1948 de Başlayan Süreç 24 Ocak ve 12 Eylül
İle Son Buldu. 12 Eylül Yazı Dizisi 1
88–98–2008 Kuşakları 1980 12 Eylülüne Kadar
Olan Süreci Mutlaka Öğrenmelidir.
1. ve
2. paylaşım savaşı sonraları emperyalizmin kapitalizmin dünyayı ve ülkemizi ele
geçirme politikalarını hegemonya altına almak için kurdukları siyasi ve
ekonomik örgütleri, ülkemizdeki süreci 1948 de Marshall yardımlarıyla başlayan
24 Ocak ve 12 Eylül darbesiyle noktalandı. Geçtiğimiz 30 yıllık süre içerisinde
tekelci burjuvazinin hegemonyası şimdi net bir şekilde görülmektedir.
Emperyalist ülkelerin başlattığı sömürü düzeni dünya çapında silahlı ve
ekonomik örgütleri ile örgütlenmiştir.
NATO, BM, GLADYO, KONTRGERİLLA, CIA bağlantılı
legal ve illegal örgütlerle dünyamız ve ülkemiz kana bulanmıştır. Ekonomik
örgütleri ise Dünya Bankası, IMF, Dünya Ticaret Örgütü ülkeleri kana bulanarak
darbe sonrası ekonomik dizayn etme örgütleridir. Bunların hepsi şimdiki G8 G20
denilen ülkelere aittir. Bu ülkelerin yönetim anlayışları gerek ulusal gerekse
inanç yönünden farklılıkları hiç bir önem arz etmez. Onlar için önemli hedef
vardır. Halkların inanç ve kimlik farklılıklarını kışkırtmaktır. Kışkırtmak
sonucunda da bölüp parçalayıp yönetmektir. Bunlarının inancı Türk Müslüman
olabilir. Diğerinin İnancı Obama Müslüman, Hristiyan anne babadan olabilir. Bir
diğerinin inancı Musevi olabilir. Onlar için çok önem arz etmez. Çünkü onların
tek hedefi vardır. Dini, dili, ırkı, mezhebi nin ne olduğu değil önemli olan
kendilerine itaat etmek kendilerinin sömürü politikalarına karşı çıkmamaktır.
Yerli ve yabancı burjuvazinin ülkemizdeki işbirlikçi ayakları ile birlikte olan
yöneticiler Marshall yardımlarıyla başlayan NATO, IMF dünya bankası DTÖ (dünya
ticaret örgütü) ile devlettin tüm kurumlarının işleyişinin emirlerini alanlar
hep sağ iktidarlardır. Siyasal partileri ise DP ANAP AKP MHP'dir. Sivil toplum
örgütleri ise komünizm'le mücadele dernekleri Ülkü ocakları, Türk talebe
birliği, Milli gençlik vakıfları vb örgütlerdir. Karşı duran ise TİP fikir kulübü
ve DEV-GENÇ içerisinden çıkan farklı siyasal yapılardır. Bu yapılardan çıkan
siyasal yapılar yerli, yabancı, legal, illegal örgütlerin saldırılarına maruz
kalmışlar ve tarih boyunca katledilmişlerdir. İnadına bu yapılar çok kimlikli
çok kültürlü çok inançlı halkların iktidarını örgütlemek için aşkla devrimci
mücadelelerine devam ediyorlar.
Bu
yazı dizisi geçtiğimiz 12 Eylül günü BİR-GÜN gazetesinin pazar ekinde
yayınlanmıştır. Ülkemizde yaşayan genç kuşaklar 1988, 1998, 2008 40'lı 30'lu
20'li yaşlarda olan yurttaşlarımız 68 ve 78 kuşağının anlamak ve yorumlamak
için okumasını öneriyorum. Güzelim ülkemin, gerçek sahiplerinin kimler olduğunu
genç kuşaklarımız bilmelidirler.
Sağ-sol çatışması değil
faşist katliamlar var!
Darbeci başının Genelkurmay Başkanı olduğu
1978 yılı, Türkiye'nin yakın tarihine 'faşist katliamlar yılı' olarak geçti. 16
Mart, Bahçelievler ve Maraş başta olmak üzere, faşist eylemci-tetikçiler
kendileriyle aynı görüşte olmayan insanlara, devrimci ve demokratlara, bilim
insanlarına yönelik sistematik kıyıma girişti. Çocuk, genç, yaşlı binlerce
insan meydanlarda, sokaklarda, evlerinin önünde, okul çıkışında tek tek ya da
topluca kurşunlandı, bombalandı
1978
6 Mart Eski Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Kenan Evren, Genelkurmay Başkanlığı görevine başladı.
20 Mart 7 öğrencinin katledilmesini protesto etmek üzere 'faşizme ihtar eylemi' yapan DİSK üyesi işçiler 2 saat iş bıraktı. Başbakan Bülent Ecevit, eylemi yasadışı niteledi. 104 işçi tutuklandı.
1978
6 Mart Eski Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Kenan Evren, Genelkurmay Başkanlığı görevine başladı.
20 Mart 7 öğrencinin katledilmesini protesto etmek üzere 'faşizme ihtar eylemi' yapan DİSK üyesi işçiler 2 saat iş bıraktı. Başbakan Bülent Ecevit, eylemi yasadışı niteledi. 104 işçi tutuklandı.
24 Mart Ankara Savcı Yardımcısı Doğan Öz, uğradığı silahlı
saldırıda öldürüldü. Öz, bir süre önce faşistlerin kaldığı öğrenci yurtlarında
arama yaptırtmıştı. (Öz'ü öldüren MHP üyesi İbrahim Çiftçi daha sonra
yakalandı. Dört kez idam cezasına çarptırıldı, dört kez karar bozuldu, sonunda
beraat etti. İlgili mahkeme beraat kararını şöyle açıkladı: “Sanık Çiftçinin
Doğan Öz'ü taammüden öldürdüğü yüce mahkememizce sabit görülmüştür. Ancak
Askerî Yargıtay Daireler Kurulu kararına direnilemeyeceğinden sanık Çiftçinin
beraatına karar verilmiştir...”)
»7 Nisan İÜ Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Doçenti Server Tanilli,
faşistlerin silahlı saldırısına uğrayarak ağır yaralandı. (Tanilli, 12 Mart
döneminde 'Uygarlık Tarihi' adlı kitabında komünizm propagandası yaptığı
iddiasıyla yargılanmıştı.)
»17–22 Nisan Malatya'nın DP ve AP kökenli bağımsız Belediye
Başkanı 'Hamido' lakaplı Hamit Fendoğlu evine gönderilen bombalı paketle
öldürüldü. Ölüm haberinin duyulmasından sonra MHP'li ve MSP'li gruplar kent
caddelerinde saldırılara girişti. CHP'li, solcu ya da Alevi olduğu bilinen
kişilerin ev ve işyerleri tahrip edildi. Gece sokağa çıkma yasağının ilan
edildiği kentte jetler uyarı uçuşu yaptı. Kent dışında başlarından
kurşunlanarak öldürülmüş 3 lise öğrencisi bulundu. Beş gün süren olaylarda 60
kişi yaralandı 250 kişi gözaltına alındı. (Suikastta kullanılan bombanın Ankara
Nükleer Araştırma Merkezi'nde üretildiği öne sürüldü. Burada çalışan Ülkü
Ocakları eski başkanı Muharrem Şemsek tutuklandı.)
»18 Nisan Fendoğlu'na gönderilen bombanın aynısının 16 Nisan'da
Maraş Pazarcık CHP ilçe başkanına da gönderildiği, alınmayan paketin postanede
açılması sırasında patladığı ve bir PTT memurunun ölümüne neden olduğu
açıklandı.
»3 Mayıs Faşistler, İstanbul Yıldız'da dersten çıkan öğrencileri
silahla taradı, 3 öğrenci öldü, 12 kişi yaralandı.
»3 Mayıs Töb-Der Genel Başkanı Gültekin Gazioğlu İstanbul'da
saldırıya uğradı.
»26 Mayıs Çaya yapılan yüzde 100'lük zam oranı yüzde 60'a
düşürüldü.
»11 Haziran Devrimci-demokrat polislerin kurduğu Pol-Der'in (Polis
Derneği) Ankara şubesi kundaklandı.
»16 Haziran Pol-Der Genel Merkezi'nden üye kayıt fişleri çalındı,
çeşitli belgeler yakıldı.
»17 Haziran Kömüre yüzde 250 zam yapıldı.
»27 Haziran Mersin ATAŞ rafinerisinde üretimin durması ve TPAO'da
süren grev nedeniyle benzin sıkıntısı had safhaya ulaştı. İstanbul'da benzin
istasyonlarının önündeki kuyruklar 1 kilometreye ulaştı.
»3 Temmuz İstanbul'da Pol-Der afişi asan 28 solcu polis gözaltına
alındı.
»5 Temmuz Ankara Valiliği, Pol-Der ve sağcı polislerin kurduğu Pol-Bir
(Polis Birliği) genel merkezlerini kapattı. (Pol-Der 17 Temmuz'da yeniden
açıldı.)
»11 Temmuz Hacettepe Üniversitesi öğretim üyelerinden sanat
tarihçisi ve şair Doç. Bedrettin Cömert, Ankara'da faşistlerin açtığı çapraz
ateş sonucu otomobilinin içinde öldürüldü, eşi yaralandı. HÜ Rektörü Prof.
Tuğrul Pırnar, Cömert'in 13 Temmuz'daki cenaze töreninde yaptığı konuşmada “Bu
faşist tırmanışa dur denilmesini istiyoruz” açıklamasını yaptı. (Saldırıyı
gerçekleştirenlerden Ülkü Ocakları üyesi Rıfat Yıldırım Almanya'ya kaçtı.)
»14 Temmuz Kırşehir'de Eğitim Enstitüsü öğrencilerinin üzerine
bomba atan faşistler 23 kişinin yaralanmasına neden oldu.
»21 Temmuz Isparta'da 18 Temmuz'da faşistlerce öldürülen
Töb-Der'li öğretmen Ali Arıcı'nın cenaze törenine katılan 1000 kadar
devrimci-demokrat öğrenci ve öğretmenin yürüyüşü sırasında, “komünistler cami
basacak” söylentisi çıkaran faşistler kitleye saldırdı. Çıkan olaylarda çok
sayıda kişi yaralandı, CHP ve Töb-Der binaları tahrip edildi. 205 kişi
gözaltına alındı.
»25 Temmuz Hatay Kırıkhan'da Töb-Der binasına atmaya
hazırladıkları bombanın ellerinde patlaması sonucu iki ülkücü öldü.
»30 Temmuz Balıkesir Cezaevi'nde solcuların koğuşunu basan
faşistler 2 kişiyi öldürdü.
»10 Ağustos Ankara Balgat'ta, devrimcilerin devam ettiği 4 ayrı
kahvehanenin faşistlerce silahla taranması sonucu 5 kişi öldü 11 kişi
yaralandı. (Balgat Katliamı'nın yakalanan ve yargılanan 4 sanığından Mustafa
Pehlivanlı Ekim 1980'de idam edildi.)
»12 Ağustos Sağmalcılar Cezaevi'nde solcuların koğuşuna saldıran
faşistler 1 kişiyi öldürdü.
»21 Ağustos Dünya Bankası, ağır bir ekonomik kriz yaşayan
Türkiye'ye “sürekli devalüasyon” önerdi.
»1 Eylül İskenderun'da ülkücülerle solcu işçiler arasında çıkan
çatışmada 2 işçi ile 1 polis öldü.
»3 Eylül Sivas'ta iki çocuk arasında çıkan kavga büyüyerek, önce
ailelerin sonra mahallenin ve pazaryerindeki kalabalığın karışmasıyla 'sağ-sol'
ve Sünni-Alevi çatışmasına dönüştü. Otomobillerle caddelerde dolaşıp “Aleviler
camilere saldırıyor, Komünistlere ölüm!” diye bağırarak halkı kışkırtan
faşistler CHP'lilerin ev ve işyerlerine saldırdı. Çıkan yangınlar itfaiyenin
faşistlerce engellenmesi üzerine söndürülemedi. Askerî birliklerin müdahalesine
karşın iki gün süren olaylarda 9 kişi öldü, 115 kişi yaralandı.
»9 Eylül Türkiye'nin hayat pahalılığında OECD üyesi 24 ülke
arasında 1. sırada yer aldığı açıklandı.
»11 Eylül Petrol ürünlerine yüzde 65–75 oranında zam yapıldı.
»3 Ekim AP lideri Süleyman Demirel, “Sol yokken Türkiye çok
rahattı” dedi.
»3 Ekim MHP İstanbul il başkanı Recep Haşatlı ve oğlu öldürüldü.
»4 Ekim İstanbul'da faşistler Taksim-Sarıyer seferini yapan bir
belediye otobüsünü durdurarak kaçırdıkları 3 öğrenciyi kurşuna dizdi. 2
öğrenci öldü, 1'i ağır yaralı kurtuldu. Saldırganlardan birinin ülkücü Cengiz
Ayhan olduğu belirlendi.
»6 Ekim Adalet Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel, “Faşizm
Türkiye için bir tehlike değildir, kimse aklını faşizmle bozmasın” dedi.
»7 Ekim İstanbul'da İlerici Gençler Derneği'ne (İGD) bomba atıldı
3'ü ağır 16 kişi yaralandı.
»13 Ekim Doğan Öz'ü öldürdüğü (24 Mart) saptanan ülkücünün aynı
tabancayla solcu bir öğrenciyi de öldürdüğü açıklandı.
»14 Ekim İlaç fiyatlarına yüzde 25 zam yapıldı.
»16 Ekim AP Genel Başkanı Süleyman Demirel'in yeğeni Yahya Demirel
'hayali mobilya ihracatı'ndan 1 yıl 9 ay hapse mahkûm edildi. (Daha önce de
aynı suçtan 17 ay kesinleşmiş hapis cezası alan ve İsviçre'ye kaçan Demirel'i,
İsviçre hükümeti iade etmemişti.)
»20 Ekim İTÜ Elektrik Fakültesi Dekanı Ord. Prof. Bedri Karafakioğlu,
İstanbul Bakırköy'de uğradığı silahlı faşist saldırıda yaşamını yitirdi.
»29 Ekim Tokat'ta devrimcilerin devam ettiği bir kahvehane
tarandı, 3 kişi öldü.
»29 Ekim MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş, Almanya Dortmund'da
yaptığı bir konuşmada, “Bize açıkça katil derlerse, ağızlarını yırtarım” dedi.
»2 Kasım Aralarında Ferhat Tüysüz ve Veli Can Oduncunun da
bulunduğu 13 ülkücü-faşist Sağmalcılar Cezaevi'nden firar etti.
»15 Kasım Alkollü içkilere yüzde 45 oranında zam yapıldı.
»21 Kasım Politika gazetesi yazı işleri müdürü Ali İhsan Özgür,
otomobilinin içinde vurularak öldürüldü. (Özgür'ü öldüren MHP İstanbul Gençlik
Kolları Başkanı Kazım Ayaydın Aralık 1979'da tutuklandı.)
»22 Kasım Ankara Valisi Tekin Alp'in Nisan ayında savcılığa
yaptığı başvuru üzerine, Ülkü Ocakları “MHP'yi destekleyici faaliyette”
bulunduğu gerekçesiyle Ankara 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nce kapatıldı.
»26 Kasım Karadeniz Teknik Üniversitesi öğretim görevlisi ve TİP
üyesi Dr. Necdet Bulut, Trabzon'da otomobilinde uğradığı faşist saldırıda ağır
yaralandı. (Dr. Bulut, 8 Aralık'ta tedavi gördüğü Hacettepe Tıp
Fakültesi'nde yaşamını yitirdi. Bulut'u katleden Ülkü Ocakları üyesi 3 tetikçi
15'er yıl, onları azmettiren 3 Ülkü Ocakları üyesi ise müebbet mahkûm oldu.
Ancak Askerî Yargıtay kararları bozdu ve 1985'te tümü beraat etti.)
»5 Aralık Elazığ'da, Ticaret Lisesi'ne bir otomobilden açılan ateş
sonucu bir ülkücü öldü. Ertesi gün şehre yayılan ülkücüler CHP'lilere ait ev ve
işyerlerini tahrip ettiler. Çevreyi yaylım ateşine tutan faşistler 4 kişiyi
öldürdü.
»12 Aralık Antalya'da bir TSİP'liyi öldüren katil, cinayet için
Büyük Ülkü Derneği 2. Başkanı'yla 20 bin liraya anlaştığını itiraf etti.
16 Mart Katliamı
»16 Mart İstanbul Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi'nin önünde devrimci öğrencilerin üzerine bomba atılması sonucu 7 öğrenci Abdullah Şimşek (TİP), Baki Ekiz (İGD), Cemil Sönmez (TİP), Hamit Akıl (TİP), Hatice Özen (Dev-Genç), Murat Kurt (İGD), Turan Ören (İGD) yaşamını yitirdi, 41 öğrenci yaralandı. 22 Mart'ta bir basın toplantısı düzenleyen Pol-Der İstanbul Şubesi başkanı, bombalı saldırı istihbaratının olaydan 10 gün önce üniversitedeki polis âmirliğine bildirildiğini açıkladı. Saldırının sanıkları olduğu öne sürülen, aralarında Mehmet Gül (sonradan MHP milletvekili olarak Meclis'e girdi), Orhan Çakıroğlu, Kazım Ayaydın'ın da bulunduğu beş ülkücü yıllarca süren yargılamalardan sonra beraat ettiler.
Maraş Katliamı
»19 Aralık – 29 Aralık Maraş'ta 19 Aralık'ta başlayan olaylar 22-26 Aralık günlerinde katliama dönüştü, 111 kişi öldü, 176 kişi yaralandı. 19 Aralık gecesi sağcı bir filmin gösterildiği sinema bombalandı, 1'i ağır 7 kişi yaralandı. “Alevi komünistler sinemaya bomba attı” söylentisinin yayılmasıyla toplanan kalabalık CHP il merkezini, Töb-Der binasını ve PTT'yi taşlayarak tahrip etti. Faşistlerin, sinemayı bombaladığını iddia ettikleri iki öğretmen Hacı Çolak ve Mustafa Yüzbaşıoğlu 21 Aralık akşamı evlerine giderken öldürüldüler. 22 Aralık'ta öğretmenlerin cenaze töreni için 4–5 bin kişilik devrimci demokrat, cami önü geldiğinde, 8–10 bin kişilik bir toplulukla karşılaştı. Kalabalık, “Komünistlerin ve Alevilerin bu camide namazları kılınamaz” diyerek taş ve sopalarla kitleye saldırdı. Çıkan çatışmadan sonra yapılan açıklamada 3 kişinin öldüğü, 38 kişinin yaralandığı, solculara ve Alevilere ait 300 işyerinin tahrip edildiği açıklandı.
23 Aralık sabahı, “Müslüman Türkiye”, “Ordu millet el ele” diye yürüyüşe geçen silahlı kalabalık, aralarında CHP, TİP, TSİP, Töb-Der, Pol-Der de olmak üzere Alevilere ve devrimci demokrat olduğu bilinen kişilere ait birçok binayla işyerini ateşe verdi. Öğleden sonra tüm kente yayılan saldırganlar, uzun menzilli silahlarla Alevi mahallelerini kuşattılar. Jetler alçaktan uyarı uçuşu yaptı. Vali, konutundan ayrılarak valilik binasına sığındı.
24 Aralık'ta, faşistler yağlı paçavralarla çıkardıkları yangınları söndürmeye gelen itfaiye ekiplerine ateş açtılar. Askerlerle de çatışan silahlı faşistler adliye binasına saldırıp bir polis karakolunu ateşe verdiler. Bu arada çeşitli kentlerden Maraş'a gelen devrimci gruplar Alevi mahallelerini faşistlere karşı savunmaya başladı.
25 Aralık'ta başka kentlerden getirilen askerî birliklerin katılımıyla alınan önlemler sayesinde saldırıların önü bir ölçüde kesildi. Askerlerin ev ev gezerek yaptığı operasyonlarda uzun namlulu silahlar ele geçirildi.
Alevi mahallelerine saldırıların başladığı 23 Aralık'ta 31 olan ölü sayısının 29 Aralık'ta 111'e ulaştığı, 176 kişinin yaralandığı açıklandı. Resmî olmayan tanık ifadelerine göre ise ölü sayısı 500'e ulaştı. Katliamdan sonra çok sayıda Alevi aile başka kentlere göç etti.
Bir süre sonra, İçişleri Bakanlığı'nın Maraş Katliamı'na ilişkin hazırladığı ve kamuoyundan gizlenen raporda, “... Ülkücüler halkı kışkırtmak, tahrik etmek ve isyanını sağlamak için solcuların attığı süsü verilen, tahrip gücü az bir dinamiti sinema salonuna atılmasını...” ifadelerine yer verildi.
Maraş katliamını gerçekleştiren faşist katiller Haziran 1979'da Adana'da başlayan ve 1991'e kadar süren mahkemelerde yargılandı. 804 sanıktan 330'u için idam istendi. 13 kişi, suçu sabit görülerek idam cezasına çarptırıldı. 7 kişiye müebbet hapis cezası verildi. Mahkemenin kararı Yargıtay'da bozuldu. Yeniden yargılanma, Yargıtay süreci vb. ile idam cezaları uygulanmadı... Katillerin kimisi soyadını değiştirerek milletvekili seçildi, kimisi öldü, kalanlar da aramızda dolaşıyor...
'Bunların gidişi Allende gidişi!'
“Komünistlerin ülke çapında CHP iktidarınca korunup kollandığını” iddia eden Süleyman Demirel, 'bayrak mitingleri' düzenleyerek faşist saldırıları ve terörü perdeleyecek bir 'komünizm tehlikesi' imajını canlı tutmaya çalıştı.
Demirel'e göre Türkiye'de faşizm değil komünizm tehlikesi vardı ve zaten artık dünyada faşist kalmamıştı!
16 Mart Katliamı
»16 Mart İstanbul Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi'nin önünde devrimci öğrencilerin üzerine bomba atılması sonucu 7 öğrenci Abdullah Şimşek (TİP), Baki Ekiz (İGD), Cemil Sönmez (TİP), Hamit Akıl (TİP), Hatice Özen (Dev-Genç), Murat Kurt (İGD), Turan Ören (İGD) yaşamını yitirdi, 41 öğrenci yaralandı. 22 Mart'ta bir basın toplantısı düzenleyen Pol-Der İstanbul Şubesi başkanı, bombalı saldırı istihbaratının olaydan 10 gün önce üniversitedeki polis âmirliğine bildirildiğini açıkladı. Saldırının sanıkları olduğu öne sürülen, aralarında Mehmet Gül (sonradan MHP milletvekili olarak Meclis'e girdi), Orhan Çakıroğlu, Kazım Ayaydın'ın da bulunduğu beş ülkücü yıllarca süren yargılamalardan sonra beraat ettiler.
Maraş Katliamı
»19 Aralık – 29 Aralık Maraş'ta 19 Aralık'ta başlayan olaylar 22-26 Aralık günlerinde katliama dönüştü, 111 kişi öldü, 176 kişi yaralandı. 19 Aralık gecesi sağcı bir filmin gösterildiği sinema bombalandı, 1'i ağır 7 kişi yaralandı. “Alevi komünistler sinemaya bomba attı” söylentisinin yayılmasıyla toplanan kalabalık CHP il merkezini, Töb-Der binasını ve PTT'yi taşlayarak tahrip etti. Faşistlerin, sinemayı bombaladığını iddia ettikleri iki öğretmen Hacı Çolak ve Mustafa Yüzbaşıoğlu 21 Aralık akşamı evlerine giderken öldürüldüler. 22 Aralık'ta öğretmenlerin cenaze töreni için 4–5 bin kişilik devrimci demokrat, cami önü geldiğinde, 8–10 bin kişilik bir toplulukla karşılaştı. Kalabalık, “Komünistlerin ve Alevilerin bu camide namazları kılınamaz” diyerek taş ve sopalarla kitleye saldırdı. Çıkan çatışmadan sonra yapılan açıklamada 3 kişinin öldüğü, 38 kişinin yaralandığı, solculara ve Alevilere ait 300 işyerinin tahrip edildiği açıklandı.
23 Aralık sabahı, “Müslüman Türkiye”, “Ordu millet el ele” diye yürüyüşe geçen silahlı kalabalık, aralarında CHP, TİP, TSİP, Töb-Der, Pol-Der de olmak üzere Alevilere ve devrimci demokrat olduğu bilinen kişilere ait birçok binayla işyerini ateşe verdi. Öğleden sonra tüm kente yayılan saldırganlar, uzun menzilli silahlarla Alevi mahallelerini kuşattılar. Jetler alçaktan uyarı uçuşu yaptı. Vali, konutundan ayrılarak valilik binasına sığındı.
24 Aralık'ta, faşistler yağlı paçavralarla çıkardıkları yangınları söndürmeye gelen itfaiye ekiplerine ateş açtılar. Askerlerle de çatışan silahlı faşistler adliye binasına saldırıp bir polis karakolunu ateşe verdiler. Bu arada çeşitli kentlerden Maraş'a gelen devrimci gruplar Alevi mahallelerini faşistlere karşı savunmaya başladı.
25 Aralık'ta başka kentlerden getirilen askerî birliklerin katılımıyla alınan önlemler sayesinde saldırıların önü bir ölçüde kesildi. Askerlerin ev ev gezerek yaptığı operasyonlarda uzun namlulu silahlar ele geçirildi.
Alevi mahallelerine saldırıların başladığı 23 Aralık'ta 31 olan ölü sayısının 29 Aralık'ta 111'e ulaştığı, 176 kişinin yaralandığı açıklandı. Resmî olmayan tanık ifadelerine göre ise ölü sayısı 500'e ulaştı. Katliamdan sonra çok sayıda Alevi aile başka kentlere göç etti.
Bir süre sonra, İçişleri Bakanlığı'nın Maraş Katliamı'na ilişkin hazırladığı ve kamuoyundan gizlenen raporda, “... Ülkücüler halkı kışkırtmak, tahrik etmek ve isyanını sağlamak için solcuların attığı süsü verilen, tahrip gücü az bir dinamiti sinema salonuna atılmasını...” ifadelerine yer verildi.
Maraş katliamını gerçekleştiren faşist katiller Haziran 1979'da Adana'da başlayan ve 1991'e kadar süren mahkemelerde yargılandı. 804 sanıktan 330'u için idam istendi. 13 kişi, suçu sabit görülerek idam cezasına çarptırıldı. 7 kişiye müebbet hapis cezası verildi. Mahkemenin kararı Yargıtay'da bozuldu. Yeniden yargılanma, Yargıtay süreci vb. ile idam cezaları uygulanmadı... Katillerin kimisi soyadını değiştirerek milletvekili seçildi, kimisi öldü, kalanlar da aramızda dolaşıyor...
'Bunların gidişi Allende gidişi!'
“Komünistlerin ülke çapında CHP iktidarınca korunup kollandığını” iddia eden Süleyman Demirel, 'bayrak mitingleri' düzenleyerek faşist saldırıları ve terörü perdeleyecek bir 'komünizm tehlikesi' imajını canlı tutmaya çalıştı.
Demirel'e göre Türkiye'de faşizm değil komünizm tehlikesi vardı ve zaten artık dünyada faşist kalmamıştı!
Bir sonraki yazı 1979
yılının bilançosu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder