Kürt Sorununa Sağduyuyla Yaklaşmalı Devrimci Çözümler
Üretmeliyiz.
Geçtiğimiz
yılın başlarında, Cumhurbaşkanının bir gezi sırasında uçakta “iyi şeyler
olacak'la” başlayan söyleme maalesef olmadı. Çok kötü şeyler oldu. Koca bir
ülke olarak sorunlarımız çok, aile büyüklerimiz büyük bir aileyi maalesef iyi
yönetemiyorlar.87 yıllık Cumhuriyette 21. yüzyılda neleri tartışıyoruz, neleri
yaşıyoruz. İşsizliğin, yoksulluğun, açlığın, sefaletin yaşandığı dünyamızda
ülke olarak da bizlerde nasibimizi alıyoruz. İnananlar Âdem ile Havva'dan
geldiğimizi iddia ederler. İnanmayanlar maymundan geldiğimizi iddia ederler.
İster Âdem ile Havva dan ister maymun suyundan gelelim. İki farklı görüşe göre
aslında uç noktada kardeş olduğumuz anlaşılır. Kardeşler aynı anneden aynı
babadan dünyaya gelen karındaştırlar. Aile büyükleri var olan varlıklarını
paylaşırken haksızlık etmemelidirler. Koca dünya doğasıyla, suyuyla, toprağıyla
insanlığa sunulmuştur. İster inancımıza göre büyük bir nimet deyin ister gerçek
yaşanan bir cennet deyin cenneti cehenneme çevirenler utansın.
19.
yüzyılda yaşadığımız 1.paylaşım savaşı ve 2. paylaşım savaşı koca koca dünyada
yöneticileri ilk önce savaştılar, yediler birbirlerini sonrada oturdular masa
başında haritalarla parsellediler bu güzelim dünyamızı. Kimisi misak-ı milli
sınırları dedi kimisi Almanya sınırları dedi. Kimisi Rusya sınırları dedi.
Kimisi Irak sınırları dedi. Kimisi de jandarma oldu hepsinin tepesine dikildi.
Benim kıtam değil, benim bölgem değil. Şu doğal kaynaklarımızı ben kullanacağım
dedi.(Bakın bakalım uzaydan sınırlarınızı gören var mı?) Kimi zaman güç
olmamamız için fit soktular. Kimi zaman bölüp parçalayıp yönettiler. O kadar
mücadele verdiniz savaşmak için birazda sınırsız ve sömürüsüz bir dünya için
caba harcasaydınız.1959 yılında başlayan ikili anlaşmalarla TSK'ni teslim
aldılar. Silah tüccarları devlete silah sattılar ve devamında gelen iki darbe
üç muhtıra sonucu (27 Mayıs 12 Mart 12 Eylül 28 Şubat 27 Nisan ) sosyal,
kültürel ve ekonomik yaşam alanlarımızı planladılar ve yönlendirdiler. Bunları
yapan emperyalist güçler mi? Barış start verdi. “İyi şeyler olacak” ile
başlayan süreç bizim kararımız değildir. Birilerinin orta doğu çıkarları
olduğundan dolayı bizlere barış dayatıldı. Her ne pahasına olursa olsun sosyalistlerin
barış konusundaki yaklaşımları çok netti. Desteklenmelidir. Ama ABD, AB,
Talabani, Barzani güdümlü olmamalıdır. Hatta Abdullah GÜL, R.T.ERDOĞAN, İlker
BAŞBUĞ, Abdullah ÖCALAN, Ahmet TÜRK'LE de yeterli değil yukarıdan aşağıya
yerarşik bir düzen içinde sağlanamayacağı bunun bir arada yaşama koşullarına
oluşturulması için aşağıdan yukarıya doğru sorunun sosyo-ekonomik boyutunu
çözerek yapılmasıdır. ÖDP' nin 2005 yılında BİR ARADA YAŞAMI SAVUNALIM
mitinginden bu yana 2009'da “iyi şeyler olacak”
denildikten hemen sonrada Kürt sorununa Sosyalist bakış adlı paneller,
seminerler ve söyleşilerle de dile getirildi bu taleplere. Ülkemizin tekelci
basın medya güçleri bu iyi niyetli önerilere yer vermedi. Güçlerinin yettiği
seslerinin çıktığı oranda dillendirmeye çalıştılar. Bu taleplerini tabiî ki sol
sosyalist devrimcilerin duruş noktasından hareket ederek oluşturdular. Soruna
emek sermaye, ezen ezilen çelişkisinden doğru bakmıştır. Sorunlar aslında 29
bin milyoner milyarderin yarattığı sorundur. 29 bin milyoner ve milyarder
kimliklerine ve inançlarına baktığımızda bunlar; Türk kökenli, Kürt kökenli,
Yunan kökenli, Yahudi kökenli, Ermeni kökenli inançları da Alevi, Sünni,
Hristiyan, Müslüman ve Musevi inançlarındandır. 29 bin milyoner ve milyarder farklı
inançlardan farklı kimliklerden ortak çıkarlarını çok iyi korumaktadırlar. Esas
sorun 72 milyon ülke nüfusu olan halkımızın sorunudur. 29 bin'e yandaş ve
işbirlikçi 2 milyon daha ekleyelim yanına.2 milyon 29 bin kişi yapar.70 milyon
halkım uyuma! Ekonomin tekelleşiyor. Esas sorunun özü budur. Ekonominin
tekelleşmesi ile yüz yıllardır aynı topraklarda aynı coğrafyada yaşadığım
halklarla sizi düşman ediyorlar. Sayın Başbakan ne hırslıymışsın be! Ne
sağırmışsın be! Ne benmerkezciymişsin be! Kendine vahiy indiğini mi sanıyorsun?
Astığım astık kestiğim kestik önüne gelene posta koyuyorsun bu ne sinir
harbidir? Sağlık sorunların mı var tüm toplumun sağlığını bozuyorsun. Biraz
ülke halkları için Başbakanlık yap. Yaşanan sorunları ve savaşı diyalog yöntemi
geliştir çöz. Her okuyana her üniversite
bitirene iş bul üniversite okuyanlara kredi verme ücretsiz eğitim ver. Devletin
ve kamu yatırımlarını sermayenin insafına terk etme. Siz'e halk iş, aş, huzur
ve mutluluk getirmeniz için oy verdi. Ya o neo-liberal politikalarını terk
edersiniz. Ya sosyal devlet olursunuz ya da sandığa gömülüp defolur gidersiniz.
Sonuç
olarak savaşmak kolay barışı örmek, sevgiyi yeşertmek, dostluğu pekiştirmek bir
arada yaşamı savunmak zordur. Ön yargılarımızı yıkarak soruna barışçıl çözün
üretmeliyiz. Sorundan kaçarak sorunu umursamayarak, sorunu başka yerlere havale
ederek çözme imkânımız yok. Siz aile içerisinde yaşanan sorunları konuşarak
eşit adilce paylaşarak çözüm üretirseniz dış güçlerin yapacağı hiçbir şey
kalmaz. Dış güçler avuçlarını yalarlar, baka kalırlar.İkiyüzlü bukalemun toplum
olmamalıyız.Yaşanan sorunlara net objektif yaklaşarak devrimci çözümler
üretmeliyiz.Ne milliyetçi bakış açısıyla (Kürt,Türk) ne ulusalcı bakış açısıyla
(Türk,Kürt) ne ikiyüzlü liberal yaklaşımla çözebilirsiniz. Liberal sistem
bizleri getirdiği nokta yaşadığımız konumdur. Hitler faşizminin yaptıkları
hâlla aklımızdan çıkmadı. Sorunları eşit özgür bir iklim yaratarak demokratik
kuralları işleterek çözebiliriz. 23 Haziran günü, bir gün gazetesi köşe yazarı
Mehmet Süha ALPARSLAN'IN son cümleleri dikkatimi çekti şöyle söylüyor: Birgün
gazetesi köşe yazarı “Unutulmamalıdır ki sorunun en karmaşık hale geldiği anlar
aslında sorunun çözümüne en çok yaklaşılan anlardır.” ALPARSLAN'IN şu
cümlelerine hak vermemek elde değil. Sorun çözümünde politik duruş
devrimcilikle olur. Şimdi sosyalistlerin ve devrimcilerin çözüm konusunda
sorunluluk aldığı an olmalıdır. Soruna duygusal bakmamalıyız. Sağduyuyla
yaklaşmalı sol politikalar üretmeliyiz. Daha çok suçsuz ve masum insanların
ölmemesi için.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder