Tekel İşçileri Kazanırsa Hepimiz Kazanacağız!
Her yıl tütün piyasaları Kasım ve Aralık aylarında
tekelden sorumlu bakanın katılımıyla önce İzmir Cuma Ovası Gavurköy daha sonra
da Akhisar'da açılması gelenek halini almıştı. Ama 1989 yılında Kasım ve Aralık
ayları geçmesine rağmen bir türlü piyasa açılmamıştı. Her sene Cuma Ovasına ve
Akhisar'a gelerek Ege Ekici Tütün Piyasasının açılışını yapan ilgili bakan
buralara gelemedi. ANAP hükümeti bir kararname ile Tekel'e kredi musluklarını
kapatmış ve destekleme alımlarının yükünü Tekel'e yükleyerek kendi yağınla
kavrul demişti.
İşte 1989 yılında açılamayan Ege Ekici Tütün Piyasası
yılan hikâyesine dönmüştü. Birkaç kez akşam haberlerinde yarın Tütün Piyasası
açılıyor lafını duyan üreticiler köylerinden şehre geliyor piyasanın
ertelendiğini duyuyorlardı. İki kez piyasa açılacak deyip erteleyen hükümet
nihayet 11 Şubat'ta piyasanın yarını yani 12 Şubat 1990 günü açılacağını ilan
etti. İşte o yıllarda yanılmıyorsam Akhisar'da 28 000 üretici vardı. Bunlar 12 Şubat
günü saat 09.00'dan itibaren Tekel'in önüne toplanıp Tekel Bakanı'nın Akhisar'a
gelip tütün fiyatlarını açıklamasını beklemeye koyuldular. Çünkü hep öyle
olurdu. Tekel Bakanı uzun bir nutuk atar arkasından tütünün kalitesine göre
fiyatlarını açıklardı. O gün üreticiler Tekel Bakanı'nı boşuna beklediler.
Çünkü bakan herhalde üreticilerin karşısına çıkmaya cesaret edemedi. Tütün
fiyatlarını İzmir merkezinde basın açıklaması yaparak duyurdu.
İşte bu durumu Tekel'in balkonuna çıkan memurdan öğrenen
üretici tütün fiyatlarının da çok düşük olmasıyla iki defa ertelenip üçüncü de
düşük tütün fiyatlarının İzmir'den duyurulması hazır bomba haline getirilen
üreticilerin patlamasına yol açtı. İstanbul- İzmir karayolunu kapattığı gibi
Ankara-İzmir demiryolunu da trafiğe kapattı. İşte o gün Maliye ve Gümrük Bakanı
olan Ekrem PAKDEMİRLİ Akhisar'da ne oluyor sorusuna Onlar üretici değil
anarşistler. Demişti. Şimdi Başbakanın ve yazıcının dediklerine kızan Tekel
işçilerine şunu söylüyorum. Sizin yan yana gelip yatmak istemediğinizi
biliyoruz ama onlar neo-liberal politikacılar yalan söylemek zorundalar ve
demagoji yapmak zorundalar. Çünkü onların özgürlüğü yok, vicdanları da yok.
Onlar için Dünya Ticareti Örgütünün belirlediği ilkeler var, Dünya Bankasının
istekleri var. Dünya Bankasından gelen hükümete bakan olan Kemal DERVİŞ 15
günde 15 yasa çıkacak! dedi. 15 günde 15 yasa çıktı. Şeker, tütün ve Telekom
ne olursa olsun. Ne oldu 600 bin tütün üreticisi, 40 bin Tekel işçisi mağdur
olacakmış. Bir o kadar şeker pancarı üreticisi ve şeker fabrikalarında ki
işçiler mağdur olacakmış olsun. Amerika Birleşik Devletlerinde ki mısır
tatlandırıcılığıyla uğraşan birkaç şirket serbest piyasa kuralları gereği
pazarımızda yer buluyor Philips, Morris, Bal, Japon Tabocco gibi tütün
Tekelleri pazarımızı serbestçe ele geçiriyor. İşte kapitalizmin kuralı bu
borsalar onlara göre canlansın yeter.
Canım kardeşim neo-liberal hükümetler (Anap hükümeti,
DYP, DSP, MHP, ANAP Koalisyonu) hep Tekel zarar ediyor görüntüsü yaratmak için
tekelde hep eski teknoloji ile üretime devam ettiler. Yeni teknoloji bilerek
getirmediler. Amaç Tekel zarar ediyor özelleştirelim kurtulalım demekti. Ama
Tekel hiçbir zaman zarar etmedi. Bu günkü duruma geliş o günlerde hızlanarak
başladı. Ne derlerse desinler sizin güvenceli bir gelecek istemek hakkınız.
Kazanılmış haklarınızı korumak için yaptığınız direniş; işçi sınıfına direnmeyi
ve sınıf dayanışmasını öğretiyor.
Sizin biber gazından kaçarken soğuk suya girmenizi bile
şov olarak değerlendiren yazarlar var. Aksi halde gelir kaynakları olan yüksek
maaşları kesilir.Sizlerin mücadelesi esnafında çıkarına üreten köylünün de
çıkarına bu nedenle sınıf dayanışması bu alanlara da yayılıyor. Dünya işçi
sınıfının bilinçli işçileri sizi destekliyor. Her başarı zorlu bir mücadelenin
arkasından gelir. Bazı mücadeleler başarıya ulaşamayabilir ama Tekel
işçilerinin direnişi umudu ve cesareti geliştiren bir mücadele oldu. Kamu emekçileri,
işsizler ve ataması yapılmayan öğretmenler Tekel işçileriyle dayanışma
göstererek herkesin hakkı olan güvenceli iş içinde mücadele etmiş oluyorlar.
Umuyorum ve diliyoruz nasıl Kavel işçilerinin grevi işçi sınıfına sendikalaşma
hakkını getirdiyse, 15-16 Haziran direnişi devlet denetiminde patronlarla
işbirlikçi tek sendika dayatmasını püskürttüyse Tekel direnişi de sözleşmeli
işçiliği, güvencesiz ve esnek çalışma yasalarını ortadan kaldırır.
Ne olursa olsun bu mücadelede yer alanlar haksızlığa
boyun eğmedikleri için çocukların karşısında yarınlarda mahcup olmayacaklar.
Onlar bugün ekmek mücadelesini verirken çocukları için ve gelecekleri için
mücadele ediyor.
Güvenceli iş için mücadele edenlere, işsizlikten şikâyet
edenlere Herkesin işi mi olacak, herkes iş bulacak diye bir kural mı
var?diyen Başbakan, 4/C inat etmesi nasıl sendikasız ve güvencesiz
çalıştırmak işlerine geliyor. Emeğinden başka satacak bir şeyi olmayanlarında
güvenceli iş için emekçilerin üretiminde söz ve karar sahibi olması da işçi çıkarına
uygundur. Bu amaçlar için mücadelede işsizlerin, emeklilerin, küçük
üreticilerin, kamu çalışanlarının mücadelesi emekçilerin birleşik mücadelesine
doğru gelişiyor. Bu sınıf hareketinde Kürt, Türk, Laz, Alevi, Suni hepsi
beraber yürüyor.
Selam olsun direnenlere
YAŞASIN SINIF DAYANIŞMASI!
Akhisarlı Tekel direnişçilerinin Ankara'daki resimleri