11 Temmuz 2011 Pazartesi

Zeytin Dalının Barış ve Kardeşliğini Ezilen Sınıfdan Doğru Örmeliyiz.


Zeytin Dalının Barış ve Kardeşliğini Ezilen Sınıfdan Doğru Örmeliyiz.


Her dönem seçimler biter siyaset askıya alınır. Bir sonraki seçime kadar önemli gündem yoksa ilgi duyulmaz. Ama ülkemizdeki devlet ve hükümet gündemi bulunduğumuz bölge itibariyle o kadar dolu ki birileri sürekli geleceğimize yön vermekte. Geleceğimizden kaygılı, kendini emekçilerin ve ezilenleri örgütlü mücadelesine adamış tarih boyunca bedellerini ödemiş sosyalistlerin ve devrimcilerin gündemi hiç bitmez bitmemelidir de. Çünkü emperyalistlerin, kapitalistlerin aç gözlülükleri ve oyunları hiç bitmez. Dünyayı sürekli krizlerle savaşlarla kendilerini var ederek yönetirler. Ülkemizde de, dünyada da sürekli öcü vardır. Öcüler egemenlerin basını ve medyası tarafından canavarlaştırılır. Çünkü kendi canilikleri görülmesin diye öcüyü hızlı bir şekil de iletişim araçlarıyla toplumsallaştırırlar. Solun, sosyalistlerin ve devrimcilerin görevi günlük siyaseti iyi okuyarak toplumsal yaşam alanlarını boş bırakmadan toplumu bilgilendirmeli bilgiyi toplumsallaştırmalıdırlar. Siyasi, sosyal ve toplumsal yaşam boş bırakmaya gelmez boş bırakırsa birileri gelir o boşluğu doldurur. Ondan sonra her seçim sonrası bu toplum adam olmaz diyerek hayıflanırız. Sol siyaset özü itibarıyla özgürdür. Toplumsal özgürlük ise kolay kazanılmaz. Sürekli kesintisiz mücadele gerektirir. Sol, tepeden inen hiçbir dayatmayı doğru bulmaz. O zaman 1960'larda başlayan 1970'lerde devam eden toplumsal muhalefettin örgütlülüğüne inananların eski tarz bire bir yöntemi benimsemelidir. Yaşanılan sorunların temelinde bozuk düzen ve sistem vardır. O zaman düzen ve sistem sorgulanması gerekmektedir. Neo-liberal serbest piyasacı ideolojik ego manya ancak ve ancak alternatifi olan sosyalist devrimci ideolojik mücadeleyle alt edilir. Onunda yöntemi antiemperyalist, antikapitalist, antifaşist mücadeleyi kesintisiz sürekli hale getirmektir. Eşitlik özgürlük bir arada yaşam hakça paylaşımla olacağına inananlar bu yaşananların karşısında duyarsız kalamaz kalmamalıdır. Dünya'ya tepeden müdahale edemeyiz bir yerlere havalede edemeyiz reel düşünmek zorundayız. Dünyanın merkezi bulunduğun yere doğrudan müdahaleden geçer 1848'de manifesto bizlere teorik yollarını göstermiştir.

Pratik yöntemi ise bulunduğunuz yöreye göre değişir. Üretim ilişkilerinin sosyoekonomik yapısına göre farklı yöntemlerle mücadele gerektirir. Tarım, sanayi ve bilgi toplumunun bizlere sunduğu yeni örgütlenme yöntemini mutlaka doğrudan demokratik yöntemleri uygulayarak bulmalıyız.

İlçemizdeki çok kültürlülüğü çok kimlikliliği ve inançlılığı hayata geçirerek eşit özgür bir arada mutlu yaşayacağımız bir ilçe yaratabiliriz.Şöyle ilçemizde ki mahalle yapılarına bakılırsa kümelenmiş farklı kültürel yapılarımız vardır. Aslında ülke coğrafyamıza göre ilçemiz çoğulculuğuyla bir arada yaşıyor; şovenizme, ırkçılığa ve gericiliğe geçit vermeyen ender yerleşim yerlerinden birdir.

Şehrimizin Farklılıklarını Bilmek, Bir Arada Felsefi Değerlerini Yaşatarak, Ezilen Sınıfın  Çıkarlarını Korumalıyız. 

Zeytin dalı bizlere tarih den gelen çok önemli miras bırakmıştır. En önemli anlamı BARIŞ ve KARDEŞLİKTİR.

Bu mirasın üzerine YUNANİSTAN göçmenlerinin getirdiği DEMOKRASİ kültürünü doğrudan katılımcı yönteme dönüştürerek.

YUGOSLAVYA'DAN gelen KOMİTACILIK anlayışını tıpkı 1979 yerelimiz de ve de Fatsa da olduğu gibi devletin, jandarmanın ve polisin önüne geçerek NATO-ABD-AB güdümlü değil. Halkın doğrudan sorunlarına çözümüne dâhil ederek paranın egemen olmadığı devrimci ruha dönüştürerek sağlamalıyız.   

Esmer (ROMAN) vatandaşların yaşadığı anı değerlendirme ve mutlu olma EĞLENCE kültürünü eğlenerek tatmalıyız. Onların yaşamı mutlu olmayı dönüştürmeye bağlılıklarını düzenli yaşam hakları olduğunu savunmalıyız. 

Yörük kültürünün İMECESİNİ tekrar güne uyarlayarak yeşertmeliyiz. Aptal kutusu TV ve diğer çağın hastalığı olan iletişim araçlarından biraz da olsa uzaklaşarak. Köy odalarındaki sohbetleri doğrudan demokrasimize uyarlayarak yaşamalı ve yeniden yeşertmeliyiz.

Alevi kültüründen önemli felsefelerinden biri olan eline beline ve diline sahip ol-gelin canlar bir olalım. 

Müslümanlığın komşun açken tok yatmama felsefesini haberin bile olmasa sorumlusun duyarlılığıyla devrimci bir dönüşüme çevirmeliyiz. 

Doğun ve güneydoğu ana dolunun tarihi mirası olan (Mezopotamya) yerleşik düzen sosyal hayat başlangıcı olduğu söylenen ışık doğudan yükselir insanlık tarihinin derin kültürel bölge insanlarımızla. Bir arada yaşamayı savunmalıyız.

Bunların ortak bütünlüğü olan kavramsal ismi Türkiyeliği emekçilerden ve ezilenlerden doğru ortak payda da buluşturmalıyız. 

Farklı kimliklerden, kültürlerden ve inançlardan olan ayrıcalıklı sınıfa paranızla malınız la mülkünüzle mutlu olun aç gözlülere. Zenginlik mal mülk para pul mu? Yoksa çok kültürlü, kimlikli ve inançlı olmak mı? Yoksa farklılıklarımızla bir arada mutlu yaşamak mı?

Yerlisi, Göçmeni, Köylüsü, Kentlisi, Alevisi, Sünni'si, Hrıstıyanı, Musevi'si. Ayrım gözetmeksizin ezilen işçi, çiftçi, esnaf ve sanatkâr tüm emekçi kesimiyle farklılıklarımızın zenginlik olduğunu bilerek yaşamalıyız.     

Yazının sözü:  Hiçbir Ordu, Zamanı Gelmiş Bir Düşünceye Karşı Koyamaz! VICTOR HUGO
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder