Zeytin Dalının Barış ve Kardeşliğini Ezilen
Sınıfdan Doğru Örmeliyiz.
Her
dönem seçimler biter siyaset askıya alınır. Bir sonraki seçime kadar önemli
gündem yoksa ilgi duyulmaz. Ama ülkemizdeki devlet ve hükümet gündemi
bulunduğumuz bölge itibariyle o kadar dolu ki birileri sürekli geleceğimize yön
vermekte. Geleceğimizden kaygılı, kendini emekçilerin ve ezilenleri örgütlü
mücadelesine adamış tarih boyunca bedellerini ödemiş sosyalistlerin ve
devrimcilerin gündemi hiç bitmez bitmemelidir de. Çünkü emperyalistlerin,
kapitalistlerin aç gözlülükleri ve oyunları hiç bitmez. Dünyayı sürekli
krizlerle savaşlarla kendilerini var ederek yönetirler. Ülkemizde de, dünyada
da sürekli öcü vardır. Öcüler egemenlerin basını ve medyası tarafından
canavarlaştırılır. Çünkü kendi canilikleri görülmesin diye öcüyü hızlı bir
şekil de iletişim araçlarıyla toplumsallaştırırlar. Solun, sosyalistlerin ve
devrimcilerin görevi günlük siyaseti iyi okuyarak toplumsal yaşam alanlarını
boş bırakmadan toplumu bilgilendirmeli bilgiyi toplumsallaştırmalıdırlar.
Siyasi, sosyal ve toplumsal yaşam boş bırakmaya gelmez boş bırakırsa birileri
gelir o boşluğu doldurur. Ondan sonra her seçim sonrası bu toplum adam olmaz
diyerek hayıflanırız. Sol siyaset özü itibarıyla özgürdür. Toplumsal özgürlük
ise kolay kazanılmaz. Sürekli kesintisiz mücadele gerektirir. Sol, tepeden inen
hiçbir dayatmayı doğru bulmaz. O zaman 1960'larda başlayan 1970'lerde devam
eden toplumsal muhalefettin örgütlülüğüne inananların eski tarz bire bir
yöntemi benimsemelidir. Yaşanılan sorunların temelinde bozuk düzen ve sistem
vardır. O zaman düzen ve sistem sorgulanması gerekmektedir. Neo-liberal serbest
piyasacı ideolojik ego manya ancak ve ancak alternatifi olan sosyalist devrimci
ideolojik mücadeleyle alt edilir. Onunda yöntemi antiemperyalist,
antikapitalist, antifaşist mücadeleyi kesintisiz sürekli hale getirmektir.
Eşitlik özgürlük bir arada yaşam hakça paylaşımla olacağına inananlar bu
yaşananların karşısında duyarsız kalamaz kalmamalıdır. Dünya'ya tepeden müdahale
edemeyiz bir yerlere havalede edemeyiz reel düşünmek zorundayız. Dünyanın
merkezi bulunduğun yere doğrudan müdahaleden geçer 1848'de manifesto bizlere
teorik yollarını göstermiştir.
Pratik
yöntemi ise bulunduğunuz yöreye göre değişir. Üretim ilişkilerinin
sosyoekonomik yapısına göre farklı yöntemlerle mücadele gerektirir. Tarım,
sanayi ve bilgi toplumunun bizlere sunduğu yeni örgütlenme yöntemini mutlaka
doğrudan demokratik yöntemleri uygulayarak bulmalıyız.
İlçemizdeki
çok kültürlülüğü çok kimlikliliği ve inançlılığı hayata geçirerek eşit özgür
bir arada mutlu yaşayacağımız bir ilçe yaratabiliriz.Şöyle ilçemizde ki mahalle
yapılarına bakılırsa kümelenmiş farklı kültürel yapılarımız vardır. Aslında
ülke coğrafyamıza göre ilçemiz çoğulculuğuyla bir arada yaşıyor; şovenizme,
ırkçılığa ve gericiliğe geçit vermeyen ender yerleşim yerlerinden birdir.
Şehrimizin Farklılıklarını Bilmek, Bir Arada Felsefi Değerlerini
Yaşatarak, Ezilen Sınıfın Çıkarlarını Korumalıyız.
Zeytin
dalı bizlere tarih den gelen çok önemli miras bırakmıştır. En
önemli anlamı BARIŞ ve KARDEŞLİKTİR.
Bu
mirasın üzerine YUNANİSTAN göçmenlerinin getirdiği DEMOKRASİ kültürünü doğrudan
katılımcı yönteme dönüştürerek.
YUGOSLAVYA'DAN
gelen KOMİTACILIK anlayışını tıpkı 1979 yerelimiz de ve de Fatsa da olduğu gibi
devletin, jandarmanın ve polisin önüne geçerek NATO-ABD-AB güdümlü değil.
Halkın doğrudan sorunlarına çözümüne dâhil ederek paranın egemen olmadığı
devrimci ruha dönüştürerek sağlamalıyız.
Esmer
(ROMAN) vatandaşların yaşadığı anı değerlendirme ve mutlu olma EĞLENCE
kültürünü eğlenerek tatmalıyız. Onların yaşamı mutlu olmayı dönüştürmeye
bağlılıklarını düzenli yaşam hakları olduğunu savunmalıyız.
Yörük
kültürünün İMECESİNİ tekrar güne uyarlayarak yeşertmeliyiz. Aptal kutusu TV ve
diğer çağın hastalığı olan iletişim araçlarından biraz da olsa uzaklaşarak. Köy
odalarındaki sohbetleri doğrudan demokrasimize uyarlayarak yaşamalı ve yeniden
yeşertmeliyiz.
Alevi
kültüründen önemli felsefelerinden biri olan eline beline ve diline sahip
ol-gelin canlar bir olalım.
Müslümanlığın
komşun açken tok yatmama felsefesini haberin bile olmasa sorumlusun
duyarlılığıyla devrimci bir dönüşüme çevirmeliyiz.
Doğun
ve güneydoğu ana dolunun tarihi mirası olan (Mezopotamya) yerleşik düzen sosyal
hayat başlangıcı olduğu söylenen ışık doğudan yükselir insanlık tarihinin derin
kültürel bölge insanlarımızla. Bir arada yaşamayı savunmalıyız.
Bunların
ortak bütünlüğü olan kavramsal ismi Türkiyeliği emekçilerden ve ezilenlerden
doğru ortak payda da buluşturmalıyız.
Farklı
kimliklerden, kültürlerden ve inançlardan olan ayrıcalıklı sınıfa paranızla
malınız la mülkünüzle mutlu olun aç gözlülere. Zenginlik mal mülk para pul mu?
Yoksa çok kültürlü, kimlikli ve inançlı olmak mı? Yoksa farklılıklarımızla bir
arada mutlu yaşamak mı?
Yerlisi,
Göçmeni, Köylüsü, Kentlisi, Alevisi, Sünni'si, Hrıstıyanı, Musevi'si. Ayrım
gözetmeksizin ezilen işçi, çiftçi, esnaf ve sanatkâr tüm emekçi kesimiyle
farklılıklarımızın zenginlik olduğunu bilerek yaşamalıyız.
Yazının sözü:
Hiçbir Ordu, Zamanı Gelmiş Bir Düşünceye Karşı Koyamaz! VICTOR HUGO
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder