yine yeni bir CHP kongresi: İlkyazım da “CHP’nin halk devrimciliği nereye kadar demiştim; “ bir yıl sonra 12 Haziran seçimlerin de “CHP’nin halk devrimciliği geldiği yere kadar dedim;” şimdi de “CHP’nin halk devrimciliği bitti diyorum. Neden mi? Alman-İngiliz sosyal demokrat çizgisini benimsediği için.

Dünya’da esen sol dalgaya, ters yönlü kararlar alan Neo-liberalizmin kararlarının alındığı Avrupa sosyalist enternasyonal yönünde olduğu için bitti diyorum. 2010 yılında ki kongre de “faşizme karşı omuz omuza “ sloganları atılırken “taşeronluğu tarihe gömeceğim derken” kimi çevreler heyecana kapıldı, ama 2011’de maalesef sağa açılım yaptı. Şimdi de Avrupa’nın no-liberal politikalarının kararlarını alanlarla hareket ediyor.


Oysa Avrupa’da gelişen üç yönelim var. Bir İngiliz Alman (Blair-Schröder sosyal demokrasisi, neo-liberal politikaları sürdürülmesi) diğeri Fransa’da Devlet başkanı seçilen François Hollande daha sosyal devletten yana aldığı kararlar dikkati çekiyor; diğeri de Yunanistan ve İspanya’da gelişen, sınıf temelli gelişen gelişmeler. Bu iki bakış açısı farklıymış gibi görünen İngiltere-Almanya, Fransa sosyalist enternasyonale bağlı; Yunanistan da seçim sonuçlarına yansıyan İspanya’da ise sokak hareketleriyle başlayan gelişmelerse Avrupa Sol Partisinin üyelerinin geliştirdiği sonuçlardır.

Halkın Devrimciliğini Terk Eden CHP’nin Geldiği Nokta


CHP’nin son kongrede aldığı kararlar İngiliz Almanya sosyal demokrat çizgisin de olduğunu gösteriyor; Biraz’da içine Kemalizm-Ulusalcılık katarak neo-liberal politikalardan vazgeçemiyor. Oysa Dünya’da ki krizin nedeni alışıla gelmiş politikalar olduğu ve bundan sonra daha da derinleşeceğine işaret ediyor.  

CHP’nin son kongre de ki iki açıklaması önemli, üreteceğiz paylaşacağız bir; ikincisi ise bu ülkede cemaat tehdit unsuru değil. Birinci açıklaması çok talihsiz bir açıklama olduğunu söylemek istiyorum. Çünkü bu güne kadar tüm emekçiler üretti, şimdi ise Kılıçdaroğlu yine üretmekten bahsediyor; nereye kadar? Ürettiklerimizi paylaşmadık ki tekrar üretelim. Tekelleşen ekonominin kamusallaşması gerekmiyor mu? Paylaşmak için. Üretmek için de istihdama ihtiyaç var, bu piyasa ekonomisi içersinde istihdam edebilecek hangi politikaları önerirsiniz? Evet, bu açıklamalar CHP’nin farklı bir yola sokulduğu, sanki iktidara alternatif yaratılmak isteniyormuş gibi. Ama aynı ekonomik politikalarla düzenin ve sistemin yürümesi için, oysa Dünyayı ve Ülkemizi tehdit eden bu düzenin ve sistemin mutlaka değişmesi gerekir. Hastalıklı olan kapitalizmin iyileşemeyeceğini.. 
Bunun da alternatifinin öngörüleri ta 1843’ler de SAKALLI Dede’nin tezlerin de var. Gelecekte vahşi kapitalizmin saldırıları dozunun arttığı ve bunun da alternatiflerinin Avrupa’da başlayacağının söylemişti. Bizler de bu öngörüler doğrultusunda, bunun işaretlerini alıyoruz.

Avrupa’da gelişen üç önemli çıkışın birini halklar ve işçi sınıfı adına önemsemek gerekiyor. Neo-liberal yıkıma karşı örgütlü olan Yunanistan halkı 2009 yılında sokak eylemleriyle başlattığı direniş, 2012 yılında yapılan iki seçimle vücut buldu. Halk kendi iktidarını %3’ten %27’ye kadar taşımıştır. Ne sosyal demokratlara prim vermiştir; ne liberal sola, ne de ulusalcı solculara...

 Avrupa sol parti üyesi SYNASPİSMOS başını çektiği Radikal Sol Birlik (SAYRIZ) şimdi Yunanistan’da ana muhalefet partisi görevini üstlenerek gelecekte halk iktidarının kurulacağını ve Avrupa’da ve Dünyaya örnek olma yolundadır.

Gelişmeler karşısında Yunanistan sosyal demokrat partinin politika üretememesi çöküşüne neden olmuştur. Ülkemizin Yunanistan ekonomisinden daha da kötü durumda olduğunu düşünürsek sosyal demokrat partilerden beklentimiz olmamalı. CHP’nin son kongre kararları da emekçiler lehine değil, al lehine olacaktır. 
Sonuç olarak HALK DEVRİMCİLİĞİ bir ihtiyaç değil; zorunluluk hallini almıştır. Zorunluluktan dolayı da değil, bir yaşam biçimimiz olmalıdır. Düzenin ve sistemin tahrip ettiği her alan çürüyor.

Not: 2010 yılından Kılıçdaroğlu’nun çıkışı bana bir yazı yazma ihtiyarcı duyurdu. 2011’de bir daha yazı yazmamı zorladı. Şimdide beklentisi olanlara sonucunu bildiriyorum.

CHP'ye sorulması gereken sorular:

1) Dünyadaki gelişen Ekonomik krize karşı halkı koruyacak politikalarınız nedir?

2) Bu politikaların sonucu olan, bölgemizdeki Savaşa karşı politikalarınız nedir?

3) Yine aynı yıkım politikaların sonucunda, gelişen ülkemizdeki Ekonomik krize karşı ne önerileriniz vardır?              

4) Tümüne ve ülkemizin kuruluşundan bu yana çözülemeyen KÜRT-ALEVİ sorunlarına ilişkin çözüm önerileriniz nedir? 


“CHP'nin Halk Devrimciliği Nereye Kadar?” 11 Mayıs 2010 tarihinde yazdığım ilk yazı link http://ensoldanbakis.blogspot.com/2010/05/chpnin-halk-devrimciligi-nereye-kadar.html

“CHP'nin Halk Devrimciliği Geldiği Yere Kadar” 17 Haziran 2011 günü de ikinci yazıyı yazdım link. Bu link'in içinde altı bağlantılı link var, CHP'nin Akhisar da ki marifetleri.   





2 Ağustos 2012 Perşembe

Yeni Çıkan Hal Yasası Küçük Esnafı Bitirecek Uygulamaları Dayatıyor.



Yeni Çıkan Hal Yasası Küçük Esnafı Bitirecek Uygulamaları Dayatıyor.

Diğer yerel basında yansıdığı gibi değil yapılan toplantı. Tartışmalı geçen yasa bilgilendirmesi, Manisa Sanayi ve Ticaret Teknolojik Müdürü Hal Hakem Kurulu Başkanı Mehmet Önal'ı, Akhisar Belediye Sebze Meyve Hal Müdürü Ufuk İşler‘i terleten sorunlar ardı ardına geldi. Uygulamadaki sorunların çok ciddi boyutta olacağı, bundan sonra Belediye Zabıtasıyla pazarcı esnafları arasında çok tartışmalara ve kavgalara neden olacak.


Amaç Kayıt Dışı Ekonomiyi Kayıt Altına mı Almak? Yoksa Ekonomiyi Büyük Tüccar Esnafında mı Toplamak?  


Yürürlüğe giren 5957 sayılı yasa çıkarıcıların, pratikteki uygulanabilirliğine bakmadan çıkarılan diğer yasalar gibi acele getirilmişi bir yasa olduğu anlaşıldı. Gerek Hal’in tüccar esnafının, gerekse Market sahiplerinin daha çok kazanma yolları açılırken, küçük esnafın sürekli alış veriş yaptığı lokantacı esnafına veya halkımıza yaz dönemleri de domates kasayla veya çuvalla 20 kilonun üzerinde satış yapamayacak. Oysa daha önümüzdeki günlerde kentin zincir Marketleri kamyonlar dolusu Patates sattı. Bunu görmeyen Belediye ve Hal Müdürü küçük esnafın 20 kilo üzeri satış yapmasını engelliyor.       
Sonuç olarak oda Başkanı devam eden tartışma sonucu federasyon başkanını arayarak konunun anlatış şeklini bildirmesi sonucu, federasyon başkanının böyle bir uygulamanın olamayacağını; önümüzdeki günlerde 8–10 maddenin mutlaka değiştirileceğini söyledi. Yapılan toplantıya katılımın çokluğu dikkat çekti.


Diğer Bir Konuysa, Yasal Faizci Bankacıların Kredi Pembe Dünyasını Çizmeleriydi.


 Yaklaşık beş yıldır dünya ve ülkemiz derinden etkileyen serbest piyasa ekonomisinin sonuçlarını çok derin yaşanıyor. Sistemin ve düzenin artık yürüyememesinden yeni oyunları oynanıyor. Değişik yöntemlerle insanlarımızın malları ve mülkleri gasp ediliyor. Ekonomistlerin öngörüleri, önümüzdeki iki yıl içersinde yüzde sekiz olan büyüme ikiye düşeceği, cari açığın 77 milyar dolardan 200 milyar dolara çıkacağı, dış borcun da şimdiki rakamının 318 milyar dolar olduğu sonucu, önümüzdeki günlerin hiçte iç acıcı olmadığını bilerek bankalardan alınacak kredilerin ödenemeyeceğini bilerek hareke edilmeli şeklinde. Ödenmeyecek kredileri faizi aylık %5 olacağından günü kurtaralım derken geleceğimizi ipotek ettirebiliriz.
En önemli kredinin dayanışma içersinde olacağını bilerek hareket etmeliyiz; ben sifte yaptım komşum yapmadı anlayışını ve imece kültürümüzün yeniden yaşatmalıyız.