29 Nisan 2011 Cuma

Diğer Saygın Seçim Dönemini Hatırlamak 2



Diğer Saygın Seçim Dönemini Hatırlamak 2
                       

 1979 yılında yapılan yerel seçimden sonra halkın mahalle komiteleriyle birlikte yönetime doğrudan katıldığı yönetim anlayışının önderi Terzi Fikri SÖNMEZ dönemidir.

Bu yazı bir önceki yazıyla okunursa bütünleşir. Sizden ricam bir önceki yazıyı okumadıysanız mutlaka okuyunuz. Ülkemiz, Cumhuriyet Tarihi Boyunca İki Seçim Sonrasını Unutamaz Çünkü 1965–1979 Dönemi Ezilen Halkların Savunulduğu En Saygın Dönemleridir.


TİP'LE ve Dev-Genç'le başlayan toplumsal muhalefet ta 1960 lı yıllarda yapılan fındık mitingleriyle oluşan muhalif yapı birilerini rahatsız ettiğinden, bölgede büyük bir güç sahibi olan tefecilerin desteğiyle Fatsa'da sivil faşistlerin şubesi kurulmuştu. 12 Mart sonrası da kurulan Milliyetçi Cephe'nin kurulmasıyla birlikte ülkenin her yerinde olduğu gibi Fatsa'da faşist saldırılar başladı. 977–1978 kanlı katliamlar dönemi ile bastırılmaya çalışılmıştır.1977 yılında Fatsa'nın Halk Evi Başkanı Kemal Kara'nın öldürülmesine kadar böyle devam eder. Öldürülmeden birkaç gün önce faşistler tarafından demir çubuklarla dövülmüş ve döven kişileri teşhis etmesine rağmen polis hiçbir şey yapmıyor. Ve hemen iki gün sonra aynı saldırganlar tarafından öldürülüyor. Bu olay Fatsa'da bir dönüm noktası olur. Kemal'in cenazesinde büyük bir kalabalık toplanıyor. O günden sonra da büyük bir kitle desteğine sahip olmayan faşistlere karşı dişe diş bir mücadele başlıyor. Kısa sürede Fatsa'da faşistlerin etkinliği kırılıyor. Sonrasında devrimci gençlerin bölgeye has yaratıcılıklarıyla Devrimci yol 'un direniş komiteleri konusundaki anlayışın nasıl zenginleştirip renklendirdikleri; tefecilere, kara borsacılara karşı yürüttükleri tatlı sert mücadeleyle vücut bulmuştur. Ülke halkları tüm alanlardan eşitlik ve özgürlük taleplerini örmeyi hedef olarak önüne koymuş, bunların da öncülüğünü sosyalistler ve devrimciler yapmıştır. Halkın kendi kendisini yönetme becerilerin geliştirmeleri için devrimciler 24 saat kesintisiz mücadele içindedir. Mahalle komitelerinin pratik olarak meyvelerini verdiği yer ise Fatsa'dır. 1979 yılında yapılan ara yerel seçimlerinde Terzi Fikri'nin önderliğinde dönemin AP-CHP'NİN toplam oylarının yüzde 50 sinin üzerinde oy alarak belediye başkanı olmuştur. Seçildikten sonra SÖNMEZ hazırda olan direniş komiteleriyle birlikte hemen işe koyulur. Bu verdiği vaatleri yıllarca bitiremez denilen şehrin sorunları çamura son kampanyasıyla paçaları sıvıyarak Fatsa halkıyla birlikte bir hafta içersinde şehri tümünü çamurdan kurtarmıştır. Çünkü verilen söz ne yapacaksak halkla birlikte yapacaktık. Bir şey yapmayacaksa da halkla birlikte yapmayacaktı. Pratik örnek olarak ortaya çıkan bu halkın öncelikli sorunlarını halkla birlikte karar alınırsa hiçbir güç hiçbir engel tanımaz ZORLUKLAR. Terzi Fikri SÖNMEZ 14 Ekim 1979 yılında 9 aylık bir sürede kendinden ve ilçesinden ülke ve dünya çapında söz ettiren bir döneme damgasını vurmuştur. Yazımın başlığında da belirttiğim gibi cumhuriyet tarihi boyunca diğer en saygın seçim sonrası dönemi de doğrudan demokratik yöntemlerin hayata geçtiği yer FATSADIR. Terzi fikri'nin kısa sürede elde ettiği başarı kulaktan kulağa bütün bölgeye, sonra da ülke çapında Fatsa efsanesi olarak yayılmaya başladı. Oktay Ekşi, o dönemde hürriyet'teki köşesinde Fatsa için bir başyazı yazmış. Ülkenin her tarafında belediyeler yolsuzluk hırsızlık diz boyudur. “Böyle bir ortamda bir terzi çıkıyor, böyle işler yapıyor. Serbest bırakırsanız bütün Türkiye Fatsa olur diyor.” Hemen arkasından kimi sağ görüşlü köşe yazarları Fatsa hakkında karalama kampanyası yaparak kimse sokağa çıkamıyor yaygarası yaparlar. Hatta Aydınlıkçılar bile sağcılardan geri kalmayarak olumsuz yazılar yazıyor. Bu gelişmeler karşısında belediye başkanı Fatsa Kültür Şenliği yapar ülke çapında sanatçıları ve gazetecileri davet eder. Ve en güzel cevabı da tiyatroya, panellere, söyleşilere katılan sanatçılar verir.                             


ÇORUM OLAYLARI-NOKTA OPERASYONU VE 12 EYLÜL

 
12 Eylüle gelmeden önce Corum olayları patlak verir.Yine sivil faşistler tarafından Alevilere Maraş benzeri saldırı başlar. Çıkan olaylarda 58 e yakın alevi yurttaş katledilir. Dönemin başbakanı Süleyman DEMİRELE gazeteciler Corum olaylarıyla ilgili soru sorduğunda siz corumu bırakın Fatsa'ya bakın demiştir. Oysa ülkenin her yeri çatışma içersindeyken Fatsa'da kadınlar geçe 12'ye 1'e kadar dışarıda gezebiliyordu. Fatsa'da halkın kedi kendini yönetmesi kimi farklı partilerinde dikkatini çeker (dönemin AP-MSP'Lİ ) üyeleri bizzat mahalle komitelerinde yer alırlar. Bu yönetim anlayışı bölgede kimi AP'Lİ belediye başkanının Devrimci Yola geçeceğin söylentileri gezmeye başlar. Sivil faşistlerin olmadığı Fatsa'da devlet faşizmi baş göstermeye başlar ilk önce resmi faşist olduğu bilinen vali Ordu'ya atanır, sonrasında Fatsa'yı çevreleyen bölgelerde jandarma ve polis marifetiyle operasyonlar düzenlenir. Silahlı çatışmalar yayılmaya başlardı. Fatsa'nın etrafında ilçelerde, kırsal bölgelerde birçok devrimci gençler yok olmuştur. Ve hemen arkasından NOKTA operasyon devreye girer ülkenin her yerinde silahlı çatışmaların yaşandığı dönemde sağcılar tarafından abartılan Fatsa'da 17 ruhsatsız silah yakalanır. Oysa karanlık güçler ve sivil faşistlerle birlikte Corumda yakalanan silahların üç-dört katı insan katletmişlerdi. Fatsa'yı ne kadar anlatsak bitiremeyiz. Dokuz aylık döneme çok şeyler sığmıştır. İşte aşağıdan yukarıya doğru, doğrudan demokratik yöntemlerin uygulandığı yer olan Fatsa; Ülkemizde ve dünyamızda ender örnek alınacak yerlerden biridir. Ve hemen sonrası 1977–78–79–80 yıllarında hazırlanan olaylarla 12 Eylül faşist darbesi yapılmıştır. Bilânço 1 milyon 683 bin kişinin fişlendiği 650 bin insanımızın gözaltına alındığı, işkence gördüğü, cezaevi yaşamı olmuştur; 50 ye yakını ise idam edilmiştir. Evet, egemenlerin yerli ve yabancı işbirlikçileri iktidar ve para hırsı nelere mal olmuştur. Ülke ve ilçe insanları olarak mücadele etmezsek daha çok bedel öderiz.



Kaynak: Bir-Gün Gazetesi Yazarları Bitmeyen Yolculuk Oğuzhan MÜFTÜOĞLU Kitabı

Söyleşi: Adnan BOSTANCIOĞLU 


 
                                    



13 Nisan 2011 Çarşamba

Seçimlere Giderken İki Önemli Saygın Dönemi Hatırlamak 1.


Seçimlere Giderken İki Önemli Saygın Dönemi Hatırlamak 1.

Ülkemiz Cumhuriyet Tarihi Boyunca İki Seçim Sonrasını Unutamaz Çünkü 1965–1979 Sonrası Dönemi Ezilen Halkların Savunulduğu En Saygın Dönemleridir. 

12 Haziran seçimlerine giderken cumhuriyet tarihi boyunca bizlere iki seçim sonrası yaşattığı saygınlığı yaşatamamıştır.

1) Türkiye İşçi Partisinin(TİP) Dönemi 1965 deki 14 milletvekiliyle meclise getirdiği saygınlık dönemidir.

2) 1979 yılında yapılan yerel seçimden sonra halkın mahalle komiteleriyle birlikte yönetime doğrudan katıldığı yönetim anlayışının önderi Terzi Fikri SÖNMEZ dönemidir.     

Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana tek parti döneminden sonra çok partili dönem diye yutturulan demokrasiye geçiş. Coğrafyamızda yaşayan halklara iktidar ve para kavgası yalanları hâla devam etmektedir. Ulusalcı-milliyetçi sağ-muhafazakâr-dinci-liberal çevrelerin yarattığı olumsuzluklar tüm çıplaklığıyla yaşatılıyor ve görülüyor. Halklarımız tarih boyunca ne ülke burjuvazisi (ekonomiye hakkim sınıf) ne de uluslararası burjuvazisinin amansız pençesinden kurtulabilmiştir. Çıkarılan paylaşım savaşlarıyla açlık, yoksulluk, işsizlik, kan ve gözyaşı ezilen sınıfı hep mağdur etmiştir. Dönem dönem halklar adına mücadele eden sosyalistler ve devrimciler egemenler tarafından katledilmiştir. Ama ne yazık ki halklar adına mücadele edenler adlarını altın harflerle tarihe yazarken, katledenler ise kara bir leke olarak kalmıştır. Ülkemizde henüz cumhuriyetin kuruluş aşamasında 1920 de yaşananların neden yaşandığına ilişkin sorulara hâla cevap verilemiyor. (Mustafa SUPHİ ve 15 arkadaşının katledilişi.) Diğer önemli sorunlarımızdan biri de 1938 yılında yaşanan tarihte “Dersim Olayları” diye anılan 10 bin ile 30 bin arası katledilen ülke insanımızın hâla bitmeyen kavgası ve gözyaşı sürmektedir.  

 
1965 sonrası meclise gelen saygınlık ve halkın sorunlarının konuşulduğu çözüm önerilerinin üretildiği dönemdir. O dönem Meclis kürsüsünün bilim fışkırdığı döneme girmiştir. Bir taraftan militarizmin güdümüne girmiş ulusalcı çevreler. Diğer tarafta ABD ve NATO'NUN güdümüne giren sağ-muhafazakâr-milliyetçi-dinci-liberal çevreler. İktidarı elinde bulunduran sağ kesimler IMF, DB, DTÖ baskısı altında kalarak ülkemizi karanlık günlere sürüklemiştir. TİP'Lİ milletvekili dönemi meclisin bilimin kürsüsüne çevrilen saygınlığı, halka hak talebinde bulunma cesareti vererek toplumsal muhalefet her alanda gelişmesine sebep olmuştur. Egemenlerin korkulu rüyasına dönen ülke halkları çiftçisiyle, işçisiyle, köylüsüyle, gençliğiyle, kadınıyla, küçük esnaf ve sanatkârıyla en önemlisi de üniversite öğrenci hareketinin “6. filo defol” eyleminden sonra neden durdurulma ihtiyacı duyulmuştur? Karşı taraf da karanlık ilişkiler ve katliamlar dönemine girmiştir. 12 Mart 1971 muhtırasıyla başlayan çatışma dönemi On'ların kızıldere katliamı sonrasında 6 Mayıs Denizlerin asılması. 1973 yılında ceza evinde işkenceden öldürülen İbrahim KAYPAKKAYA'LARIN başlattığı 68 kuşağının gençlik hareket ABD'NİN NATO, IMF, DB, DTÖ kararlarıyla ülke kararlarımıza direkt müdahalesine hayır diyen ülkemizin namuslu sosyalistleri ve devrimcileriydi. Sonrasında gelişen halk muhalefeti 74–75–76–77–78- Dev-Genç örgütlenmesi halkın doğrudan katıldığı karar süreçleri doğrudan demokrasi yöntemleri uygulanarak eşitlik ve özgürlük talepleriyle vücut bulmuştur. Gelişmeler egemenleri tedirgin ettiğinden karanlık odaklar işbaşındaydı. 1977 1 Mayıs olaylarıyla başlayan süreç 1978 Maraş katliamı ve 7 Tip'li gencin öldürülmesiyle sürdü. Diğer siyasi yapıların sürekli dış destekli katliamları milliyetçilik ve İslamcılık adı altında yapılıyordu. Ülke halklarının desteğini ve görüşlerini almayan hiçbir siyasi yapı halkına mutluluk yaşatamaz. TARİH BOYUNCA YAŞATAMADIKLARI GİBİ!

 
Tarih boyunca tarımını, ekonominin, eğitimini, sağlığını, hukuk sistemini, güvenlik sistemini dış ülkelere göre düzenleyen ülke yönetimini yaşadık. Sosyalistler ve devrimciler bu seçimde kendi halkının özünden çıkarmadığı hiçbir çözümün çözüm olmadığına inanan öz değerleri olan halkın kendi çözüm YOLlarını arayıp bulacaktır. İnsanlar kültürel zenginliğiyle aile içersinde var olurlar 0–6 yaş arası alışkanlıklarını aile içersinde edinirler. Sonraki yaşamı devletin sunduğu eğitim sisteminde gelişir Anadolu Coğrafyamızın çok kültürlülüğünü köy enstitüleriyle buluşturmuşlardır. Bu eğitim sisteminin mimarı olan Hasan Ali YÜCEL'İ ve Tonguç Hocayı saygıyla anıyorum. Ama maalesef neden kapatıldığı hala anlaşılmayan köy enstitüleri gerekçesinin KOMÜNİST yuvası olduğudur. Evet, şu yaşanan tarihte açıklanan birçok belgeler ışığından yola çıkarak kimlere hizmet edildiği anlaşılıyor.
Bir sonraki yazımız 1979 yılında halkın kendi kendini yönettiği örnek seçim sonrası dönemi ve yaşananlara değineceğim. Ve sonrasında şimdiki iktidarın geldiği noktayı özetlemeye çalışacağım.