28 Mart 2012 Çarşamba

Mart Ayı Genel ve Yerel Gündemden Birkaç Konu


Mart Ayı Genel ve Yerel Gündemden Birkaç Konu


SON BELEDİYE MECLİS TOPLANTISININ ÖNEMLİ KARARI

Mart ayı belediye meclis toplantısında alınan karar: Mekke, Medine, Cidde’ye ziyaret tüm siyasi partilerin ortaklaşa andığı kararın detayları. Oy çokluğuyla alınan karara iki CHP’li meclis üyesi karşı oy vermiştir; İ.Ö-T.E meclis üyelerinin karşı oylarıyla Mekke, Medine, Cidde’ye gitme kabul edilmiştir. Bu konuyla ilgili ziyaret sonrası tüm detaylarıyla geniş bir yazı yazmayı düşünüyorum.      

8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ DEĞERLENDİRMESİ

Bu yıl her yerde olduğu gibi ilçemizde de kadınlar günü farklı anıldı. Düzen ve sistem partileri–sendikaları yine kadınlar gününü özünden uzaklaştırdılar. Bu yıl ilçemizde sınıf partileri-sendikaları beş ayrı etkinlik düzenledi. Etkinlikler 7–8–10 Mart tarihlerinde tiyatro, basın açıklaması, slâyt gösterisi, şiir dinletisi, türkü dinletisi ve son olarak, sokakta gür bir şekilde taleplerini haykırdılar. İlçemiz ilk defa 1857 yılında işçi sınıfının bedel ödeyerek elde edilen günü anlamını ön plana çıkardı. Bu başarıya imza atan KESK birleşenleri DİSK birleşenleri, Halk Evleri ve siyasi partiler ÖDP-EMEP-BDP-EDP’Yİ verdikleri emeklerinden dolayı kutlarım. Beş ayrı etkinlikteki birkaç olayı eleştirmek istiyorum.
Sınıf sendikalarına bağlı üç birleşenin ortaklaşa başladıkları etkinlikteki kişilerin siyasi damarları, sınıf sendikası mücadelesinin önüne geçmiştir. Bizzat kendilerinin yaptığı etkinlikte destek alan kurumlar mitingde aynı duyarlılığı göstermemişlerdir. Oysa sınıf sendikaları-partileri değildir bizleri sokağa çıkaran, hak talebinde bulunduran; tam aksine mevcut düzenin savunucuları partileri-sendikalarıdır. İlk çağrıyı yapan temsilci doğru bir yöntem kullanmıştı; üye bazına indirgeyerek farklı çevrelerden gelen öneriler doğrultusunda başarı elde edilmişti. Ama değerlendirme toplantısı yaparken ilk çağrıdaki gibi doğru yöntemi kullanamamıştır. Buda temsili demokrasili ile doğrudan demokrasi anlayışının aşılmamasından kaynaklanmaktadır. Son olarak düzenin savunucusu AKP’nin kadın kollarının yaptığı çalışmadan gelen eleştirilere cevap vermek istiyorum. Sayın kadın kolları başkanı; sosyal yardımlaşma kurumuna verdiğiniz yardımları çalışma diye sunarsanız ve bunun üzerinden “RIO mudur nedir eleştirsin de görelim.” derseniz, yerin kulağı vardır diye de düşünmek lazım. Sizler kamu kurumlarının içini özelleştirme politikalarıyla boşaltarak zavallı duruma getirerek bağışta bulunursanız kurum müdürü sizleri kapıda karşılar tabi. Hiç kusura bakmayın, bun yaptığınız eleştiriye açıktır. Bir siyasi parti kurumların üzerine çıkarsa bunun adı sosyal devlet olmaz. Sermayeye bağlı parti devleti olur.
Not: Erkek gözüyle kadınlar hak talebinde bulunmadıklarından dolayı önümüzdeki günlerde eleştirel bir yazı yazacağım.               


CHP İLÇE KONGRESİ

Geçtiğimiz günlerde CHP ilçe kongresi yapıldı. Tek liste ile güçlü yönetim oluştu. Basın olarak kongreye katıldım konuşmaları dinledim, dikkatimi çeken divan başkanı milletvekili hedeflediği yerel seçimlerin siyasi yöneliminin içi boş olması. Tekçilik anlayışı ve hala “miras yedi” yapısıyla aynılar yanı yerde ayrılar ayrı yerde çerçevesi çizdi geçti. Bu yüzden sol değerlere ve ilkelere değer bir cümle duymadım. Ne sosyal demokrat anlayış ne de çağdaş anlayışının yansıması vardı. Yine alışıla gelmiş klişeleşmiş sözlerle kongre tamamlandı. Tek ve blok listeyle yönetim seçildi bununda adı demokratik seçim oldu. Divan başkanlığı yapan sayın vekile sorulmaz mı? Baykal’la girdiğiniz önseçim kavgasıyla yaptığınız birbirine uyuyor mu? 12 Haziran seçimlerinde sizi birinci sıraya oturtan önceki ilkeli duruşunuz değimlidir. Bu tutumunuz partili üyeleriniz önümüzdeki günlerde değerlendirilmez mi?        

ESNAF KEFALET SEÇİMİ

Seçim öncesi yazdığım yazıda nasıl baktığımı anlatmıştım, bu konudaki düşüncelerim okumayan varsa alttaki arşivimden görebilir. Yazı başlığı: Esnaf Kefalet Adayları: “Aslan Yattığı Yerden Beli Olur.” Seçim günü kazanılmış bir tek işleyiş var kapalı oyla seçimlerin yapılması. Kaybedenler yine ESKKK üyeleridir. Parse toplamaya gelen üç milletvekilinin konuşmalarından değerlendirme. İlk çıkan CHP milletvekili Sayın Özgür Özel’in esnaf ve sol kavramla ilgili konuşmasına değineceğim. Fransız Devrimi sonrası çıkan sağ-sol kavramını anlatırken kendilerini de sol kategoride tanımladı. Sosyal demokrat anlayışın aynı anlayış olduğunu söyledi. Soralım kendilerine sol tarafta oturanlar işçiler, çiftçiler ve ezilenlerdir, doğru. Sağ tarafta oturanlar ise tekelci kapitalizmidir. Yani özeti emek-sermayedir ezen-ezilendir. CHP’nin de içinde yer aldığı sosyalist olmayan enternasyonalle olan bağlarınızdan sadece dört çok önemli karara değineceğim. Afganistan, Irak, Libya ve son olarak da Suriye konusunda partileri ne tutum almışlardır? Hepsinin altına imza koyan CHP acaba solda mıdır? Yoksa sağda mıdır? Alınan tüm savaşların kararı dünya sermayesinin lehinde alınmıştır. Yani Neo-liberal politikaların bir sonucudur. Zaten sosyal demokratlarda tanımı itibarıyla küçük burjuvadır. Sınıf mücadelesinin de önünde en büyük engeldir. Sayın Hasan Ören beni en çok şaşırtan kişi olmuştur. CHP içerisinde Zülfü Livaneli’nin yanında yer alarak kendisine biraz da olsa solculuk bulaşmıştır diye düşünmüştüm ama ne yazık ki solculuğun S’si kalmamıştır. Ah damardır adamı çeken bunlar da sol değildir. Kendilerine yer bulamayan yapılar ne kandilleri olurlar ne de kedilerine yer bulurlar. Sayın Uğur Aydemir iktidara geldiklerinden bu yana 400’den fazla esnaf kefalet (ESKKK) olduğunu, şimdi 700 üzerine çıkardıklarını, bir milyon kişinin de üzerinde kişiye de kredi verildiğini anlattı. Kimseye bedava para vermediklerini KARINCA gibi çalışmamız gerektiğini söyledi. Öncelikle sorum: Sayın vekil neden sayının artığını bilemiyorum. Ama şunu iyi biliyorum, her köşe başını tutmuş mahalle milyoneri verilen kredileri hortumluyor. “Bunların sahipleri kimdir” diye sizlere sormak gerekmez mi? Çok kişiye verilen kredi iyi olduğunuz için mi? Yoksa kötü yönetildiği için midir? Esnaflarımızın birçoğu 365 gün, günde 12–15 saatleri arası çalışıyor ama ne sizin zincir mağazalarınıza-marketlerinize dayanıyor ne de KOSGEB ile verdiğiniz HİBE kredinize dayanıyor.
    

AHMET ŞIK NEDİM ŞENER’İN TAHLİYESİ

Yaklaşık bir yıldır tutuklu bulunan Ahmet-Nedim ve diğer serbest bırakılan gazetecilerle ilgili devletin hukuk sisteminin nasıl ayaklar altına alındığı bir kez daha görülmüş oldu. Silahlı eylem yok, yasadışı hiçbir faaliyet yok, kim verir şimdi bunun hesabını? Yaşatılan acıların hesabı mutlaka bir gün hukuk önünde verilir. Ahmet Şık cezaevi çıkışı benzer cümleleri söylediği için özel yetkili savcı tarafından soruşturma başlatıldı. Mevcut iktidarın en tepesinde olan kişinin eşi bu devletin hukuk yanlışlarını Uluslararası hukuk önünde mahkum etmedi mi? İç hukukta tüketilen hak mücadelesi uluslararası hukukta mahkum edilir. Dünya ülkeleri de böyle hukuk anlayışına bir taraflarıyla güler. Ondan sonra vatan-millet-din-iman diye böbürlenirsiniz.  İnsanımıza yaşatılan bunca acıyı hak etmediğimizi düşünüyorum. YAZIKLAR OLSUN.     


SİVAS DAVASININ ZAMAN AŞIMINA UĞRATILMASI

Cezayı hak edenlerin hukuk önünde zaman aşımına uğraması da ülke insanını bir kez daha derinden yaralamıştır. Hangi hukuk sistemine inanalım? Kimin kimi yargıladığı, kimin kimi serbest bıraktığı belli değil; kimin suçlu kimin suçsuz olduğu halk tarafından anlaşılmıyor. Kafalar karıştırılıyor. Maalesef biraz inanç, biraz kimliksel duygular kabartılıyor, nutuklar atılıyor; tüm toplum uyutuluyor. Caniler insan, insanlar cani gibi gösteriliyor. İnsanlık suçunda zaman aşımı olmaz. YAZIKLAR OLSUN


21 MART NEVRUZ

Yine demokratik hak talebi, yasaklama nedeniyle kana büründü. Her dönem olduğu gibi, otoriter baskı demokrasi dışı uygulamalarla yaşanmaz hal alıyor. 12 Haziran seçimleri öncesi yaşanan uygulamaları yine yaşadık. Seçime girememe sonrası çıkan olaylar sonucu Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde lise öğrencisi H.İbrahim ORUÇ ve Hopa’da emekli öğretmen Metin LOKUMCU hayatını kaybetmişti. Nevruz kutlamalarının yasaklanması sonucu çıkan olaylarda yine bir vatandaşımız hayatını kaybetti ve milletvekilleri polisler tarafından tartaklandı, gaz bombalarına maruz kaldı. Cudi Dağı’nda çıkan çatışmada yine ölen güvenlik kuvvetlerinden beş kişi. Kimdir bu yaşananların sorumlusu? Maalesef devleti yöneten astığım astık, kestiğim kestik diyen sayın başbakanımızdır. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana devleti yönetenlerin (Mustafa Kemal, İnönü, Demirel, Türkeş, Özal, Çiller, Ecevit, Bahçeli R.T Erdoğan ve TSK yönetimleri) hepsi aynı yöntemleri kullandı. Yaşanan sorunlar maalesef çözülemedi. Artık yöntemleri değiştirerek bir arada yaşama saygınlığımızı edinmeliyiz.
21 Mart Nevruz günü Kürtler açısından ne anlam ifade eder? Zulme karşı kazanılmış bir gündür. Tarihler öncesi yaşayan diktatör Dehaq’ın sağlığına kavuşmak için her gün bir Kürt gencinin beynini yiyen bir yamyamdır. Yaşanan bu zulme dur diyen Demirci Kawa efsanesi vardır. Kralı öldürdükten sonra dağa kaçan gençlere ateşle verilmiş bir işarettir. Diktatörler tarafından zulümler yaşatıldıkça doğası gereği Demirci Ustası Kawalar da oluyor!                  

Yazının bir olumlu bir olumsuz sözleri

Bir yerde herkes birbirine benziyorsa; orada kimse yok demektir. MICHEL FOUCAULT 

İnsanın özgürlüğü, kendisine yapılanlara karşı takındığı tavırda gizlidir. JEAN PAUL SARTRE

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder