4 Aralık 2011 Pazar

Niyet Özür Dilemek mi? Yoksa Tek Adam Olmak mı?


Niyet Özür Dilemek mi? Yoksa Tek Adam Olmak mı?     

Tabi ki özür dilenmeli. Devlet-Hükümet-Parlamento da diğer siyasi partiler de özür dilemeli. Kimlerden: kimlik, inanç ve kültürlerinden dolayı mağdur kalanlardan Alevlilerden-Kürtlerden-Rumlardan-Ermelilerden-Romanlardan özür dilenmeli. Yani bu ülkede yaşayan kimler ötekileştirildiyse, kimler inançlarından ve kimliklerinden dolayı zulme uğradıysa uğratanların tüm siyasi yapıları parlamento da basının önünde hakları iade edilerek özür dilenmelidir.
            Osmanlı döneminde başlayan Aleviliğin yasaklanması 1826 yılında Yeniçerililerin kapatılmasıyla başlayan süreç Dersim, Maraş, Çoruma, Sivas ve Gazi olaylarına kadar varmış, binlerce kişinin hayatını kaybetmesine neden olmuştur. Yaşanan bunca olumsuzluklardan sonra açılım adı altında devletin, hükümetin, AKP’nin içi boş alevi açılımı da yaşandı. Her şeyi kurcalayan, özürde dileyen ama hiçbir çözüm üretmeyen, çözümü sorun yaşayan kişilere göre değil kendine göre önerileri ortada bırakan ve bunun üzerinden siyasi rant elde eden bir başbakan özür diledi. Aslında hedefi tek adamlı iktidar, açılım diye başlattığı yalan önerilerin varacağı yer çıkmaz sokaktadır. Çünkü samimi olmadığını tüm farklı sorun yaşayanlar tarafından yaşananları görmektedir. Diktatörler hedeflediği yere ulaşmak için, her şey mubahtır anlayışı, siyasi, sosyal ve ekonomik çözümsüzlük her yere bulaşmaya ve hiçbir çözüm üretmeyen, sadece suni gündem yaratarak halkı meşgul ederek hedefe ulaşmak istemektedirler.

            İktidarlar şunu da bilmelidir ki, tepeye tırmanırken kimlere ne söz verdiysen, kimlere kazığı attıysan, bir gün inişe geçtiğinde elinden tutan olmaz. Tarih bir gün ANAP iktidarı gibi yapar; tarihten siler. O kadar çoğaldı ki kazıklar şimdi de devletin tüm kurumlarını kendine güdümlü yaparak, baskıcı otoriter yapısıyla tutuklamalar, göz altılarla korku imparatorluğu yaratmaktadır. Yani bir taraftan tavşana kaç diğer taraftan tazıya tut demek istemektedir. Dilenilen özür samimi değildir.

Aslında yukarda ki adını saydığımız inanç ve kimliklerinden dolayı özür dilenenlerin,  dışında bir kesim var ki, kurtuluş savaşından döneminde ve cumhuriyetin kuruluşundan bu yana yaşanabilir bir ülke yaratmak için mücadele veren KOMÜNİSTLERDEN, SOSYALİSTLERDEN VE DEVRİMCİLERDEN’DE özür dilenmeli. ittihat ve terakki sonrası tek partili dönemin partisi olan CHP ve içinde DP kurucularının da olduğu tek başlı gibi görünen, aslında bu ülkenin ulusalcı, milliyetçi, muhafazakâr demokratlar ve liberal çevrelerinin olduğu ve kuruluşu öncesi ve sonrası 1915–1918–1920 yıllarında soykırım ve faili meçhul cinayetlerin yaşandığı yıllardır. Mustafa Suphi ve 15 arkadaşını kurtuluş savaşı döneminde emperyalistlere karşı verilen bağımsızlık mücadelesine karşılık katledilmişlerdir. Ermenilerde her platform da soykırım iddiası ülkemizi sıkıntıya sokmaktadır. Ve savaş döneminde Sovyetler den aldığı yardımlara karşılık birlikte hareket etmemiş, tarih boyu siyaseten hep kazık atılmıştır. Ve sonraki süreçte TKP’NİN kurucuları olan Nazım Hikmet ve arkadaşları yaşadığı zorlu cezaevi yaşamları bu ülkeyi terk etmesine neden olmuştur. Şimdi dünyanın en büyük şairlerinden olan Nazım Hikmet dönemin hükümetleri tarafından da vatan haini ilan edilmiştir.

Gerek 1920 yılında yaşanan Trabzon da ki katliam. Sırasıyla 1938 Dersim. İstanbul da 1955 deki 6–7 Eylül olayları. 1963 yılında özel yetkiliyle kurulmuş olan “komünizmle mücadele dernekleri” sonrası gelişen katliamlar. 12 Mart muhtırası öncesi ve sonrası yaşanan 6. filo defol eylemleriyle başlayan ABD güdümlü yönetim anlayışı, 12 Eylül 1980 darbesine kadar devam etmiştir. Sonrası piyasacı liberal düzen hep ABD-AB güdümlü devam ederek, tüm muhalif kesimler susturulmuştur. Sovyetlerin çöküşüyle birlikte tek kutuplu dünyaca yönetilen ABD’NİN hegomanyası bölgede ve ülkemizde savaşların katliamların ardı arkası kesilmemiştir. 2000’lerde allayıp pullanan AKP ve Recep Tayip Erdoğan Neo-liberal politikalara teslim edilmiş, bölgemizde üçüncü paylamış savaşının eş başkanlığını yapmaktadır.

Özürlerin sayısı o kadar çoğaldı ki, bu ülkenin insanlarının önüne her platformda Ermeni, Alevi, Kürt, Afganistan, Irak, Libya ve Suriye gibi sorunlar çıkacaktır. Bölgemizde 1980 sonrası hükümetlerin ABD-AB güdümlü yanlış politikaları, ülkelerin iç işleyişine karışmamız sonucunda kan gözyaşı ve savaşlarla doldu.


Not: Alman iki Başbakanın Brandt-Merkel 1970–2011 yılarında özrü dikkate alınmalı. Biri 2. dünya savaşında Nazilerin, Yahudilere yaptığı soykırımdan dolayı. DİZ ÇÖKEREK ÖZÜR DİLEMESİ. İkincisi geçtiğimiz günlerde 8 Türk’ün yine Naziler tarafından öldürüldüğü tahmin edilen olaylardan dolayı ÖZÜR DİLENMESİ.

Evet, Sayın Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı yaşanılan katliamların nedeni, TÜRK İslam diğer bir adıyla İSLAM Türk dayatmasının devlet anlayışıdır. Bu yüzden yapmacıktan özür olmaz. Gerçekten samimi olsaydınız, hemen tartışmaların başladığı günlerde meclis de verilen araştırma komisyonu önergesine destek verirdiniz. Ama maalesef her şeyde olduğu gibi tartışma yaratarak ortada bırakmayı huy edindiniz, çünkü sizin için amaç hedefe ulaşmaktır. Tek Adam! Tek Devlet! Tek Kimlik! Tek İnanç!   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder