5 Kasım 2012 Pazartesi

CUMHURİYET İKİ ELİT KESİMİN Mİ OLMALI? YOKSA ÜLKEDE YAŞAYAN HALKLARIN MI OLMALI?


1923 Yılında kurulan Cumhuriyet kimin bayramı, Türklerin mi? Kürtlerin mi? Alevilerin mi? Sünnilerin mi? Geldiğimiz 2012 yılında ılımlı İslamcıların Cumhuriyeti oldu. Kuruluşundan bu yana iki elit kesimin kavgası artık bitmek üzere. Bundan sonraki süreçte halkların Cumhuriyeti olma yolunda. Sistemin ve düzenin elitlerinin kurduğu burjuva Cumhuriyeti artık yürümüyor. Son 29 Ekim de başlayan Rant ve iktidar kavgası artık her yönleriyle halka yansımaya başladı. Zaten gerçeği öğrenmenin iki yolu var, bir rant, diğeri de iktidar kavgası çıkınca öğrenilir. Bir yanda halkla birlikte kutlayanlar, diğer yanda milletle-devletle hipodromda ve akşamda resepsiyon’da kutlayanlar. Cumhuriyet demek, sözde halkın kendi içinden Cumhurunu çıkarması demekmiş. Laiklik demek ise, dinle devlet işlerinin birbirinden ayrılması demekmiş. Kuruluşundan bu yana aslında ayrıymış gibi görünen, ama aynı olanların kavgası bu. Kurulan Laiklikte Aleviler tanınmış mıdır? Hayır! Kürtler tanınmış mıdır? Hayır! Diyanet İşleri aracılığıyla Sünnilerin ılımlı İslam Cumhuriyeti, kendi milletinin (burjuva kesiminin) Cumhuriyeti olmamış mıdır? Evet! Cumhuriyet İki Elit Kesimin mi Olmalı? Yoksa Ülkede Yaşayan Halkların mı Olmalı? Sıkışan sosyal, ekonomik ve siyasi ortamdan, parse kapmak isteyenlerin kaos ortamı bu. Tek partili dönemin elit kesimiyle, çok partili dönemin ılımlı İslam Cumhuriyeti’nin ileriki günlerde ki iktidar hesapları yapılıyor. Yetki tartışmalarından tut, barikatın kaldırılmasına kadar ortalıkta gezen kafa karıştıran söylentiler.

Cumhuriyete herkesin farklı bakış açıları vardır. Halkın talebi doğrultusunda sistemler ve düzenler değişebilir. 1923 yılında da ihtiyaç duyulduğu için Cumhuriyet ilan edilmiştir. Temsili yönetim anlayışları aşılamayınca popülitesi yüksek olan kişilerin başvurduğu yöntemdir. Yani ellerinde sihirli değnek olan kurtarıcılar. Recep Tayip Erdoğan, Abdullah Gül ve Bülent Arınç. İçlerinde en çok değeri düşen kişi en çok iktidara isteyen kişi konumunda olmuştur. Aslında bunların bir birlerinden farkları yoktur. Halk tarafından daha çok demokrasi talebi gelmese, yönetim anlayışı oligarşi teslim olur. Demokrasi inancı olmayanlar demokrasiyi bir araç olarak kullanırlar. Hocaları da öyle demedi mi? Sonuç olarak biat kültüründen gelenlerin demokrasi kavramının pratik olarak uygulanmasına izin vermezler. Tüm yaşananların olumsuzluklara kader kısmet olduğunu düşünürler. Ama nedense kendilerini ilgilendiren her şeyi şansa, kadere ve kısmete bırakmazlar.
Denenmeyen siyasi yapıların denenmesi gerekiyor. Yani, halkın kendi kendini yönetme anlayışını.  Gerçek anlamda eşitlikçi ve özgürlükçü bir Cumhuriyet ve Laiklik kurulmalı. Demokrasimiz de, doğrudan katılımcı demokrasi yöntemiyle yönetilmeli. Bu talepleri de halkımız isterse kabul ettirebilir. Aynı 1923’te olduğu gibi, sıkışan-zorlanan sistemin önü ancak ve ancak halkın söz, yetki ve karar sahibi olduğu zaman aşılır. Modası geçmiş iki elit yapının yöntemleri artık yürümüyor.
Ülkemizin gündemi çok, bir günde iki gündemli ülkede yaşıyoruz. İktidar ve ana muhalefet Cumhuriyeti bayramı kavgası verirken, diğer yandan çok önemli gündem olan açlık grevleri, ölüm orucuna dönüştü. Sorunun sahipleri de, sorunu çözme yerine, düzeysiz tartışmalara yaratıyor. Popülitesi Dünya, Bölge ve Ülkemizde yükselmiş birinin ağzına yakışmadı. Bir de bu açıklamayı Almanya gezisinde dünyaya duyuruyor. Dünya bu açıklamaya bir taraflarıyla güler.
Diğer bir açıklama da, legal-illegal yasal- yasa dışı örgütlere bir açıklama getirelim. Yasalarınızda ezilenlerin hakları, açık bir şekilde dile getirilmez; bunu biliyoruz. İnsan hakları evrensel bildirgesinde birçok madde vardır; buradan bakarsak Dünya’ya vereceğiniz cevap nedir? Diyelim ki oradan da ikna olmadınız, meşru hak talebi yasa dışı ilan edilebilir mi? Sizlerin uyguladığınız zorbalık yasal mıdır? Kılıfına uydurduğunuz yasalarınızla yasal olabilir; peki hala meşru mudur?
Evet, 29 Ekim günü Cumhuriyet bayramı kutlandı; halk iki elit kesinin arasına sıkışmış, kim doğru söylüyor onu bulmaya çalışıyor. Aslında doğruyu halkalar adına hizmet veren halkın gazetesi olan BirGün manşeti söyledi.

Gericilerin, zorbaların değil halkın Cumhuriyetini kuralım!