Fatsa da Nokta Operasyonuyla Durduruldu. Samandağ Yeniden
Yeşertiyor.
Halk İktidarı Fatsa da Nokta
Operasyonuyla Durduruldu. Samandağ Yeniden Devrimci Mücadeleyle Yeşertiyor
Yazı Dizisi
3
İlkokul mezunu olan Terzi
Fikri SÖNMEZ 14 Ekim 1979 yılında solun ortak adayı olarak seçime girdi. SÖNMEZ
oyların yüzde 60'ını alarak seçimi kazandı. Kişilik olarak saygınlık kazanmış
halkın gönlünde taht kuran Terzi Fikri SÖNMEZ Dev-Yol geleneğinden gelen
biriydi. Kısa sürede Fatsayı sorunlar yumağına çeviren önceki iktidarların
yıllardır birike gelen sorunlarını çözmek için hemen işe koyulur. Küçük esnaf
olması sebebiyle doğası gereği çok kimlikli çok kültürlülüğe sahiptir. İlçenin
devrimcileriyle ve halkın saygın kişileriyle oluşturduğu 11 komite ile 9 aylık
zamanda yıllarca bitiremez denilen sorunlar büyük bir bölümünü çözülmesine ve
gelecek için iyi kılavuz olma yollarını açmıştır. İlçenin sorunlarının
tartışıldığı halk toplantılarıyla kentin tüm kaynaklarını öncelikli olanlara
ayırma kararları aldıktan sorunları çözme durumuna getirmiştir Fatsayı. Kısa
sürede halkla birlikte karaborsayı, kaçakçılığı ve tefeciliği bitirdi. İlçeye
huzurun geldiği günlerde Faşist genelkurmay başkanı Kenan EVREN'İN diğer kuvvet
komutanlarıyla ilçeye gelerek sonrasın da nokta operasyonu kararı alınarak
darbe öncesi prova niteliği taşıyan sıkıyönetim ilan edilmiştir. Bu tür
kararların alındığı Fatsa'nın komite üyeleri ve diğer partiler olan CHP AP MSP
ilçe başkanlarının ülkemizde yaşanan kan göz yaşına inat bizim ilçemizde huzur
var diyerek bir basın açıklaması yaparlar. Oysa Fatsa da Darbecilerin korktuğu
halk iktidarı kurulmuştu Polise ve yargıya iş düşmüyordu. Halk kendi
sorunlarını konuşarak çözümler üretiyordu. Ama 11 Temmuz'da halk meclisi gibi
uygulamalar gerekçe gösterilerek Terzi Fikri ve 900 kişiden oluşan halk meclisi
gözaltına alındı. Zorlu darbe sonrası süreç işkence ve cezaevi sıkıntıları
Terzi Fikriyi 4 Mayıs 1985'te Erzincan Cezaevi'nde kalp krizi geçirerek hayata
veda etti. Ama Terzi fikri öyle bir elbise biç diki Fatsa da ağa babaları (ABD)
gelse çözemez. Mücadelesi mücadelemize ışık olsun. Ustamı (idolümü) saygıyla
anıyorum.
Halkın
Katıldığı Yerel Yönetimi Samandağ Yeşertiyor. Darısı Tüm Yerellerde Yaşayan
Halkların Başına Olsun.
Özgürlük ve Dayanışma Partisi'nin 'katılımcı bütçe, sosyal
belediye, kar değil insan, sadaka değil hak 'sloganıyla girdiği yerel
seçimlerde Hatay'ın Samandağ ilçesinde 'Yerel Çalışma Platformu' ile
ortaklaşarak kazandığı belediye yönetimi geçtiğimiz günlerde Samandağ Aspendos
sosyal tesislerinde iki(2)bin kişilik toplantı ile halkla buluştu. Buluşmada
18aylık icraatlar, nasıl bir kent tahayyülü, kentlilik ve yerel yönetimin
felsefesi üzerinde duruldu. Belediye başkanı Mithat Nehir ve Yerel Çalışma Platformu
adına Belediye Meclis üyesi Orhan Cabir Birer konuşma yaparak tüm Samandağ
halkını nasıl bir Samandağ istiyorsunuz diye görüşlerini dinledi.
Samandağ da kurulan halk iktidarı. 29 Mart 2009 yılında yapılan
yerel seçimde Samandağ halkının yüzde 35 oyunu alarak kazanmıştı.1979 yılında Fatsa da olduğu gibi hizmetini tüm Samandağ'ın geneline yayarak diğer 2/3ününde
iktidarı olduğunu da sağladı. Halk iktidarının 18 aylık çalışmaları referandum
sonucuna da yansıdı. Yüzde 89 HAYIR yüzde 11 evet çıktı. Merkez ilçe oy oranı
ise 22260 HAYIR 925 EVET .Bu piyasacı yerel yönetim anlayışı içinde 'katılımcı
bütçe, sosyal belediye, kar değil insan, sadaka değil hak anlayışını sağlamak
kolay olmayacaktır. Samandağ Belediye başkanı ve tüm belediye meclis üyelerine
kolay gelsin dilerim. Yolumuz devrim yolu. Bu gerici faşist güçlere karşı düzen
başka türlü düzelmez. Ne siyasette nede ekonomi tekelciliği, eşitlikçi
özgürlükçü bir yerel ve ülke mümkündür. Halklar isterse olur.
Bu yazı dizisi geçtiğimiz 12 Eylül günü
BİR-GÜN gazetesinin pazar ekinde yayınlanmıştır. Ülkemizde yaşayan genç
kuşaklar 1988, 1998, 2008 40'lı 30'lu 20'li yaşlarda olan yurttaşlarımız 68 ve
78 kuşağının anlamak ve yorumlamak için okumasını öneriyorum. Güzelim ülkemin,
gerçek sahiplerinin kimler olduğunu genç kuşaklarımız
bilmelidirler.
1980
Fatsa'da darbe provası yaptılar
Dünyanın en adil ve devrimci belediyecilik örneklerinden birinin yaşandığı
Fatsa'da, devletin saldırısından sonra
Adalet Partili bir Fatsalı, bir gazeteye şu açıklamayı yapıyordu: “Bugün devlet
terörü yaşanıyor Fatsa'da. Biz devlet deyince büyük bir güç görmeye
alışmışızdır. Ama gördük ki peşlerine taktıkları iki sidikli adamla girdi
Fatsa'ya devlet”
2 Ocak Denizli MİSK bölge başkanının, kendi yaptığı bombanın patlaması sonucu
elleri koptu.
8 Ocak Demirel
hükümetinin yönettiği ülkede, fabrikaların yüzde 80'inde üretim durdu. 35
çimento fabrikasından 29'unda, 18 şeker fabrikasından 13'ünde üretim durdu.
8 Ocak Tunceli
Öğretmen Lisesi, bakanlıkça kapatıldı.
24 Ocak 12 Eylül faşist darbesinin yolunu önemli ölçüde açan '24 Ocak
Kararları' açıklandı. Demirel hükümetinin Başbakanlık Müsteşarı Turgut Özal
tarafından hazırlanan ve IMF'ye sunularak onaylanan 24 Ocak Kararları'na göre
başlangıçta: Yüzde 32,7 oranında devalüasyon yapılarak günlük kur ilanı
uygulamasına geçildi. (47 lira olan dolar 70 liraya çıktı.) Devletin
ekonomideki payını küçülten 'önlemler' alındı. KİT ürünlerine yüzde 300–400 zam
yapıldı. Tarım ürünleri destekleme alımları sınırlandırıldı. Gübre, enerji ve ulaştırma
dışında sübvansiyonlar kaldırıldı. Dış ticaret serbestleştirildi, yabancı
sermaye yatırımları teşvik edildi, kâr transferlerine kolaylık sağlandı.
İthalat kademeli olarak serbest bırakıldı. Reel ücretler yarı yarıya eridi.
Ücretlere, maaşlara ve taban fiyatlara sınırlama getirildi.
25 Ocak
Demirel'in azınlık hükümetinin kurulduğu 12 Kasım 1979'dan 24 Ocağa kadarki 73
günde, 497 siyasi cinayet işlendiği, 779 kişinin yaralandığı ve 72 soygun olayı
gerçekleştirildiği açıklandı.
27 Ocak
Gübreye, cumhuriyet tarihinin en büyük zammı yapıldı: Yüzde 500–700.
29 Ocak Defter
ve kitap kâğıdına yüzde 400, PTT hizmetlerine yüzde 100–280 zam yapıldı.
1 Şubat
İstanbul'da tren ücretleri 250 kuruştan 10 liraya, aylık vapur biletleri de 75
liradan 400 liraya çıkarıldı. Zamlara tepki gösteren halk bilet almadan
vapurlara bindi.
2 Şubat 30
Ocak'ta Ankara'da, MHP'li Bakan Cengiz Gökçek'in koruması Süleyman Ezendemir
tarafından vurularak öldürülen ODTÜ öğrencisi Sinan Suner'in öldürülmesini
protesto gösterisine katılanlardan biri olan Erdal Eren, çıkan olaylarda bir
inzibat erini vurduğu iddiasıyla tutuklandı. 16 yaşındaki Erdal, yaşı
büyütülerek 19 Mart'ta idama mahkûm edildi. MGK' nin onayladığı karar 13
Aralık'ta infaz edildi.
6 Şubat
Adana'da devrimci avukat Halil Güllüoğlu faşistlerce öldürüldü. Maraş Katliamı
davasının müdahil avukatlarından olan Güllüoğlu, katledilen Emniyet Müdürü
Cevat Yurdakul'un eşinin de avukatıydı.
14 Şubat
İstanbul'da zamları protesto amacıyla düzenlenen kepenk kapatma eylemi sonucunda
Şişli, Eminönü gibi işyerlerinin yoğun olduğu ilçelerde dükkânların neredeyse
tamamı açılmadı.
19 Şubat İzmir
ve Hatay'da sıkıyönetim ilan edildi.
23 Şubat
SSK'nın iflasın eşiğine geldiği açıklandı.
5 Mart
Tokat'ın Zile ilçesinde lise öğrencileri arasında başlayan çatışma Alevi-Sünni
çatışmasına dönüştü. CHP'li ve Alevi olarak bilinen kişilerin ev ve işyerleri
faşistlerce tahrip edilerek, yer yer yangınlar çıktı. 1 kişi öldü 13 kişi
yaralandı, gece sokağa çıkma yasağı konuldu.
7 Mart
Darbecibaşı, polis ve jandarmanın görev ve yetkilerini belirleyen yasal
düzenlemelerin yetersiz olduğunu, değiştirilmesi gerektiğini söyledi.
10 Mart
Yakınlarınca “Führer” diye anılan MHP'li Gündüz Kapancıoğlu TARİŞ'e 'personel
müdürü' olarak atandı.
25 Mart Cumhurbaşkanı
Fahri Korutürk'ün görev süresinin dolmasıyla, Meclis'te yeni cumhurbaşkanının
seçimi için turlar başladı. (21 Ağustos'ta 114'üncü turun yapılmasına karşın
hâlâ yeni cumhurbaşkanı seçilememişti.)
4 Nisan
Ortadoğu gazetesi yazarı İsmail Gerçeköz İstanbul'da öldürüldü.
5 Nisan
Eskişehir'de DİSK'e bağlı sendikalar ve demokratik kitle örgütlerinin
düzenlediği mitinge katılanlara ateş açılması sonucu 3 kişi öldü. Kentin farklı
semtlerinde düzenlenen silahlı saldırılarda da 2 öğrenci öldürüldü.
11 Nisan TRT
İstanbul Radyosu yapımcılarından, yazar ve halkbilim araştırmacısı Ümit
Kaftancıoğlu İstanbul Mecidiye köy'de uğradığı silahlı faşist saldırıda
öldürüldü (d.1934). Kaftancıoğlu'nun katillerinden ÜGD'li Ahmet Mustafa
Kıvılcımlı ve Bayram Çimen daha sonra yakalandı. Cinayetten 6 yıl sonra görülen
davada Askerî Mahkeme, Bayram Çimen'i delil yetersizliğinden serbest bıraktı.
İdam cezasına çarptırılan Kıvılcımlı için ise “aslî fail değil, ferî fail”
olduğu gerekçesiyle hakkındaki idam kararı bozuldu.
24 Nisan
İstanbul, Ağrı, Erzurum ve Kars'ta 1 Mayıs kutlamaları yasaklandı. (30 Nisan'da
yasaklı il sayısı 30'a çıktı.)
28 Nisan
Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı, Ruhi Sunun Ankara konserlerinin yasakladığını
duyurdu.
5 Mayıs Çaya
yüzde 67–300 oranında zam yapıldı.
8 Mayıs
Anayasa Mahkemesi Türkiye Emekçi Partisi'ni (TEP) kapattı.
23 Mayıs TTB
Merkez Konseyi üyesi Dr. Sevinç Özgüner, İstanbul Mecidiyeköy'de evine giren 2
faşist tarafından katledildi. İlerici kişiliğiyle tanınan Özgüner'in eşi Vecdi
Özgüner ağır yaralandı. Faşistler üç gün önce de Özgünerler'in evine girmiş,
evde kimseyi bulamayınca “Mecidiyeköy komünistlere mezar olacak” notu bırakıp
kaçmışlardı.
28–29 Mayıs
MHP Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak'ın 27 Mayıs'ta Ankara'da öldürülmesini
bahane eden ülkücü-faşist çeteler İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Sivas ve
Çorum'da terör estirdi; CHP binalarına saldırdılar. Çıkan olaylarda çeşitli
kentlerde çok sayıda kişi yaralandı. Yeterli güvenlik önlemleri alınamadığından
pek çok kentte lise ve üniversite öğrencileriyle çalışanlar akşam saatlerine
kadar işyerlerinde ve okullarda mahsur kaldılar.
6 Haziran
Demirel'in, azınlık hükümetini kurduğu Kasım 1979'dan sonraki 6 ay içerisinde
1533 kişinin öldürüldüğü, 1918 kişinin yaralandığı açıklandı.
9 Haziran 6 ay
içerisinde 8'inci kez devalüasyon yapılarak TL'nin değeri yüzde 5,5–8,8
arasında düşürüldü.
12 Haziran
İzmir, İnciraltı Öğrenci Yurdu'nu basan askerler, sınav öncesi moral şenliği
düzenleyen öğrencilerin üzerine yaylım ateşi açtı, 5 öğrenci öldü 60 öğrenci
yaralandı. Önce genel arama yapılacağını anons eden asteğmen Necip Pınar ve
çavuş Hasan Dimici yönetimindeki askerler daha sonra bahçedeki öğrencilerin
üzerine 3 dakika süreyle ateş açarak taradı. Katliamda yaşamını yitiren İsmail
Baytak, Mustafa Uslu, Ali İhsan Tan, Hüseyin Akdağ Aydın ve Mehmet Ali Arun'un
otopsilerinde, tümünün sırtlarından vurulduğu, kurşunların ABD malı M–6 ve M–1
otomatik tüfeklerinden çıkan mermiler olduğu belirlendi.
20 Haziran
Türkiye'de karakol ve hapishanelerde artan işkence olayları, Almanya
Parlamentosu'nda tartışıldı ve Türkiye'ye yardımın durdurulması istendi.
22 Haziran
İstanbul'da CHP Beyoğlu ilçe başkanı öldürüldü.
24 Haziran
İstanbul'da MHP Gaziosmanpaşa ilçe başkanı öldürüldü.
25 Haziran
Kırşehir'de, faşistlerin devrimci demokrat görüşlü kişilere ait işyerlerini ve
evleri tahrip etmesiyle başlayan ve 2 gün süren olaylarda 1 kişi öldü, sokağa
çıkma yasağı ilan edildi.
9 Temmuz
Demokrat gazetesinin Ankara'ya sokulması yasaklandı.
15 Temmuz
İstanbul Şişli'de MHP ilçe binasının karşı sokağında iki faşistin silahlı
saldırısına uğrayan CHP İstanbul milletvekili Abdurrahman Köksaloğlu öldürüldü.
19 Temmuz 12
Mart döneminin başbakanı Nihat Erim İstanbul Dragos'ta öldürüldü.
20 Temmuz
Darbecibaşı, “Hainlerin cezası yakında verilecek” dedi.
22 Temmuz
Maden-İş Sendikası Genel Başkanı Kemal Türkler, İstanbul Merter'de uğradığı
faşist saldırıda öldürüldü. (Türkler'in katillerinden biri olduğu öne sürülen
ve iki kez beraat eden Ünal Osmanağaoğlu 2010'da 3. kez yargılanmaya başladı.)
27 Temmuz
Balgat Katliamı'nı gerçekleştiren (10 Ağustos 1978) iki faşist İsa
Armağan ve Mustafa Pehlivanlıoğlu, Mamak Askerî Cezaevi'nden kaçırıldı.
(Demokrat gazetesi günler öncesinden, 11–12 Haziran tarihli sayılarında faşist
katillerin kaçma hazırlığında olduğunu yazmıştı.)
28 Ağustos MHP
hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı'na yapılan suç duyurularının sayısı 9'a
ulaştı. (Bu duyurular, İstanbul, Ankara, Zonguldak cumhuriyet savcılıklarıyla İstanbul
ve Ankara Sıkıyönetim mahkemeleri savcılıklarınca yapılmıştı.)
6 Eylül Milli
Selamet Partisi'nin (MSP) Konya'da düzenlediği 'Kudüs'ü kurtarma yürüyüş ve
mitingi' şeriat isteminin dile getirildiği bir gösteriye dönüştü. (12 Eylül
sonrasında faşist darbenin en temel gerekçelerinden biri olarak gösterilen
mitingden ötürü MSP yöneticileri yargılandı ancak tümü “delil yetersizliğinden”
beraat etti.)
12 Eylül
Darbecibaşı ve dört arkadaşı, sabaha karşı ülke yönetimini ele geçirdi...
TARİŞ saldırıları
22 Ocak - 20 Şubat Yüzlerce polis ve jandarma “arama yapmak” bahanesiyle,
TARİŞ'e (İzmir, İncir, Üzüm, Pamuk ve Zeytinyağı Tarım Satış Kooperatifleri
Birliği) baskın yaptı. (1979'da kurulan 2. MC (Milliyetçi Cephe) hükümetinin
TAR‹Ş Genel Müdürlüğü'ne kendi adamını ataması ve yeni yönetimin önceki dönemde
işe alınan işçileri tasfiye etmek istemesi, TARİŞ işyerlerinde örgütlü DİSK'e
bağlı sendikaların ve işçilerin tepkisine neden olmuştu.) Baskına karşı koyan
ve geri püskürten işçiler tüm işletmelerde direnişe geçti. Olay çok kısa sürede
İzmir'de duyuldu. İzmir'in gecekondu mahallerinde özellikle de TARİŞ
işçilerinin oturduğu Çimentepe, Gültepe gibi gecekondu bölgelerinde halk sokağa
döküldü. TARİŞ'in çeşitli işletmelerinde devam eden direnişlere destek veren ve
üniversiteyi işgal eden Ege Üniversitesi öğrencileriyle polis arasında çıkan
çatışmada ise 83 öğrenci ve 7 polis yaralandı. 14 Şubat'ta Çiğli İplik
Fabrikası işçilerine karşı bir operasyon başlatıldı. Sabaha karşı on bine yakın
'asker, polis, zırhlı araçlarla, helikopterlerle fabrikaya baskın düzenlediler.
Sonunda güvenlik güçleri fabrikaya girdi ve kimseye dokunmayacaklarına söz
verdikleri halde, 1500 işçi tutuklandı ve işkenceden geçirildi. Olaylar
sürerken DİSK'e bağlı sendikalar 2 günlük grev kararı aldı. 17 Şubat'ta
mahallerdeki direnişi kırmak üzere düzenlenen 9 saatlik operasyon amacına
ulaştıktan sonra sokağa çıkma yasağı kondu. 20 Şubat'ta devrimci demokrat
işçilerin yerine sağcı faşist işçilerin yerleştirilmesiyle TARİŞ'te üretim
yeniden başladı. TARİŞ olaylarını Erzurum'dan izleyen Darbecibaşı ise, “Biz dış
düşmanlarla değil, iç düşmanlarla uğraşıyoruz” dedi.
Faşistler Çorum'da 48 kişiyi katletti
29 Mayıs – 5 Temmuz 28 Mayıs'ta MHP'li Gün Sazak'ın öldürülmesini bahane eden
faşist çeteler 29 Mayıs sabahından itibaren kentte gösteriler yapmaya başladı.
Akşama doğru iki öğretmeni yaralayan ve devrimci demokrat kişilerin işyerlerini
tahrip eden faşist göstericiler, Alevilerin ve devrimcilerin yaşadığı Mil önü
mahallesine saldırdı. Burada barikat kuran devrimcilerle MHP'li faşistler
arasında çıkan çatışma tüm kente yayılarak sabaha kadar sürdü. Olayların ilk
aşaması 2'si polis 4 kişinin ölümüyle sonuçlandı.
1 Temmuz'da yeniden saldırıya geçen faşistler, halkı Alevilere ve devrimcilere
karşı “cihada çağırarak”, çok sayıda işyerini tahrip etti. 2 Temmuz'da, sokağa
çıkma yasağına karşın saldırılar Bahçelievler, Mutlu evler, Eti evler, Yavru
turna, Kale ve Terlemezler mahallelerinde yoğunlaştı. Silahlı faşistler,
devrimcilerin kurduğu barikatlardan ötürü mahallelere giremedi.
4 Temmuz'da dincilerin ve faşistlerin, cuma namazından sonra “Mil önü'nde cami
bombalandı” söylentisi yaymasından sonra, kentin çeşitli camilerinden çıkanlar
Alevi ve devrimci demokrat kişilerin bulunduğu yerlere saldırdılar. Devrimcilerin
örgütlü ve bilinçli direnişiyle püskürtülen saldırılar ve çatışmalar sabah
saatlerine kadar aralıklarla sürdü.
5 Temmuz'da askerler kentte denetimi sağladı. Saldırılar sırasında insanların
kulak ve burunlarının kesildiği söylentileri yayıldı. Temmuzun ilk haftasını
kapsayan olaylarda 44 kişinin öldüğü, böylelikle toplam 48 kişinin öldüğü
belirlendi.
CHP'nin İçişleri Bakanı Mustafa Gülcügil hakkında gensoru önergesi verildi.
Gülcügil 21 Temmuz'da istifa etti. CHP Çorum milletvekili Şükrü Bütün, 12
Temmuz'da yaptığı basın toplantısında, “Mil önü'ndeki Alaattin camisine bomba
atanların sağcı olduklarını ve yakalandıkları”nı açıkladı.
Demirel: Çorum'u bırak Fatsa'ya bak!
8–11 Temmuz Başbakan Demirel'in “Çorum'u bırak Fatsa'ya bak” sözleri sonrasında,
Ordu'nun Fatsa ilçesine, karadan ve denizden yüzlerce asker ve polisle 'Nokta
Operasyonu' düzenlendi. 8 Temmuz'da çok sayıda askerî birliği ilçeye sevk
edilmesi, 9 Temmuz'da Darbecibaşı'yla kuvvet komutanlarının ilçeye 'uğraması'
sonrasında, Fatsa 10 Temmuz'da polis ve askerlerce kuşatıldı, ilçeye giriş
çıkışlar yasaklandı. CHP, AP ve MSP ilçe başkanları Fatsa ile ilgili basında
çıkan haberlerin gerçeği yansıtmadığını ve örnek bir belediyecilik anlayışıyla
huzur içinde yaşadıklarına ilişkin ortak basın açıklaması yapmalarına karşın 11
Temmuz'da harekât başladı. Yüzleri maskeli faşistlerin yer göstermesiyle de
bağımsız belediye başkanı 'Terzi' Fikri Sönmez ve 300 kişi gözaltına alındı.
Çıkan çatışmalarda en az 15 kişi yaşamını yitirdi. (16 Temmuz'da İçişleri
Bakanlığı'nca görevinden alınan ve tutuklanan 'Terzi' Fikri, Fatsa Devrimci-Yol
davasında yargılanırken 4 Mayıs 1985'te 12 Eylül zindanlarında yaşamını
yitirdi.)
Aşağıdaki
fotoğraflar Fatsa ve Samandağ da halkın katıldığı birlikte yönetilen doğrudan katılımcı
demokratik anlayışıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder