Yerel İktidarın İkinci Dönemi de Halkımıza Her Ay 1 Milyon TL (1 Trilyon) Borç Ödetecek!
AKP iktidarı ABD-AB sermayesi tarafından
allanıp pullanıp 2002–2004 yıllarında genel-yerel seçimlerde sorunları çözmek
için getirildi. Ülkede birçok siyasi yapılar yönetmişti; yerelimizi ve
genelimizi hepsi yalancı çıktı. Bunlar denenmemişti rahmani duyguları vardır
diye. Ülkemizin ve İlçemizin insanları vaatlerine inandı, güvendi, oy verdi.
2011 yılını da geride bıraktığımız bu günlerde tüm vaatleri koca bir yalan
çıktı! Çünkü diğerlerinden daha çok kayırdılar yandaşlarını… Hukuksuzluğun
baskıların en çok yaşandığı dönem olmuştur. Kendilerinden başka herkes
terörist, herkesi yasa dışı ilan ederek insan hakları, basın özgürlüğü diğer
bir şey bırakmadılar. Yandaş basınlarının dışında, muhalif olan her basın
mensubuna kılıflar uydurarak, günlük yaşamlarını adım adım takip ederek, tele
kulaklarıyla, her yeri özel yaşamlarına kadar dinleyerek, başlarına çorap
ördüler. Ve bunun adına da ileri demokrasi dediler. Aslında bunun adı demokrasi
değil; R.Tayip Erdoğan tek adamlı diktatörlüğüdür.
Genel iktidarın 9 yılık ekonomik gerçekleri
görünen iki işin dışında yapılan hiçbir icraatları yoktur. Onlarda duble yol,
TOKİ evleri. Duble yolların ekonomisinin nerelerden karşılandığı herkes
tarafından biliniyor. Biri SSK’lı çalışan işçilerin ola ki bir gün işsiz
kaldıklarında fonlarında biriken paraları geçicide olsa yaşam mücadelelerine
katkısı olur diye birikimleridir. İkincisi ise 17 Ağustos depremi sonrası
yaşananlardan ders çıkarılarak getirilen deprem vergileridir. Oysa duble yol
yerine, toplu taşımacılık geliştirilseydi, hem trafik canavarında bir çok
yurttaşımızı yitirmemiş olurduk, hem de dünyadaki otomotiv-petrol şirketleri
halkları sömürerek devleşmezlerdi; hem de dolaylı yollardan yandaşlara
işçilerin alın terini ve depremzedelerin haklarını aktarılmazdı. Toki evleri
ise yine ticari bir yatırım olarak halkı beş on yıl borçlandırılarak kira öder
gibi ev sahibi olun propagandası ön plana çıkarılarak, yapılan yerlere ulaşım
harcamasıyla birlikte üç kira bedeli alınıyor. Buda beş yıllık borçlu olan
kişinin, on beş yıllık geliri ticari kişilerin hanesine artı değer olarak
aktarılması anlamına geliyor.
Her Aralık ayı Ülkemizin-İlçemizin bütçe
yalanları ile yine görüşüldü açıklar vererek, kılıflarına uydurularak kararlara
bağlandı. Yine çok palavralar dinledik Türkiye Büyük Millet Meclisinde
dinlediklerimiz gibi. Son Akhisar belediye meclisinde de dinledik.
Gerçeği sosyalist ekonomist Korkut Boratav
söylüyor: Yazıları tavsiye edilir. İkinci lale devri de bitti… Necati Doğruda
şöyle diyor. İyi de, lalelerin hesabını her zaman olduğu gibi yine biz açlar mı
ödeyeceğiz? Haramzadelerin gırtlaklarına yapışıp yandaş ve yedi
sülalelerine varana dek, tüm malvarlıklarını devletleştirip, bu topluma
parazitlerini uranyum madenlerine karın tokluğuna çalışmaya ne zaman
göndereceğiz! Diyorlar.
Diğer baş belası da cari açık 2011 Kasım ayı
itibariyle 65 milyar dolar olduğu; yılsonuna kadar da 70 milyar doların üstünde
olacağıdır. Cari açık denen nedir; bir ülkenin ürettiğinden fazla harcaması
anlamına gelen kavramdır. Devlet-hükümet elini eteğini her şeyden çekerken,
sorumluluğu bana ait değil der. Peki, o zaman kime ait? Özel sektöre. İyi de
özel sektör adına kefil kimdir? Devlet-hükümet battığında iflas ettiğinde kim
ödeyecektir? Borcu devlet-hükümet dolaylı yoldan ülke insanı ödeyecek. Bu hızla
giderse Orta Vadeli Program da (OVP) şöyle diyor. 2012–2014 arası toplam
200 milyar cari açık öngörülüyor. Üretmeden tüketen toplumun geleceği olur mu?
Evet, her geçen gün geleceğimizi ipotek altına alanlar ülke ve dünya
sermayesidir. Yani kısacası dünya halklarının hiç borcu bitmeyecek yaşamları
boyunca, kendilerinin ve çocuklarının geleceği hep KARANLIK OLACAKTIR.
AKHİSAR
BELEDİYESİ 2012 YILIN DA KREDİYLE BÜTÇESİ 105 MİLYON.
İlçemizin deki oligarşi yerel
yöneticilerimizde Akhisar’ımızın geleceğine 7 yıldır sermayenin lehinde yön
veriyor. Önceki yıllarda istihdamı azaltacak alt yapı çalışması yerine dönüşümü
olmayan yatırımları ön planda tutarak, yandaş şirketlere belediyenin (Akhisar
halkının) gelirleri aktarılmıştır ve aktarılacaktır.
2011 yılı bütçesi yüzde yüze varan artışla 105
milyon (trilyon) çıkarılmıştır. Geçtiğimiz yıl 58 milyon olan bütçe, 30 milyona
varan açık geleceğimizi borçlandırılarak ipotek altına alınmıştır. Bu yılda 76
milyon bütçe 29 milyon iller bankasından alınacak stadyum için kredi ile 105
milyona çıkarılmıştır. 30 milyon varan açık iller bankasından alınan krediyle
karşılanmaktadır. Geçtiğimiz 7 yılda istihdama yönelik altyapı çalışması yerine
çok fazla getirisi olmayan yatırımlar yapılmıştır. Sayın belediye yöneticileri
sizler hala yaşadığınız gibi düşünmekte olun; ilçemizin tüm gelirlerini çarçur
edin, küçük bir azınlığın mutlu olması için harcamalar yapın; Akhisar da
yaşayan halkımız muhalif yazılarımla neler yaptığınızı öğrenmektedir. İlk
döneminizde yapılan anlamsız harcamalarınız bu dönemde hız kesmeden devam
ediyor. İlk dönemde beton yığınınıza ve diğer 5 çalışmalara harcadığınız
olmayan paramızı on yıl 330 bin lira(milyar) her ay ödeyeceğiz. İkinci
dönemimizde de çalışmalarınızla endüstriyel tarıma yol (ulusal zeytin kongresi)
açmaktasınız. Önümüzdeki yılda endüstriyel futbola yatırım yapmak için tüm
halkımızı borçlandırıyorsunuz. Gelirlerimizi halkın çıkarı için yatay bir şekilde
harcamadığınız için, bunun mutlaka hesabı siyaseten sorulacaktır. Ticari
kafanız dikey bir yatırıma ve tüccarlığa dönüşüyor. Buda kamusal alana (halk
yararı) değil; küçük bir azınlığın çıkarına dönüşüyor.
Sonuç olarak birinci dönemin 13 milyon kredi
için on yıl ödenecek faturası 330 bin liradır. İkinci dönem için ise alınacak
29 milyon kredi karşılığında 700 bin (milyar) lira toplam tahmini 1 milyon
(trilyon) liraya yükselebilir. Borç yiyen kesesinden yer, kese kimindir?
Akhisar halkının! O zaman bizlere sormadan geri dönüşümü olmayan yatırımlara
müdahale etme hakkı doğmaz mı?
Not: Geçtiğimiz dönem belediyemiz aldığı
krediyle şu yatırımları yaptı.
Belediye Binası, Gölet, Gıda Çarşısı, Mezbaha,
İş Makinesi ve Kanalizasyon yapılan yatırımlardır.
BirGün Gazetesinin ekonomi sayfasından bir
söz: Halkın ücretleri büyümüyorsa ekonomimiz kime büyüyor?
Ekonomi üzerine iki önemli yazı linki tavsiye
edilir.
Cari açık bir kapitalist sistem hastalığıdırhttp://www.birgun.net/economic_index.php?news_code=1324210198&year=2011&month=12&day=18
Haydan gelen…