AKP’li Yöneticiler Tüm Muhtarlardan Özür Dilemeli
Geçtiğimiz ağustos ayında Akhisar'ımız da iki önemli toplantı yapıldı.
İlçemizdeki toplantılar ya Demokratik Kitle Örgütleri, Muhtarlar ve çok az
sayıda vatandaş katıldı.
İlk toplantı 15 Ağustos cumartesi günü Halk evlerinin hazırladığı ÇİFTÇİ
BULUŞMASI adı altında Bülent Çiğeroğlu kültür salonunda yapıldı. Toplantıda
dört konuşmacı vardı. Biri halk evleri genel sekreteri iki ziraat mühendisleri
genel başkanı üç sulama kooperatifleri genel başkanı dört sosyal bilimci
profesör vardı. Toplantı genel olarak verimli geçti. 1980'den bu yana ülkemizde
uygulanan politikasını çiftçiyi bitirmeye yönelik olduğu açıklandı. 1980'den bu
yana kendi kendine yeten ülke olduğumuzu şimdi ki durumumuz 2,5 milyar dolar
açık olduğu nüfusun artması sebebiyle gelecekte daha büyük açıklar vereceğiz.
Su konusunda çok önemli sorunlarımız olduğu da belirtildi. Devletin ve
hükümetin bu konularda duyarsız kaldığını çiftçiye verilen desteklemelerin aslında
mazottan alınan vergidir. Hükümetin bu konuda desteklerinin yeterli olmadığını
dile getirdiler. Genel olarak toplantı verimliliği faydalı olmuştur.
Konuşmacılara bizleri bilgilendirdikleri için çok teşekkür ederim.
İkinci
toplantıda AKP'NİN yeni belediye toplantı salonunda 18 Ağustosta salı günü
yapıldı. İlk oturum 15.30'daydı ama 16.00'da başladı. Halkı ilgilendiren üç
önemli soru soruldu. Birincisi tren yolu şehir dışına çıkarılacak mı? Bu önemli
soruyu Reşat Bey mahalle muhtarı İsmail Bey sordu. Eğer bu yol kısa sürede
şehir dışına çıkarılmayacaksa yeni yapılan hastanenin acil servisi derhal
hizmete girmelidir. Bu toplumu ilgilendiren önemli soruyu dile getirdiği için
Reşat Bey mahalle muhtarına teşekkür ederim. İkincisi, solun barış sorunu genel
olarak dile getirildi. Üçüncü soru olarak da muhtarların sosyal güvencelerinin
kendileri tarafından ödendiğini bu konuda Akhisar'daki tüm muhtarların hükümet
tarafından ödenmesi talebiydi. AKP'li milletvekilleri, il- ilçe başkanları daha
önce çıkan bir yasa olduğunu %50'sinin devlet tarafından ödendiğini söylediler.
Hatta bu konuda yasanın çıktığı tarihten bu yana ödediyseniz Bağ Kur kurumundan
alacağınız var dediler. Çıkan yasanın 29 Mart'a kadar geçerli olduğunu 1 Nisan
itibariyle sürenin dolduğunu daha sonra ki günlerde muhtarlar derneği başkanı
tarafından öğrendim. Bu resmen bir skandal olarak ortada çıktı, Sevgili AKP
milletvekili, genel başkan yardımcısı, il başkanı ve Akhisar ilçe başkanı Uğur
Bey. Çıkan yasanın seçime endeksli olduğunu 29 Mart'ta seçim var. Muhtarlar
mazbatalarını en az bir hafta sonra alacaklarını biliyorsunuz. 1 Nisan'da
başvuru süresi biten bir yasanın kime ne faydası var? Tüm muhtarların böyle
yalan yanlış çıkan yasayı çıkmış gibi davranarak gerçeklerden bir haber olduğunuz
sonraki gün Manisa bağ kur kurumundan öğrenildi. Muhtarlar derneğinin Başkanı
da böyle bir yasadan haberi olmadığı için tüm muhtarları içinde madara ettiniz.
Akhisar kamuoyunda özür dileyerek yaptığınız hatayı telafi etmelisiniz. Tüm
muhtarların böyle bir mağduriyeti giderilmelidir. Birinci oturumda toplumsal
talepler çok fazla ortaya çıkmadı. Genel olarak bireysel taleplerle
geçiştirildi.
"İkinci toplantıda 18.30'da diye bildirildi ama 19.00'da başladı. Toplantı
istenildiği' gibi gidiyordu. Birinci toplantı iyi geçmişti' ikinci toplantıda
iyi geçmekteydi. Ticaret Odası, Ticaret Borsası, Ziraat Odası ve bir iki oda
başkanı isteklerini dile getirdi. Sanki ülkemizin hiç sorunu yokmuş gibiydi.
Her şey güllük gülistanlık içindeymiş gibi herkes memnundu. Sanıyorum toplantı
AKP'nin propagandasına dönüşüyordu. İki toplantıdan da elde ettiğim
izlenimlerimi sona üç kala altı soru sorarak oyunbozan olduğumu düşünüyorum.
Biraz heyecan biraz muhalif olma baskısını üzerimde taşıyarak sorularımı iki
milletvekiline yönelttim. Bu taleplerimi sizlerle de paylaşmak istiyorum.
1.Kürt açılımı ile ilgili Tanrıyerdi'nin yaklaşımına karşı neden 30 yıla
yakındır yaşanan iç sorunu seçimlerden sonra ve ABD başkanının ülkemizi
ziyaretinden sonra yaptınız. Açılımınız BOP (Büyük Ortadoğu Projesinin)'un bir
parçası mı? Yoksa gerçekten ülkemizdeki sorunun çözülmesini biz mi istedik? Ben
demokratikleşmenin yukarıdan aşağıya değil aşağıdan yukarı olması gerektiğini
söyledim. Yani mahalle baskısının kalkması gerekliğini yukarıdaki
demokratikleşmenin yeterli olmadığını söyledim. Bunun aşağıdan yukarıya doğru
gelişmesi gerektiğini dile getirdim.
2.Sosyal devlet olduklarını dile getiren Tanrıverdi’ye bir hatırlatmada
bulundum. Geçtiğimiz günlerde harç zamlarına protestocu bir kızı Başbakan
azarlayarak “Daha ne yapalım kredi veriyoruz.“ dedi. Sosyal devlet öğrencisine
kredi mi verir sorusuydu.
3.Bu sorum ise hiç alanım olmayan bir soruydu. Çiftçilere destekte
bulunduklarını söyleyen Sayın Berber Vekilimiz "5 milyar TL (5 katrilyon)
destekte bulunduklarını, "söyledi. Bende bu sözün üzerine yapılan desteğin
bir yıl içerisinde mazottan alınan vergi olduğunu aslında verilen bir şeyler
olmadığını söyledim. Yani devletin çiftçiye 5 milyar TL (5 katrilyon) verdim
diyor, aslında mazottan alınan maliyetin çok çok üzerindeki vergi olarak geri
alıyorsunuz.
4.Esnaf odaları ile ilgili zincir alışveriş merkezlerinin sayılarının 50 olduğu
esnaf ve sanatkârları tehdit etmekte bu zincir mağazaların kimlere ait olduğunu
herkes tarafından bilinmektedir. Bunlarının birçoğunu yasal sınırları aşarak
çalışmaktadır.7500 esnafı tehdit eden zincir mağazaların Başbakan tarafından
korunmasının ve bu konuda yasa çıkarılmasını isteyen bakkallar federasyonu bir
istekle bulunmuştu. Akşamları 20.00'de Pazar günleri kapatılsın isteğiydi.
Başbakan ise ben böyle bir yasa çıkaramam dedi. Bizler esnaf ve sanatkârlar
olarak ne yaptık ki pabucumuz dama atılıyor? Dedim. Ahi ocağı kültürüne göre
suç işleyen esnafa verilen ceza olarak Esnafın pabuç dama atılır. Ve bu
sembolik pabuç cezalandırmadır.
5.Bu sorum 2008 yılında çıkarılan sosyal güvenlik yasasından zarar gören
çıraklık mesleki eğitimindeki çırak, kalfa ve usta kategorisinde olan
öğrencilerimiz içindi Yaşları 14–15 yaşlarından itibaren öğrencilerimizin
toplumsal ekonomimize katkı sunduğu ve bu konuda çıkan yasadan en çok zarar
gören mağdurlar oldğuydu. Bizler sosyal güvencelerinin var diye biliyorduk.
Meğer iş yeri kazaları ve meslek hastalıkları içinmiş. Sosyal güvenceleri
emeklilik hakları için değilmiş. Bu konuda dürüst ve örnek devlet adamı
bildiğimiz Cumhur Başkanı Abdullah Gül'ün oğlu hak etmediği halde Ali
Babacan'ın şirketinden 28 gün emeklilik hakkı kazanmak için SSK'lı
gösterilmiştir. Yani kısacası 14–15 yaşından itibaren toplumsal ekonomimize
katkı sunan çıraklık meslek eğitimdeki öğrencilerimiz mağdur olmuşlardır.
Haketmeyenler ise hak sahibi olmuştur.
6.Bu sorum ise; esnafların bağ kur problemleri üzerine oldu. Bağ Kur priminin
ödeyemeyen emekliliği gelmiş borcundan dolayı emekli olamayan bağ kurluların
borçlarının üçe ayrıldığını birinin emekliliği için birinin de emekliler için
bir diğeri de sağlık için ayrıldığı herkes tarafından bilinir. Örnek 15 bin TL
borcu olan bir bağ kur lunun 5 bin TL si hiç kullanmadığı sağlıktan dolayı
olmuştur. Ya bundan sonra sağlıktan yaralanılsın ya da sağlık borcu silinsin.
Bu güne kadar olan borçlarının kullanmadığı sağlıktan dolayı ise bu borcun
silinmesi gerekir.
Verilen cevaplar tamamen lâfebeliği (Lafebeliği)den ibaretti. Demokratik kitle
örgütlerinin bu gibi toplantılarda iktidara yönelik çok net sorular sorması
gerekir.Ülkenin gidişatı güllük gülistanlık değil, lütfen birazcık sorumlu
olduğumuz alanlara ilişkin sorumluluk alalım iş yapalım.!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder