Referandum Sonuçları Ve
Sandık Başı Gözaltılar.
Referandum sonucu genel ve yerel tespitler.
Doğrusunu
söylemek gerekirse siyaset anlayışım yerelden genele doğrudur. Yukarıdan
aşağıya gelişen siyasi yapılar dikta edilir. Tarhan ERDEM'İN kamuoyu
araştırmasının tespitini önemsiyorum. 12 Eylül 2010'daki referandumda, yaklaşık
50 milyon kayıtlı seçmenin 29 milyonu “Hayır”'ya da “Boykot” tercihini
kullanarak AKP'nin Anayasa değişiklik teklifine destek vermemiştir. “Evet”
diyenlerin sayısı ise 21 milyondur. Türkiye genelinde alınan sonuçlar yüzde 57,9 evet, yüzde 42,1 hayır'dır. Yüzde 42,1 in kime ait olduğu
konusunda bir görüş belirtmek istemiyorum. Ama yüzde 57,9'un yüzde 10'u siyasi oy kullanmayanlardır. Buradan bakarsak yüzde 57,9 yüzde 10'u Evet
cepheye ait değil. Yüzde 47 oranında olan katı evetçiler var. Geriye kalan kesim
ise kimileri ulusal bakış açılarıyla kimileri milliyetçi bakış açılarıyla
kimileride boykot cephesinde yer almıştır. Oysa eski statükoya karşı yeni
statükocuların dışında bir cephenin oluşturulması şart. 2007 yılındaki
Cumhurbaşkanlığı referandumuyla karşılaştırdığımda 2010 referandumunda oy
kullanmayanların sayısında artış değil,
yüzde 10 azalma vardır.21 Ekim 2007'deki
referandumda seçmenlerin yaklaşık yüzde 33'ü (14 milyon) sandığa gitmemişti. 12 Eylül
referandumunda oy kullanmayanların oranı ise yüzde 21'de (12 milyon) kaldı.
Hayır, oranı 1982 anayasa oylamasında yüzde 8 idi. 12 Eylül 2010'da bu oran
yüzde 42'ye yükseldi.
Buna
da yaşadığımız tekelci ekonominin ve siyasetinde tekelleşmesidir. Siyasette
doğrudan demokratik kanallarının açılması demek beraberinde ekonomide
tekelciliği terk edecektir. Yüzde 10 barajı hak edilmeyen siyasetin tekelleşmesi anlamına
geliyor. Bu yüzden rekabetçi anlayış değil daha bir birini anlayan bir arada
yaşama koşullarını bularak olacaktır. Rekabet her zaman bencilliği ve
tekelciliği getirir. Doğrudan katılımcı demokratik yöntemlerin oluşması
yerelden genele doğru giden bir anlayışla mümkündür. Dayanışma kültürünün
mahalleden, demokratik kitle örgütlerinden başlayarak toplumsal, siyasi ve
ekonomik olarak sorunlarımızı aşabiliriz.
Yerelimizdeki referandum sonucuna ilişkin
ciddi gelişmeler yaşanıyor. İktidarın maskesi yerelden bakınca çok net
görülmektedir.Yerel basının önemi sorumluluğu gün geçtikçe artmaktadır.
Devletin kurumlardaki temsilcileri olması gereken doğal çalışmalarını
siyasallaştırarak iktidarın değirmenine su taşımaktadırlar ve bunu da yaparken
tekelci medya kanallarına çok iyi kullanarak yapıyorlar. Ne kadar sanal âlem
yaşatarak olumsuzlukları olumluymuş gibi pazarlarlarsa pazarlasınlar gerçek
yaşananlardan kaçamazlar. Referandumun hemen sonrası borsa yükselişi bunu
göstermiştir. Cari açık büyümeyle orantılı olduğunu bilmeliyiz. Sıcak para
tekelci dünya ve ülke kapitallerinin güdümündedir. Halka yansıyan hiç bir şey
yoktur. Kısaca reel (gerçek) değildir.
Akhisarımız da Toplam 119 bin 187 seçmenden 104 bin 530 kişi sandığa giderken,
102 bin 450 oy geçerli sayıldı. Katılım oranının ise yüzde 87.33 olarak
kesinleştiği belirtildi. Yereldeki referandum
sonuçları merkez ilçede yüzde 60 Hayır yüzde 40 evettir. Beldelerde Hayır yüzde 63 evet yüzde 37
dir. Köylerimizde ise yüzde 57 evetti yüzde 43 hayır'dır. Genel
olarak merkez belde ve köylerimiz de yüzde 57 Hayır yüzde 43 evettir. Referandum öncesi yazdığım yazıda
belirtmiştim. Hayır, çıkarsa siyasi rüşvetlere karşı verilen ciddi bir başarı
alınacaktır. Evet, en azından yerelimizde hayırcı cephenin bu siyasi rüşvete
karşı başarısı önemsenmelidir. Yine referandum öncesi yazımda belirttiğim
gibi yüzde 90 kaynağı elinde
bulunduran yüzde 10'luk bir kesim
evetçi olacaktır. Bunların sayısının da 16 bin civarında olacağını yazmıştım.
Evet, cephesinin aldığı oy oranı 44 bin 796 referandum öncesi 9 Eylül günü
sosyal yardımlaşmadan 2500 aileye 375 TL verildiğini bir basın açıklamasıyla
kaymakamımız duyurmuştur. Yine Akhisar belediyesinin 2500 aileye 40 TL lik
erzak kuponu dağıtmıştır. Yine bir başka çalışma Akhisar belediyesi tarafından
şirketlere pazarlanmıştır. 4 trilyona mâl olan gölet alanının ramazan ayında 1
ay Manisalı şirkete verildi. Küreselleşmenin getirdiği tüketim toplumunu yaşam
alanlarımızı da sardı. Referandumun evet cebesine güçlü göstermek için her
akşam etkinlikler düzenlendi Yerel inisiyatiflere yer verilmeden. Yine bir
başka kurum olan Manisa özel il idari tarafından tahsis yapılan 6 adet
engellilere araçları Akhisar belediyesinde basına duyurularak verilmiştir. Yine
referanduma giderken başka bir kurum Kızılay et kavurma dağıttığını basın
açıklamasıyla belirtmiştir. Şunu hemen
belirtmek isterim kesinlikle yapılan yardımlara karşı değilim. Ama veriliş
şekli ve bunların basına duyurulmasının doğru olmadığını düşünüyorum.
Toplam 5 bin aileye yardımları vardır. Bunu 4'le çarptığımızda oy oranının 20
bin olduğudur. Toplam iki kesimden elde edilen oy oranı 36 bin eder bu bir
seçim rüşvetiyle elde edilmiştir. Periyodik olarak her yıl bu yardımlar
yapılır. Ve gün geçtikçe sayısı artarak devam eder. Sadaka belayı defeder derler kendi adınıza belki doğru olabilir. Ama
toplumun tüm kaynaklarını sermayenin insafına bırakarak, yatırım yapmadan
siyasi rüşvet (sadaka) verirseniz insanları TEMBELLEŞTİRİR ve
CANAVARLAŞTIRIRSINIZ. Ve toplumsal bir sorun olarak önümüzde durur. Oy avcılığı
yapar sorunları büyütürsünüz. Ey devlet kurumlarının yetkilileri; gün
geçtikçe tekelleşen ekonomik yapımıza ne zaman dur diyeceksiniz? Bu böyle
giderse istihdam edici tedbirleri kurumlar kamusal yatırımlar yapmaz ise
içinden çıkılmaz bir hal alacaktır. Sizde biliyorsunuz özel sermeyenin dini
imanı para'dır. Yani değerleri maddi'dir. Maneviyat yoktur. Daha çok sömürmek
için ve yok, etmek için açlık sınırının altında ücret vereceklerdir. Asla
askeri ücretle çalışanlara sosyal toplumsal ve ekonomik yaşama hakkı vermeyeceklerdir.
Sen devlet ve kurum olarak hakemlik görevini üstlenip halkını koruyucu
tedbirler almazsan sonuçları çok ağır olacak günler göreceğiz. Onun içindir ki
anti-emperyalist anti-kapitalist mücadele bir zorunluluk olarak gelişmek
zorundadır.
Devlet
kurumlarını içerisinde son dönemde ayyuka çıkan hükümetin valisi cemaatin
kaymakamı olarak mı görev yapıyoruz. Ki bu böyle olduğu açık bir şekilde
görülmektedir. Cemaat tarikat bağlantılı devlet kurumlarına torpille insan
alınıyor o yüzdendir halk için hizmet eden değil cemaat ve tarikat talimatları
doğrultusunda hizmet eden kurumlarımız oluşmaktadır. yüzde 60'lık Hayır oyu
Akhisarımız için başarı olduğunu düşünüyorum. Hayır, oylarının büyük bir
çoğunluluğunun ortanın solunu bütün yelpazesine ait olduğuna sanıyorum. Bundan
dolayı ilerici sol sosyalist demokrat kesimin eleştiri özeleştiri mekanizmasını
işleterek yerelde doğrudan demokratik yöntemleri hayata geçirerek Akhisarımız
için daha güzel bir gelecek mümkün dür. Oy
oranına ilişkin birkaç şey belirtmek istiyorum. 11 Mahallede hayır'ın çıkması
sevindirici cemaat tarikat ve tüm kurumlarını gücünü kullanan evet cephesinin
ciddi bir başarısızlık söz konusudur. Çiftçinin 25 yıllık yaşadığı olumsuzluk
işçileri ve esnafı zor duruma düşürmüştür. Bunun sonucunda yerel
kaynaklarımızın doğru harcanmadığını Akhisar halkı görmüştür. Gölet, Belediye
binası, Motodrag pisti, Sokaklara taş döşeme, Akhisar sporun bank Asya 1. lige
çıkması yüzde 60 kesimini
ilgilendirmemektedir. Yerel iktidar
bunun yanlışlığını ısrar la görmemektedir. Geri dönüşümü olmayan yatırımlara
harcanacak bir kaynağımız yoktur. Yerel yöneticiler Akhisar spor konusunda çok
iyi düşünmelilerdir. Halkın kaynaklarını 50 kişilik bir azınlığa
aktarmamalıdırlar. Bu güne kadar
harcanan paranın hesabını Akhisar halkına vermelidirler. Çünkü harcanan para
Akhisar yerelinde yaşayan belediye den hizmet bekleyen 100 bini aşan
nüfuzumuzundur. Belediye başkanının ve başkanlarının inisiyatifin de olamaz.
Yazıyı
yazmadan birkaç gün öncesi Başbakanın il başkanlarına toplantısındaki yaptığı
konuşmasını dinledim seçim politikası yapmadıklarını ve sadece görev icabı
araçları kullandıklarını söylüyor. Daha önceleri tüm siyasi partilerin de böyle
yaptığını söyleyerek örnek gösteriyor. Evet, Sayın Başbakan doğru söylüyor ve
tümünüz aynısızınız. AKP ve
iktidarının iki bakanı (içişleri ve adalet bakanları ) seçim politikası
uyguladığı sandık da oy kullandıktan BİR dakika sonra uygulamaları başladı. İki
bakanlığın tüm ülke çapında başlattığı gözaltılar. Kimi çek kimi senet kimleri
kredi ve kredi kartları nedeniyle mağdur olan vatandaşlarımın oy kullanırken
tutuklanmışlardır. Tutuklaması olan kişiler neden tatil günü ve vatandaşı
vatandaşla karşı karşıya getirerek bu uygulama yapılmıştır. Sandık başkanı
resmen “sivil muhbir” olarak kullanılmıştır. Önceden isimleri işaretlenmiş
yerlerin kişiler geldiğinde polisle işbirliği yaparak tutuklatmıştır. Neden bu
kişiler referandum öncesi suçlarını bildirerek işlem yapılmamıştır? Neden bu
kişiler tatil günü gözaltına alınmıştır? Seçim politikası hayır oyu vermemeleri
için yoksa sayısı çok mu? Acaba 8 yıllık iktidarınızda ekonomi korkutucu
boyutlara mı çıkmıştır? Yoksa kriz bizi teğet geçmedi mi? Delip geçti mi? Evet
tutuklamaların boyutu sanırım çok yüksek Akhisarımız da 203 kişidir. Tüm
tutuklananlara geçmiş olsun dilerim.
Sonuç olarak referandum HAYIR ve
BOYKOT'ÇULAR açısından başarılı geçmiştir. Boykotçular kimlik talepleriyle
birlikte Kürt sermayesine de sınıf mücadelesinin başlayacağının işaretini
vermiştir. BDP referandumun en karlılarındandır. Aynı şekilde Hayır da evete
karşı sınıfsal taleplerin öneminin işaretini içinde saklamaktadır. ÖDP, HALK
EVİ, TKP ve EMEP sınıfsal çıkarlarını işaret ederek gelecekte ciddi bir blok
olma yolundadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder