26 Ocak 2011 Çarşamba

SOL Yelpazeye Eleştiri, Özeleştiri Yapmamız Gerekmiyor mu?


SOL Yelpazeye Eleştiri, Özeleştiri Yapmamız Gerekmiyor mu?


Kimi demokrat, sol, sosyalist, devrimci kesim ne yapıyor? Yaşananları izleyip, yakınıp ama müdahale etmeyerek yaftalanmaya (tanınmaya) hakkınız var mıdır?  Öz eleştiri yapmamız gerekmiyor mu? Bulunduğunuz her yerde yaşama müdahale etmek gerekmiyor mu? Bu kadar mı tozpembe her şey, yoksulluğunuzdan dolayı mı solcu oldunuz? Yani maddi olarak ufak tefek kazanımlarınızı yakalayınca çark mı ettiniz?  Dönekleştiniz mi? Dönekleştiyseniz neden safınızı net olarak belli etmiyorsunuz? Hala Fenerbahçe Galatasaray futbol takımını tutar gibi vazgeçmeyip samimi dürüst davranmıyorsunuz. Bu yazımın büyük bir bölümü özellikle yetmez ama evet çileredir. Yaşam tarzınızla kötü örnek oluyorsunuz. Küçük kazanımlarınız hakkınız zaten sizler emekçisiniz bir ömür boyu bir ev, bir dükkân, bir araba ve en fazla yazlık alırsınız, ondan sonra da göçüp gidersiniz. Unutmayın dünya kiralık eninde sonunda en fazla bir buçuk metre yerin sahibisiniz paranız yoksa mezar yeri de alamazsanız belediye kokutursun ortalığı diye defneder birkaç cami cemaatiyle. Şimdi özeleştiri yaparak gören gözlerinizle görmeyenlere göstermelisiniz yaşananları. Biliyorsunuz. Her şey gönül zenginliğidir, paylaşımdır, sevgidir, barıştır, kardeşliktir. Ulusalcı damarlardan uzak durarak BİR ARADA YAŞAMI SAVUNMAKTIR. Küçük MADDİ kazanç değildir. Geçmişte verdiğiniz mücadele onurlu ve insanca bir mücadeleydi, ufak tefek hatalarınız olsa da diğer siyasal yapılar gibi onursuzca halkın kazanımlarını çaldırmadınız, hakkı olanlardan alıp olmayanlara satmadınız. Ama maalesef onlar kadar da cesaretli olamadınız. “Cesaret, cesaret kurtuluş mutlaka ellerimizde” Gurup yorumun şarkısını dinlediniz ama bir türlü cesaretlenmediniz. Unutmayın bunca devlet baskısına rağmen şecereniz de çeteleniz de temizdir. Tarih yalan söylemez kula kulluk değil emeğe, insan onuruna yaraşır bir yaşamdır bizlerin istediği. Tarih halklar adına onurlu mücadele veren insanların adlarını altın harflerle yazıyor. Hani sağ-sol kavramının çıktığı yer bir parlamento da diziliş şekliydi ya, sol tarafta oturan işçi, çiftçi, ezilen kesim değil miydi? Sağ tarafta oturan patron, tüccar, zengin, kapitalist, toprak ağası, tarikat ve cemaat ilişkilerini geliştirerek suyun başına geçenler değil miydi? Öyle olduğunu çok iyi bilmektesiniz, deşifre etmek gerekmiyor mu? Hayata yaşama tüm topluma sahip çıkarak örgütlenmek gerekmiyor mu? Yaşamın tüm alanlarında yerelin ve genel iktidarın değirmenine su taşımak mı? Suyun musluğunu kesmek mi gerekir? Mücadele ideolojik değil midir? Yoksa kurulan sinsice ve sahtekârca insan ilişkisine mi kanmaktasınız?



Kapitalizmin geldiği sonuç ortada, dünyanın her yerinde isyan, devrim, özgürlük mücadelesinin ivmesi yükseliyor. Yükselen bu ivmenin neresinde yer almak istersiniz? Tüm yaşam alanlarına müdahale ederek, yokluğun getirdiği mağdur durumdaki halklara ortada onların mutlu yaşaması için ancak sosyalistler ve devrimciler siyaset ve politika üretebilir. Çünkü sosyalistlerin ve devrimcilerin din, dil, ırk, ulus ve millet ayrımları yoktur. Tek ayrımları emek-sermaye ÇELİŞKİSİDİR. Eşitliğin, özgürlüğün yaşanmadığı dünyamızda ülkemizde ve ilçemizde SÖMÜRÜ düzenine karşı çıkarak mücadele etmektir. Vahşi kapitalizmin getirdiği sosyal,  toplumsal ve ekonomik huzursuzluğumuzu tersine çevirerek yaşamı eşit ve özgürce örmeliyiz ve örgütlemeliyiz. WikiLeaks belgeleriyle ortaya çıkan tüm dünyanın sahtekâr hırsızlar artık hiç kimseye bir şey anlatamaz ŞAPKA DÜŞTÜ KEL GÖRÜNDÜ! Dünyada tüm hırsızların gizli kasası olan İsviçre bankalarının ne sırrı varmış! Küreselce sömürü düzenine WikiLeaks küreselce çetele sunarak önemli bir görev üstlenmiştir. Dünyada başlayan sistem karşıtları sermayenin hegomanyasını tersine çevirme mücadelesini İSYAN, DEVRİM, ÖZGÜRLÜK talepleriyle yeniden devrimci dönüşüme çevirmeliyiz.



Kimi çevreler için özeleştiri mekanizması içinde yazı yazmak istedim Dili sivri yazımdan dolayı da dostlarıma saygısızlık ettiysem af ola. Eleştiri sahiplerinin de kendilerine gelmelerini öneriyorum. Ezilen halklar mücadelesini verirken, kimi tartışmalarda örnek gösterilerek insanlığın en onurlu mücadelesi ve ilkelerini zedelemektesiniz. Sanmayın ilkesizce davranışlarınız görülmüyor, fark edilmiyor. Her şey herkes tarafından izlenmekte ve görülmektedir. Kötü örnek olarak gösterilmektesiniz.                                                  

      

Sosyalistler ve devrimciler için seçimler ve parlamenter sistemler araç olarak kullanılır. Asıl amaç sınıf bilinci ve sınıf siyasetini örmektir. Halkın kendi kendini yönetme becerisini kazanmasıdır. 



SOL yelpazedeki siyaset yapanlarımızın kısa sürede yapması gerekenler:



Çağdaş görünümünüz yaşadığınız toplumda itici olmamalıdır. Halkın kendinden biri olduğumuzu bilmesi için onun dilini onun yaşam biçimini benimsemeliyiz. Oy'unu değil gönlünü alarak eşit bir yaşam biçiminin mümkün olduğunu hissettirmeliyiz.



İnsan onurunu kıran sadaka sistemini bertaraf etmek için imeceyi, dayanışmayı, “ben siftah yaptım komşum yapmadı.” anlayışını hatırlatmalıyız. Halkların paylaşarak hak sahibi olduğunu göstermeliyiz. Yokluk, yoksulluk ve işsizlik sorunun bir kader değil, sistem sorununun olduğunu anlatmalıyız.

         

Kötü örnek tekellere karşı eşitliğin, paylaşımın huzurlu mutlu bir yaşam olduğunu, işsizliğin ve yoksulluğun nedenini tekeller olduğunu ve bu iktidarda onların iktidarı olduğunu anlatmalıyız.   



Eğer dayatılan bir yaşam biçiminden, iktidardan, liberallerden, ırkçılardan, şikâyetçiysek yapmamız gereken, içimizdeki liberalizmi ve alışkanlıklarımızı yenmektir.       



EŞİT ve ÖZGÜR BİR İLÇE, ÜLKE VE DÜNYA KURMALIYIZ. YAŞASIN EZİLENLERİN ÖRGÜTLÜ MÜCADELESİ…!

24 Ocak 2011 Pazartesi

Yapılacak Festival 5 000 x 4 = 20 000 Kişi İçin


Yapılacak Festival 5 000 x 4 = 20 000 Kişi İçin


27–28–29 Ocak 2012 tarihlerinde yapılacak olan festivalin, tüketime-israfa yönelik olduğu için karşı bir yazıdır. Yerel, genel ve uluslar arası sermayenin piyasacı oyunudur. Bu yazıda geçmiş tarihi özetlemeye çalıştım. İyi okumalar.
1950’lerden bu yana hedefler tutuyor. 20 000 x 4 = 80 000 uyan! Bu anlayış her mahallede bir milyoner yaratma sevdasıyla başladı. Bu festival DÜZENDEN ve SİSTEMDEN beslenenlerin festivalidir. Bu kurulan sistemde yoksulluk-açlık sınırı 3000 TL 1000 TL yani bu paraların altında kazancınız varsa siz aç ve yoksulsunuz. Asgari ücret alanlar, SSK-Bağkur emeklileri de aç. Kamu çalışanı, sendikalı işçi yoksul, küçük esnaf ve sanatkârlar-küçük üretici çiftçi açlık-yoksulluk arası. Bazı meslek grubu olan doktor, hâkim-savcı, üst düzey bürokratlar iyi. Çift maaşlı kamu çalışanları ise yoksulluk sınırında. Kimdir bu amudunla götürenler? MÜSİAD yavru AKTİF iş adamları ve TÜSİAD yavru GENÇ iş adamlarının üyeleridir. Peki, hala kimlerdir bunlar yanı başınızda dost arkadaş gibi görünen kapitalistlerdir. Bunların derdi mevcut düzenin ve sistemin yürümesidir; çünkü eşitsizliğin yaşandığı dünyamızda işçi sınıfı ve emeğiyle geçinenler mutsuzken mutlu olurlar, birileri açlık-yoksulluk sınırın altında ücret alırlarken zengin olurlar. Bunlar demokrasiye inananlar değildirler. Çünkü hiç demokrat olmadılar etraflarında çokbilmiş bir kaç kişi vardır onları dinlerler alırlar kararları, sonrada sorduk araştırdık yapıyoruz derler. Basın medya gücünü kullanarak pembe dünya yaratırlar.
Belediye kurumunun parasını kendi istekleri doğrultuda harcarlar. Siyasi dilde bunların adı OLİGARŞİDİR! Bunlar özel insanlardır, diğer insanlardan farkları iyi yalan söylerler iyi politika yaparlar. Siyaset yapamazlar, derin felsefeleri yoktur. Biat ederler biat ettikleri için, kendilerine de biat edilmesini beklerler. Sıkıştıklarında muhaliflerine allahsız-dinsiz-komünist-solcu-sosyalist-devrimci derler. Baktılar baş edemiyorlar, muhaliflerini kendileri için çıkardıkları yasalara uydurarak hapsede atarlar, gerekirse yasa dışı işlerle hayatlarını yok da ederler. Ve bu yaptıklarına yetmiyormuş gibi terörist cani de ilan ederler. Oysa dünyada yaşanan olumsuzluklar ancak ve ancak sosyalist-komünist bir sistemle düzelir; bu sistemle eşitlik özgürlük sağlanır. Çünkü Neo-liberal piyasa ekonomisi kendi sonunu getirdi. Kendi ipini çekti.1843 yılında komünist manifesto KARL MARX’IN öngörüsü bu yönlüdür ve haklı da çıkmıştır. Alman düşünür Rosa Luxemburk da şöyle söylüyor “ya barbarlık ya sosyalizm” tercih sizindir. Tepeden inen bu sistemi tersine çevirmenin yolu aşağıdan yukarıya doğru devrimci bir mücadele yapmaktır. Yoksa işsizlikten intihar eden öğretmenler, aile şiddeti kadın cinayetleri vb. olayları çok yaşarız. Onun için mutlaka kamunun kazanımlarını halk yararına pay ederek harcamalıyız. Özelleştirme politikalarıyla yandaş şirketlere ihale ederek değil. Kurumun imkânlarını kullanarak 20 bin kişinin mutlu olacağı festivaller yaparak da değil. 
Halkın diline doladıkları bir söyleme açıklık getirmek istiyorum. Nerede para yok baksanız da herkes model arabalara biniyor. Çarşı kalabalık alış veriş yapan dolu. Doğru, model arabalar ve alış veriş yapanlar da var. İyide bunların sayısı belli başlıkta da belirtim 5 000 x 4 = 20 000 nasıl ama kalabalık bulundu değil mi? Tabi ki kuru kalabalık da var vitrinlere bakarak gezerler. Şehrimizde ki 5 000 aileye en az dört er araba-ev gerekir. Birisi burada, birisi şehir dışında yazlık, bir diğeri de İzmir de hafta sonları gittiğinde kalmak için. Tabi bunların yanına model model arabalarda gerekiyor şarttır. Ve varda. Diğer gömüleri duyamadığımız, göremediğimiz için bir şey söyleyemiyoruz. Allahın sevdiği kulları olduğu için bunlara gökten yağıyor.               
Çok değerli 20 000 x 4 = 80 000 Akhisar halkı çetele ve seçere bu. Şehrimiz de yaşayan Türk-Kürt Halkları Yunan-Yugoslav-Bulgar-Roman Göçmen Halkları. Yerli-Yörük- Halklar Tasavvufcu-Sünni-Alevi-Tarikat-Cemaat ilişkileri için de kendilerini ifade eden Akhisar’ımızda yaşayan 80 bin halklarımız. Kendimden dediğin aslında seni sömürenlerdir. Ezen sınıfla ezilen sınıfın arasındaki tek bağ aynı kimlikten aynı inançtan olmasıdır. Ezen sınıfın sayısı 20 000. Ezilen sınıfın sayısı ise 80 000  emek veren artı değer üreten düzen ve sistem partilerine (AKP-MHP-CHP) oy-yetki veren de sizlersiniz. Bundan böyle iyi düşünmeli doğru karar vermelisiniz. Kendinden bildiğin kimlik ve inanç yakınınız sendenmiş gibi görünen aslında senden değil. Onun dini, imanı ve Allah’ı para. Ama kendimden değil dediğin farklı inanç ve kimlikten olanlar ise senin sınıfının insanları. Yalnız kabul etmemiz gereken bir şey var, farklı kimlikten, farklı inançtan ve farklı kültürden olmalarıdır. Aslında farklılıklarımız ve çoğulculuğumuz kültürel zenginliğimizdir. Fakirlik olan tek’çilik tekelciliktir. ÜRETEN BİZLERİZ YÖNETENDE BİZLER OLMALIYIZ       
Sonuç olarak bu düzenin sürmesi için kriz hep yaratılır, her kriz halkı yoksul yapar; kapitalleri de zengin. Sürekli arayışlar içerisin de olan ama, hiç paylaşmadan yana olmayanlar bilinçli hep yanlış denemeler peşindedirler.
Genel-yerel iktidarın şaşırdıkça hata yapıyor. Şaşıran ördek ne yapar; suya göt üstü dalarmış. Birazcık hafızamızı tazeleyelim… 2007 den buyana krize karşı alınan önlemleri hatırlayalım.
Yüz bin KOBİ’YE yüz bin TL kredi fos çıktı ve kredileri batırdılar.
Alın verin ekonomiye can verin kampanyası.
Evde oturma pazara çık alış veriş yapın dediler, afişlerinde pazar değil market fotoğrafı gösterdiler.
KDV adı altında tükettiğimizden %18 vergi aldılar, bu yetmiyormuş gibi ödeyemediğimiz SSK-Bağkur-Vergi borçlandırmasıyla faizcilik yaptılar.
Faizleri siliyoruz dediler, taksitlendirelim dediler. Ödemek isteyen iyi niyetli küçük esnaf ve sanatkârların karşısına 60 saatlik sertifika eğitimleri vererek-iki üç ay iş kur adı altında kurslar açarak haksız rekabet ortamı yarattılar. HİBE KREDİLER VERDİLER. Onlarında işleri çok zor batmaya başladı.
Bağkur borcunu ödemeyen esnafları, borcundan dolayı sağlıktan yararlandırmadılar. Hizmet vermeden sağlığa ayrılan her ay 110 TL parayı tahsil ettiler.  
Ticaret odasının 102. Maddesini değiştirmediler, her parası olan, ustalık belgesi olmayan kişileri her mesleği yapmalarına izin verdiler.  
Büyük alış veriş merkezleri için plan değişikliği yaptılar, kapalı ekonomi uygulayamayız dediler. Açık ekonominin belediye hizmetinde işi nedir, sayın belediye başkanı ekonomik bilginiz çoksa merkez bankasına yardım ediniz.    
Endüstriyel tarımın önünü açmak için, halkın kazanımlarını harcayarak Ulusal Zeytin Kongresi yaptılar, bilgiyi kendi sınıflarında-yandaşlarında tekelleştirdiler.
Yerel iktidara gelmeden Akhisar sporu belediyenin bünyesinden çıkaracağız dediler. Yapmadılar. Endüstriyel futbolun önünü açtılar. Belediyenin 20–30 arası hizmet alanlarını Akhisar spora, dolaylı yollarla yandaş şirketlere verdiler. 22 kişilik futbolla her hafta konu bulup dikkat dağıtmaya çalışıyorlar. Başarı elde ediyoruz diyorlar Akhisar’ın reklâmı oluyor diyorlar. İşsizliği azaltamıyorlar.     
Hem genel hem de yerel iktidarların yöneticileri zincir marketleri mantar gibi her yerden türediler. Küçük esnaflarımızın üç kuruş gelirlerine göz diktiler. Bu konuda küçük esnafları ve sanatkârları korumaya yönelik konfederasyonlarımız yıllardır yasa çıkarılmasını bekliyor. Sayın başbakanın net olarak söylediği söz ise ben böyle bir yasa çıkaramam. Nedeni ise sahipleri olmalarıdır.        
Daha yetmedi imar planı değişikliği yaparak, koça taşı yerinden oynattılar, hemen devamında On’lar diye bir şirket kurdular oluşacak rantı kendi hanelerine aktarmak için. Bu gibi konularda öngörü sahibiler.  
Daha çok uzatılabilir. Bu kadarı yetti mi? bizler ve onlar (emek sermaye) birbirimizi iyi biliyorduk, bilmeyen YETMEZ AMA EVETÇİLER BUNLARIN HEPSİ SİZLERE KAPAK OLSUN.  
Akhisar da yapılacak olan festival’in ilk basın açıklaması linkini tekrar gündeme taşımak istiyorum. Bazen gördüğünüz bir şey için yüreğinizden anlık çıkan bir şeyler olur. Onu hemen not etmek istersiniz çünkü anlık duygulardır yakalanması gereken yazıya dökerseniz kalır dökmeseniz uçar gider. Evet, bu haberin altında yorumlarımı okumanızı rica ediyorum. Haberin Başlığı:” Çılgın Alış Verişe Hazır Mısınız?” http://www.akhisarhaber.com/news_detail.php?id=10951Akhisar  Diğer haberin başlığı." Akhisar Alışveriş'in festivaline hazırlanıyor."  http://www.akhisarhaber.com/news_detail.php?id=10986
Her kesin kendini bulacağı derin felsefi sözler. 
Dünyada düzeltebileceğiniz, daha iyi yapmayı başarabileceğiniz ilk ve son önemli kimse kendinizsiniz. THOMAS HUXLEY
Beklediğim yarınlar dünde kaldı. TLSOTY
Herkes kendi geçmişini, kalbiyle bildiği bir kitabın sayfaları gibi kapalı tutar ve dostları sadece onun başlığını okuyabilir. VIRGINIA WOOLF 
Bu dünya, belki de bir başka gezegenin cehennemidir. ALDOUS HUXLEY
Bir ulusun değeri, o ulusu meydana getiren bireylerin değeriyle ölçülür. JOHN STUART MILL
Her aptal, mutlaka, kendisine hayran olacak başka aptallar bulur. SOREN KIERKEGAARD
Kaybettim sandıkların, kurtulduklarındır belki. Unutma, kimi gittiği yeri mutlu eder, kimi terk ettiği yeri. OSCAR WILDE
Cehennem boş, çünkü tüm şeytanlar burada.  ALDOUS HUXLEY
Aslında insanlar seni hayal kırıklığına uğratmıyor. Sadece sen, yanlış insanlar üzerinden hayal kuruyorsun. MICHEL DE MONTAIGNE
Gerçek bilgelik kaygı ile düşünmektir, her talihsizliği hesap etmek; ama bir kere eyleme geçtikten sonra da cesur olabilmektir HEREDOT
İnsan kararlılığına inanın. Tarih boylu boyunca göstermiştir ki; İnsan iradesi bilinen tüm silahlardan daha güçlüdür. DALAI LAMA  
Doğru yaşam; ne zaman başlar ki bu? Kaçılır mı yoksa geçip gidilir mi? ROSA LUXEMBURG
Not:  Akhisar’ımızın devrimci önderlerinden Kerim YAMAN’IN ve Ülkemizin aydın yazarlarından Uğur MUMCUN’NUN ölümlerinin 37. ve 19. yıl dönümlerini saygıyla anıyorum. Mücadeleleri mücadelemize ışık olsun. Kerim YAMAN’I her yıl olduğu gibi bu yılda mezarı başında andık. Unutmadık Unutturmayacağız. Kerim YAMAN kimdir. Linke tıklayarak ulaşabilirsiniz. http://www.birgun.net/sunday_index.php?news_code=1200788828&year=2008&month=01&day=20
Ne diyordu şair Enver Gökçe dizelerinde: “Ve / Şahin Aydın /Kerim Yaman /Böyle /Düşüyorsa / Bir /Bir / İnsan / Daha / Özgür / Olsun / Diyedir.  
Dayan Ha Yıkılma Acı Bir Rüzgârdır Eser Dağlardan Ovalardan Kapkara Kanını Kurutur Yoksulların Sonra Kıtlık Pahalılık Ve Faşizm Dayan Ha Yıkılma Ülkemiz Yoksul Ülkemiz Fakir Ve İşçiler Öğrenciler Düşer Yan Yana Düşer Vatanın Bir Yanın Da Ölür. Ve Şahin Aydın Kerim Yaman Böyle Düşüyorsa Bir Bir İnsan Daha Fazla Özgür Olsun Diyedir. Enver Gökçe Panzerler Üstümüze Kalkar,1977.

14 Ocak 2011 Cuma

Şehrimizin 2010 Gelir-Gider Hesapları Komisyona Havale Edildi. Nasıl?


Şehrimizin 2010 Gelir-Gider Hesapları Komisyona Havale Edildi. Nasıl?


Yerel siyasetin halk için çok önemli olduğunu bilmeliyiz. Sosyoekonomik yapımızın yönetildiği ilçemizin kaynaklarının nasıl harcandığınıda öğrenmek hakkımız. Merkezi hükümetler yıllık bütçeden her ile pay ayırır. İl valisinin ve il genel meclis üyelerinin inisiyatifi doğrultusunda ayrılan kaynak bütün ilçelere pay edilir. İl genel meclis üyeleri de hem yerel hem de genel iktidarın yapısında yani tümü AKP'Lİ. Şehrimizin yüz bin'i aşan nüfusu vardır. Kamu kaynaklarıyca gerekse tarım gelirleriyle elde edilen iyi bir ekonomiye sahiptir. Bu gelirlerin şehrimizde yaşayan insanlara eşit paylaştırılması için de her beş yılda bir yapılan seçimde, dürüst sandığımız kişilerin söylemlerine inanarak ve demokrasinin gereği olarak oy veririz. Bir sonraki seçime kadar unuturuz verilen vaatleri. Farklı siyasi yapılardan belediye başkan ve belediye meclis üyesi seçilmek için halkın karşısına çıkar birçok vaatte bulunurlar. SİSTEM ve DÜZEN ilişkisi içersinde olan adaylarımız seçilir ve sonrasında sistem gereği çıkar, ilişkilerine girerler. Bu yüzden halk için  değil kendileri için gerekenler yapılıyor.

Geçtiğimiz yerel seçimlerde ortaya dökülen gelir-giderbütçesine ilişkin rakamlar beni şaşırtmıştı. Amatör olarak başladığım yerel köşe yazarlığı bana bir sorumluluk yükledi ve bu sorumlulukla hareket ederek bu köşede, dönen dolapları kamuoyuyla paylaşmaya çalışıyorum. Ne oluyor bu kentte? Esnafın, çiftçinin, işçinin, işsizin, emeklinin, öğrencinin, kadınların, kısacası tüm toplumumuzun kaynakları nereye gidiyor? 2008–2009 yerel Seçimlerinde belgelenen harcamaların nereye gittiğini öğrenmek için bilgi toplamaya başlarken, ufak ufak araştırma ve takip hiç te iyi şeylerin döndüğünü göstermedi bana. Mesela 2009 yılında tanıtım ve konuk ağırlama adı altında 500 bin TL'ye yakın paranın harcandığını görmekteyiz. İsrafın bu kadarı! “Ee insaf be! Yağma HIZLI'NIN böreği, yiyin beyler tıkanıncaya kadar yiyin.” Kentin çağdaş görünümü için istimlâk bedeline ayrılan paranın kaç para olduğunu bilmek ister misiniz? O da 500 bin TL. Be insaf, kendini her tarafta fotoğraflayarak göstermek için ve yandaşlarına yedirmek için harcadığın parayla eşdeğer. Bu konular hakkında üç yazı yazdım bunları arşivimden bulabilirsiniz yazıların başlığı.

1.Yerel Seçimleri Haksız Rekabet Yapanlar Kazandı.1

2. Akhisar Belediyesinin 2008 2009? 2010. Bütçesi.

3. Belediyemizde 2008–2009 da İki Birime Harcanan Para 3,600 Trilyon.

Bu yazılarımı okursanız geçmişten geleceğe yerelimizde nelerin döndüğünü görme imkânına sahip olabilirsiniz.


Bununla bağlantılı olarak, son Ocak ayı meclis toplantısı izlemeye değerdi. Bir önceki yılın GELİR-GİDER hesaplarının görülmesi için meclis üyeleri grubu olan partilerden oy oranlarına göre beş komisyon üyesi seçti. Geçen yıl seçilen üyeler ciddi bir çalışma çıkardı. Nedeni ise bir mali müşavirin komisyon üyesi olmasıydı. Maalesef bu yıl mesleğiyle ilgisi olmayanlar 2010 yılı tahmini bütçesi 50 milyon olan, beklenen bütçe ise 55–60 milyon tahmin edilen gelir giderlerimiz görüşülecek. Nisan ayı sonuna kadar tamamlanacak komisyon toplantısı görüşmeleri Belediye başkanı ve başkanlarının inisiyatifinde olan harcamaları görüşecek. Emir altında olan 11 birim müdürlüklerinin hazırlayıp sunduğuna göre mi değerlendirecek? Evet, ver emri herkesi zan altında bırak, sonra da komisyon seçiminde eline fırsat geçince de etik değerleri terk et, kılıfına uydurmak için de fırsatı değerlendir.
Sayın yerel yönetim yetkilileri gerek siyasi gerek memur gerekse işçi tümümüze bir sorumluluk düşüyor. Yoksul durumuna düşürüp ramazan ayında ve diğer değişik yöntemlerle günü kurtarmak için yanlış işler yapmayın.  Yapılan her şeyi artık tüm toplumumuz biliyor ve görüyor. Devletin tüm kurumlarını ele geçirerek yukardan aşağıya doğru baskı gücünü kullanarak günü ve seçimleri kurtarırsınız ama GELECEĞİMİZİ KARARTIRSINIZ !... Geleceğimiz ve yarınlarımız çocuklarımızındır. Sizlerin EGO tatmininiz değil.          


Cevaplanması gereken sorular.

Bir iktidar: Muhalif olan siyasi yapının üyesini komisyona seçer mi? Seçerse bizlere orada pis kokuların döneceğini düşünme hakkı doğmaz mı?

Grubundan ayrılan iktidarın seçtiği meclis üyesi: Nasıl anlatırsınız topluma ve size oy veren seçmeninize gurubunuzun seçmediği komisyon üyeliğinizi?

İktidar: Grup kararı olduğu halde nasıl siyasi çirkinlik yaparak oy oranlarına yansıttınız? Kutsal kardeşlik adına diğer grup üyesi olan komisyon üyesine tümünüz destek verdiniz? Neden grup kararlarına siyasi etik gereği uymadınız?Her kazancın bir kaybı vardır. Günü kurtaralım derken. Geleceğiniz bunca çevirdiğiniz dolaplara karşılığı yıkım olacaktır. 

Kendisini iktidarın desteği ile komisyona seçen kişinin siyasi parti üyeleri ilçe yönetimi ve grup başkanına: Üyeniz için hiçbir olumlu tarafı olmayan komisyon üyelik isteği neden doğmuştur. Yoksa 30 oturuma yakın yapılacak toplantıdan elde edilecek bin beş yüz iki bin arası bir ekonomik kazanç mı? Halka ve geleceğimize çok yazık ediyorsunuz.

         Kurum sorumlusu iki müdürün (GELİR-GİDER) görülecek 2010 hesaplarında uzmanlık alanı nedir? Birinin serbest muhasebecilik belgesi var. Gerçek anlam da iki birim müdürünün de uzmanlık alanı değil. Komisyona seçilen meclis üyeleri de GELİR-GİDER konusunda uzmanlık gerektiren bilgiye sahip değil. Sayın iktidar meclis üyeleri hani yüksek yetkililerinizden birinin söylediği gibi bakkal dükkânı çalıştırmıyorsunuz. Yüz bin aşan bir ilçenin gelir gider hesaplarını görüyorsunuz…