1 Aralık 2009 Salı

AKP Hükümeti! 25 Kasım Grevini Hak Ettiniz.


AKP Hükümeti ! 25 Kasım Grevini Hak Ettiniz.


KESK, Türkiye Kamu Sen, Eğitim-İş 25 Kasım'da sınıfsal dayanışma içerisinde ortak taleplerini dile getirdiler. 25 Kasım sabahı saat 10.00'da toplanma yeri olan Öğretmen Evi farklı bir gün yaşadı. Saat 11.00'de yapılacak basın açıklaması için Öğretmen Evi'nden çıkılarak 3'lü 4'lü kortejler halinde Tahir ÜN Caddesinden sol kaldırımdan alkışlı protestolar eşliğinde basın açıklaması yapılacak olan Özgürlük Meydanına (tekel binası önü)  ulaşıldı. 3 kamu sendikaları konfederasyonunun birbirlerine verdikleri destek sınıfsal talepleri ön plana çıkardı. KESK' e bağlı sendikaların 12 Eylül sonrası sendikasızlaştırmaya karşı verdiği mücadelenin 25 Kasım'da da ilk basın açıklamasını Özgürlük Meydanında tüm halka taleplerini dile getirdi. Hükümete karşı ana teması olan “bu grevi hak ettiniz” adlı basın açıklaması çok kitlesel olmasa da ortak alınan grev için ilk adım başarılı oldu. Sendikaların farklı siyasal yapılardan olmaları ortak taleplerini dile getirmek için bir engel olmadığını göstermiş oldular. İkinci basın açıklaması saat 12.00'de eski belediye binası önünde Türkiye Kamu Sen tarafından yapıldı. Farklı dil kullanılarak tüm toplumu ilgilendiren talepleri dile getirdiler. Üçüncüsü saat 13.00'de İş Bankasının karşısında şadırvanın bulunduğu yerde emekli öğretmen Şükran AYAR Parkında Eğitim-İş tarafından yapıldı.

Üç kamu sendikaları konfederasyonunun ortak basın açıklaması diye ortaya koyduğu talepler tüm toplumu ilgilendiriyordu. Kamu sendikalarının dışında işçi, çiftçi, esnaf ve sanatkâr, emekli, işsiz tüm toplumda ezilen insanların ortak talepleriydi. Farklı kimliklerden ve inançlardan olan sendika temsilcileri ortak paydaları olan “Hak verilmez, alınır.”mantığı içerisinde küçük de olsa bir adım attılar. Dünya'da ve ülkemizde yaşanan krizlerin sebebi olan kapitalistlere karşı ezilenlerden doğru sınıfsal mücadelenin gelişmesi gerekiyor. %10 gibi küçük bir zümrenin tekelci zihniyeti dünyayı kasıp kavuruyor. Ayrışmamıza neden olan kimliksel ve inançsal nedenler olmadığını iyi irdelememiz gerekiyor. Dönem dönem alevi-Sünni, dönem dönem Türk-Kürt, dönem dönem laik- anti laik cepheleşmesine karşı emek sermaye ezen ezilen sınıfsal bir hattın oluşmasını sağlamalıyız. Çözümün konumları solda olan ama maalesef inanç ve kimliksel ayrışmalardan dolayı sağ partilere oy verenlerde olduğunu düşünüyorum. Türk sermayesiyle Kürt sermayesi arasındaki fark nedir? Hristiyan Müslüman sermayesinin arasında ne fark var? En önemlisi de ülkemizi yönetenlerin 10 yıl öncesine kadar TÜSİAD vardı. Şimdi ise hükümetin desteğini alan MÜSİAD oluştu. TÜSİAD ve MÜSİAD arasındaki fark ise birinin uçak ile Mekke'ye namaz kılmaya gitmesi, diğerinin uçak ile Avrupa'ya kuaförüne gitmesidir. Bu egemenlere karşı tüm sınıfsal mücadelenin (Kürdü, Türkü, Lazı, Çerkezi, Yugoslavı, Bulgarı, Alevisi, Sünnisi, Hristiyanı, Müslümanı, başı açık, başı kapalısı) yani farklı kimliklerden farklı inançlardan olan emekten ezilenden doğru sınıf mücadelesinin oluşmasıyla yaşanabilir bir dünya, yaşanabilir bir ülke mümkün…
Yaşasın örgütlü mücadele! Yaşasın sınıf dayanışması!      
















     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder