6 Ocak 2012 Cuma

Uludere’de Ölenler Terörist Değiller Ama Kaçakçıydılar. İyide?

Uludere’de Ölenler Terörist Değiller Ama Kaçakçıydılar. İyide?



Yine ölüm, yine kan, yine gözyaşı. Henüz geçtiğimiz 19 Ekim günü duyduk acı haberi 24 askerin ölümüyle uyandık sabahleyin. 19–20 Ekim günlerinde ülkenin yöneticileri yaşanan soruna farklı yaklaşımlarda bulundular. 30 yıldır bitmeyen kan ve gözyaşına ilişkin herkesin söyleyeceği çözüm önerileri vardır. Yaşananlara dur demek için 20 Ekim günü bende kısa bir yazı yazdım. Bir iki cümlesini yine sizlerle paylaşmak istiyorum.  “Şiddet daha fazla şiddeti, her ölüm intikam duygularını ve şiddet dilini besliyor. Atılan her mermi, gelip bir arada yaşama arzu ve kararlılığını vuruyor. Bir kez daha sesleniyoruz, PKK artık silahlı saldırılara son vermeli; devlet askeri-siyasi operasyonlardan vazgeçmelidir. Yoksa bu kan deryasında hepimiz boğulacağız.” Daha üzerinden üç ay geçmeden yine ölüm haberleri yine suçsuz insanların acısını yaşadık. Evet, yaşanan sorunun-savaşın tarafları vardır. 19 Ekim de şiddetin tarafı PKK idi. Şimdi de genelkurmay- hükümet-devlettir-. Pardon yanlışlık oldubitti’ye getirilmeye çalışılan “Uludere katliamı” ile ilgili hükümet tarafından tam 12 saat sonra açıklama yapıldı. Ve iki gün sonrada Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın açıklaması gündeme damga vurdu. “Özür Yok, Kasıt Yok, Tazminat Var” ölenlerin yakınlarına pardon yanlışlık oldu, yakınlarınızı kaybettiniz tazminatı neyse öderiz. Eh bizde tavuk gibi insanları öldürün bedelini de ödeyin olsun bitsin mi diyelim. HAYIR, dememeliyiz nasıl 19 Ekim günü PKK ya silahlı saldırılarına son vermelidir dediysek, devlete-hükümete de askeri operasyonlara son vermelidir de dedik. Artık kurşunlar değil insansız savaş uçakları bombalar yağdırarak sivilleri de yok ediyor. Bir arada yaşama kararlılığını da yok ediyor. Yine söylüyoruz devlet-hükümet askeri operasyonlara son vermelidir!    

Konuya ilişkin yandaş medya ve ana akım medyanın yaklaşımları da görülmeye değerdi. Terörist değiller ama kaçakçılar. İyi de örgüt üyesi olsa dahi, hukuk devletiyim diyen ülkelerin yapacağı görev sağ olarak yakalayıp yargının önüne çıkarmaktır. Devlet hissi davrana bilir mi? Ama bizim ülkemizde davranır; çünkü 19 Ekim günü yaşadığımız asker cenazelerinde Cumhurbaşkanının ve Başbakanın açıklamaları sonrasında yaşananlar, hukuk devletinin terk edildiğinin işaretiydi. Barışı ağzınıza almayın yakışmıyor açıklaması ve intikam açıklamaları talihsiz açıklamalardır. Barış sözü neden bu kadar rahatsız ediyor birilerini anlamış değilim. Bende ısrarla inadına barış inadına bir arada yaşam savunulmalıdır diyorum!

Ama kaçakçılık yıllardır yaşanan bir olgu bundan devletinde haberi var. Devlet yurttaşına iş aş bulamıyorsa, aşı bulmak için fareler fırın deliyorsa, insanlar neler yapmaz. Birde Ertuğrul Kürkçünün dediği gibi kaçakçılık iki sınır arasında kalan halklar birbirleriyle yaptığı alış veriştir. Evet, kayıt dışıdır doğru, bu ülkede kayıt içine giren ne var ki. 

Yerelimizde de Uludere de yaşamını yitiren 35 yurttaşımız için BDP tarafından basın açıklaması yapıldı. DİSK’e bağlı Emekli Sen’le aynı saatlere denk gelen basın açıklaması ardı ardına yapıldı. Öncesinde Emekli Sen basın açıklaması yaptı sonrada, alanı BDP kullandı. Yaşanan olaya kayıtsız kalınmamalıydı doğruda yapıldı. Davet edilmiştim gittim Akhisar da birçok siyasi parti ve demokratik kitle örgütü de davet edildi. Ama maalesef beş dakika önce yapılan basın açıklamasında olan kişiler, hemen sonrasındaki basın açıklamasında yer almadılar. Ülkemizde yaşanan sorun BDP’nin sorunu değil tüm insanlığın sorunudur. Demokratım diyen, insan haklarından yanayım diyen herkesin sorunudur. Her seçim dönemi geldiğinde KÜRTLERİN oyunu almak için el ense çeken, bin bir takla atan solcuyum diye geçinen ikiyüzlü siyasetçileri de gördük. Nasıl sıvışıverdiler oradan. Ve sonrasında yerel siteye düşen haberin altına yapılan yorumlar ürkütücü. Nasıl bu kadar halklar bir birine düşman ettirilir. Bu ülkedeki kanunlar insanlara farklı çifte standart yaşatarak uygulanıyor. Yaşadığımız sorunlara ilişkin barışı ve bir arada yaşamı savunanlar suçlu ilan edilirken, ırkçı-faşistçe yorumlar yapanlar görülmüyor. Nerede hukukun üstünlüğü çok basit suçlamalarla aylarca tutuklu yargılananların suçu nedir? Oysa ırkçılık tohumları atanların bu ülkeye reva gördüğü daha çok kan, daha çok gözyaşımdır? 

Sonuç olarak büyük bir alile olan Türkiye’mizin Misak-ı Mili sınırlarının yöneticileri, sınırımızda yaşanan ülkemizin insanlarına yaşatılan bu acı hak mıdır? Barış dili yerine savaş dilini ve yöntemlerini kullanmak mıdır çare? Yorgun olan ülke insanımıza bu acıları çektirmeye kimsenin hakkı yoktur. Savaşın tarafları olan legal-illegal (yasa-yasadışı) yapıların yöneticileri başta DEVLET-HÜKÜMET olmak üzere PKK-BDP-KCK gerek parlamento düzeyinde gerekse sivil toplum düzeyinde akan kanın ve savaşın durması için barış yollarını açın!

2012 Yılının ülkemiz barış, huruz ve mutluluk getirmesini temenni ederim.  

Not: Yerel sitemizde verilen haberin altına yapılan  “yorumsuz yorumların yorumunu” sizlere bırakıyorum. Haberin başlığı. BDP yönetim kurulu üyesi Tekin Kızıltaş;” Kürtleri öldürerek bitiremezsiniz” dedi
http://www.akhisarhaber.com/news_detail.php?id=10815


Yaşadığımız soruna ilişkin herkesin kendisinde sorgulayacağı derin felsefi sözler.    

Bizi güçlü yapan yetkilerimiz değil, hazmettiklerimizdir. Bizi zengin yapan kazandıklarımız değil, muhafaza ettiklerimizdir. Bizi bilgili yapan okuduklarımız değil kafamıza yerleştirdiklerimizdir. FRANCIS BOCON

İnsanın özgürlüğü, kendisine yapılanlara karşı takındığı tavırda gizlidir. JEAN PAUL SARTRE

Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın, diyerek yaşattığınız yılanların bir sonraki hedefi siz olursunuz. AZİZ NESİN

Unutma, sana ışık tutanlara sırtını dönersen; göreceğin tek şey kendi karanlığındır. DESCARTES

Herkes Ay’a benzer. Karanlık bir tarafı vardır. Ve onu kimseye göstermez. MARK TWAIN

Hiçbir ilerleme mantığa geri dönüş kadar zor değildir. BERTOLT BRECHT

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder