14 Mayıs 2012 Pazartesi

Yüz Yılık Hesapların Sonu Mu Geliyor? 2


Yüz Yılık Hesapların Sonu Mu Geliyor? 2



Darbelerden hesabı, darbe sonrası bir program etrafında hazırlanan ürünleri soramaz. 1982 anayasasında var olan %10 seçim barajıyla iktidara gelen tüm yerel ve genel iktidarların hepsi anti-demokratik yollarla iktidar gelmişlerdir. O yüzden hiç biri halkın sorunlarına çare olamamışlardır.  Sorunlarımız katmerleşerek çığ gibi büyümüştür. Gerek yerelimiz de gerekse gelenimiz de yeşil kuşak teorisinin bir parçası olanlar, şimdi ülkenin tüm yaşam biçimini bağlı bulundukları ABD’ye göre dizayn etmektedirler. Sermaye için hiçbir önemi yoktur iktidarın kimin olduğu. İster dinci, İster solcu liberal, ister milliyetçi, ister liberallerin tüm yelpazesi olsun, isterse faşist diktatörlük olsun hiç önemli değil. Bu saydığım yapıların kökleri emperyalist Osmanlı’ya dayandığı için ABD ile ortak hareket ediyorlar. 

Ülkemizde ve bölgemiz de gelişen Emperyalist-Kapitalist işgallerin ne getirdiği ortadadır. Savaş, kan, gözyaşı, açlık, yoksulluk ve işsizliktir. Ve maalesef bunun eş başkanlığına soyunmuş bir Başbakan’la yönetilen ülkedeyiz. Darbelerin iç sorumluları olanlar, kendilerine yönelik yapılmamış darbe girişimlerini hukuksuz bir şekilde yargılamasının sorumluluğunu üzerinden atmak isterken, kamburları olan 12 Eylül darbesini ve 28 Şubat post modern darbe girişimlerini aradan çıkarmak için yapılan bir yargılamadır. Çünkü yaşadığımız ekonomik darbelerin kökenin de 24 Ocak kararları, 12 Eylül darbesi ve 1982 anayasası vardır. BirGün yazarı Mehmet Süha Alparslan’ın değimiyle; “12 Eylül Yargılanırken Mağdurlar, mağrurlar, müdahiller, muhataplar diye dört kategoriye ayrıldı. Bakanlar Kurulu mağdurmuş bir, yetmez ama evetçiler de mağrur ” Yine BirGün yazarı Oğuzhan Müftüoğlunun yazısında şöyle diyor:
12 Eylül davası nedense daha sanık duruşmaya bile getirilemeden gündemden düşürüldü.  Mahkemenin MHP, CHP ve bazı sendikalarla, bazı milletvekilleri dışındaki bütün müdahillik taleplerini reddetmesi BirGün dışındaki bütün gazete ve televizyonlarda haber bile olmadı. “ Eee darbeyi yargılayan sayın iktidar yandaşları medya ne oldu, çomağın ucunun muhatapları müdahil olunca ürünlerine dokunacağını anlayınca biranda çark ettiler. Eee birde bu gelişen olaylarda efelenen postu kurtardık diyen Yetmez Ama Evetçiler sizlere ne oldu; yine AKP’nin kazığını yediniz değil mi? Önceki yazımda da belirtmiştim iktidara koltuk değnekliği yaparak hesap sorulmaz. Bu konuda iki yazarın linklerini sizlere paylaşıyorum.

Mağdurlar, mağrurlar, müdahiller, muhataplar:
http://www.birgun.net/writer_index.php?category_code=1236167194&news_code=1333526171&year=2012&month=04&day=04

Kenan Evren yargılanırken:
http://www.birgun.net/writer_index.php?category_code=1187090571&news_code=1335172236&year=2012&month=04&day=23

1978 Maraş Olayları ve Öncesinde Önemli İki Gelişme Yaşandı
Maraş olayları öncesi iki önemli gelişme yaşandı bir 6 Mart Eski Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Kenan Evren, Genelkurmay Başkanlığı görevine başladı. Diğeri ise 16 Mart İstanbul Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi'nin önünde devrimci öğrencilerin üzerine bomba atılması sonucu 7 öğrenci Abdullah Şimşek (TİP), Baki Ekiz (İGD), Cemil Sönmez (TİP), Hamit Akıl (TİP), Hatice Özen (Dev-Genç), Murat Kurt (İGD), Turan Ören (İGD) yaşamını yitirdi, 41 öğrenci yaralandı. 22 Mart'ta bir basın toplantısı düzenleyen Pol-Der İstanbul Şubesi başkanı, bombalı saldırı istihbaratının olaydan 10 gün önce üniversitedeki polis âmirliğine bildirildiğini açıkladı. Saldırının sanıkları olduğu öne sürülen, aralarında Mehmet Gül (sonradan MHP milletvekili olarak Meclis'e girdi), Orhan Çakıroğlu, Kazım Ayaydın'ın da bulunduğu beş ülkücü yıllarca süren yargılamalardan sonra beraat ettiler. 

Maraş olaylarının başlangıç tarihi 19 Aralık gecesi sağcı bir filmin gösterildiği sinema bombalandı. 1'i ağır 7 kişi yaralandı. “Alevi komünistler sinemaya bomba attı” söylentisinin yayılmasıyla toplanan kalabalık CHP il merkezini, Töb-Der binasını ve PTT'yi taşlayarak tahrip etti. Bu yalan haberin yayılmasından sonra çıkan olaylar da 22–26 Aralı günlerinde katliama dünüştü. 111 kişi öldü 176 kişi yaralandı. Bu önemli tarihleri kısa kıs geçerek fazla uzatmak istemiyorum; dileyen bu konularda ayrıntılı bilgiyi internetten araştırabilirler.    
1 Mayıs 1977 Taksim Olayları 
Bu tarihte çok önemli derin devletin katliamı söz konusu. Geçtiğimiz günlerde taraf gazetesinin utanmaz bir yazarın yazısı, gündeme damgasını vurdu. Beklenmedik bir çıkış yaparak 1977 1 Mayısında yaşanan katliamı manipüle etmek için sol içi çatışmadan oluştuğunu yazdı. İyide oldu bu yüzden Liberaller kendi kendilerine maskelerini düşürmüş oldular. Her şey apaçık devlet kayıtlarında ve görgü tanıklarıyla ispatlanırken, liboşların utanmadan, sıkılmadan, böyle bir çıkış yaparak bukalemun yüzlerini göstermiş oldular.          

12 Mart 1971 Muhtırası 
12 Mart dönemi ise Türkiye’nin onurlu yüz aklarının yok edilmesinin düğmesine basıldığı dönemdir. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)  Kocaeli milletvekili Nihat Erim 12 Mart muhtıra sonrası 26 Mart'ta başbakan oldu. 22 Mayıs 1972'ye kadar işbaşında kaldı. Muhtıra sonrası dönemde görev alan ve görevini tamamladıktan sonra da görevini bırakan Nihat Erim’in dönemi bir tarihin önemli gençlik liderlerinin başlarının koparıldığı dönemdir. Ve planlı uygulamaya koyulan bu sürecin üç önemli liderleri ve arkadaşları öldürülmüştür. Mahir-İbo-Deniz. Nihat Erim 9 Temmuz 1980'de İstanbul Dragos'taki evinin yakınında  Mahir Çayan ve arkadaşlarının "intikamının alınması" adına Dev-Sol militanları tarafından silahlı ateşle öldürüldü.

1963 Yılında Gelişen Komünizmle Mücadele Dernekleri (Fettullah Gülen) 
Gülen hala üstlendiği rol icabı şimdi özel çiftliklerde ABD’nin Pensilvanya Eyaletinde yan gelip yatmaktadır. Ülkeyi uçuruma sürükleyen kominizimle mücadele derneği kuruluşu 1948 yılında Zonguldak’ta kurulur aynı döneme denk getirilen Marshall yardımlarının da başladığı [süt tozlu (aynı şimdiki gibi) bozuk] dönemdir.Sonrasında yapılan 27 Mayıs darbesinde dernek kapanır. Türkiye’de CIA destekli dernek sol karşıtı kontrgerilla faaliyetlerini etkili bir şekilde sürdüren Türkiye kominizimle mücadele dernekleri tekrar 1963 yılında kurulur. İki yıl içersinde dernek sayısını hızlı bir şekil de 110’a çıkarılır. Fettullah Gülen’de bu dernekler de özel görev almış Erzurum da kurulan derneğin ilk kurucularındandır.  Göreve başladığı günden bu güne hep gündemde kalan zat, her dönem çıkışlarıyla tanınır 12 Eylül darbesi öncesi ve sonrası söylemleri, daha sonrası yeşil kuşak teorisinin yaygınlaştığı dönemde üstlendiği rol, 28 Şubat’ta ki çıkışı ve en son Filistin’e yapılan yardımlardaOTORİTE’YE karşı çıkılmaz sözü ile dikkatleri üzerine çekmiştir. Ve en son çıkışıyla bu güne kadar yutturduğu mücadelesinin anlamının bittiğini düşünüyorum. Çünkü Müslümanlara yapılan bir zulme karşı farklı bir tutum almıştır.                

27 Mayıs 1960 Darbesi
Yitirilen başbakan ve üç arkadaşı çok partili dönemde yıldızı parlayan Adnan Menderes’in de şüpheli yaşam süresi vardır. Tek partiden ayrılan Sağ Muhafazakâr Milliyetçi kesimin lideri, ilk çıkışıyla piyasa ekonomisini benimsemiş her mahallede bir milyoner sevdasını tüm ülkeye yaymıştır. Kendisi göremedi ama şimdi aynı çizgiyi sürdürenler tüm insanlığa vahşice yaşatıyor. Kendisinin sağcı olması sebebiyle 27 Mayıs sol darbe diye tanımlanır, aslın da solla hiç bir ilgisi yoktur. 27 Mayıs da ABD patentli bir darbedir. Yapanlarından biri de kendi kulvarın da olan en yakını Alparslan Türkeş’tir çünkü Nato anlaşması sonrası 1955 yılında ABD’ye giderek kontrgerilla Gladiyo eğitimleri almış, hem 27 Mayıs’ın mimarlığını üstlenmiş hem de 12 Eylül’e kadar gelen sürecin en baş sorumlularındandır. Menderesin daralan ekonomiden dolayı Sovyetlerle girdiği diyalog sonucu iç işbirlikçilerle yapılmıştır.                           

1955 Yılında Ordunun Orta Düzeyli Subayların ABD Deki Eğitimi
Evet, yukarda da yazdığım gibi 1955 yılında ordunun orta düzeyli subaylarının ABD‘ye gönderilerek tüm katliamların eğitimlerini aldığı dönemdir. 

1952 Yılında NATO Anlaşması 
Emperyalist devletlerin başını çektiği NATO kurulduğu günden bu yana, dünya’nın jandarmasıdır. Bizim de 1952 yılında dahil olduğumuz bir kuruluştur. O denem dahil olma konusunda Demokrat Parti(DP) ile Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) de mecliste oy vermiştir. Ülkemizin de anlaşma gereği, alınan kararlara uyma zorunluluğu vardır. Geçtiğimiz günlerde somut bir örneğini de yaşadık Başbakan orada notan un ne işi var dedikten sonra çark ederek yola girmiştir, alınan kararlara karşı çıkamamıştır.          
1948 Yılında Marshall Yardımları 
1948 Yılında Marshall Yardımları ve Anlaşması süreci Ülkemiz Liberal dünyaya atılan ilk adım olmuştur. Birci ve ikinci dünya-paylaşım savaşlarında hemen yanı başımızda olan Sovyetlerle giremediği diyaloga şimdilerde yaşadığımız dünyanın başına iş açmıştır; ta başka kıtaların kendine benzer ABD ile girmiş olduğumuz diyalog dünyanın tek kutuplu olmasına ve bu hale gelmesine yardımcı olmuştur. Aynı döneme denk gelen diğer anlaşmalardan bir diğerleri de tefeci IMF ve DB finans sektörleri anlaşmalarıdır.   

1948 yılından 2012 yılına kadar önemli tarihi saptamalarda bulundum. Bazı önemli ayrıntılarda belirtmek isterim. 

1955 yılında 6–7 Eylül olayları diye adlandırılan Rumlara yapılan ırkçı bir eylemdir. İnsanların evleri kundaklamış yerlerinden yurtlarından edinmişlerdir. 

1955 yılında köy enstitülerinin kapatılması. Bu eğitim sisteminin mimarı olan Hasan Ali Yücel'i ve Tonguç Hocayı saygıyla anıyorum. Ama maalesef neden kapatıldığı hala anlaşılmayan köy enstitüleri gerekçesinin KOMÜNİST yuvası olduğudur. Diğer bir gerekçede köylü çocukların kentli çocukların önüne geçmesi korkusudur.   

13 Şubat 1961 yılında 
Türkiye İşçi Partisi İstanbul İşçi, Sendikaları Birliği üyesi 13 işçi-sendikacı tarafından kurulmuştur. 

TİP 1965 yılında 14 milletvekiliyle meclise giren parti olmuştur. Meclis kürsüsü işçi sınıfının haklarının tartışıldığı alan olmuştur. 

1967 yılında DİSK kuruluşu
13 Şubat 1967 yılın da kurulan Devrimci İşçe Sendikalarının Konfederasyonu ve sonrasında gelişen işçi sınıfı mücadelesi ilme kazanmıştır.

1969 yılında 6 Filo Def ol eylemleri
68 Kuşağının başlattığı en önemli eylemelerinden biridir. Şimdi iktidarın en tepelerin de oturanlar, o dönem karşıt eylemler geliştirerek şimdiki iktidarlarının tohumlarını atmaktaydılar.   

16 Şubat 1969... Yer Beyazıt... 30 binin üzerinde işçi ve öğrenci, 6. Filo’yu protesto mitingi yapıyor. 

15–16 Haziran Olayları, 
15–16 Haziran 1970 tarihlerinde Türkiye’de İstanbul olarak başlayan ve yayılan, Türkiye tarihindeki en büyük işçi eylemlerinden biridir.

1978 yılında 7 Tip’linin Ölümüyle sonuçlanan katliam. Önemli birinin açıklaması, Bahçelievler’de işlenen bu cinayet Türkeş’in “Bahçelievler bizim için çok emniyetli bir yer haline getirilmelidir” sözlerinden sonra meydana geldi. 

1993 yılında 2 Temmuz günü Sivas katliamı yaşandı 
Devletin tarih de yaşattığı yüz karalarından biri de, Sivas yaşanan olaylardır. Failleri bulunamadığı gibi geçtiğimiz günlerde davası zaman aşımına uğramıştır.

1995 yıllarında Gazi olayları yaşandı
Alevilerin yuğun yaşandığı yer olan gazi olayları yine faillerinin bulunamayan olaylardandır. İlk olay kimliği belirlenemeyen kişiler tarafından rast gele ateş edilen ve bir vatandaşın ölümüyle sonuçlanan olay; sonrasın da 17 kişi hayatını kaybetti ve bunların 7 sinin polisin mermisiyle hayatını kaybettiği tespit edildi. Sonrasında yargılama polislerin lehin de sonuçlandı.

1999 yılı 19 Aralık günü “Hayata Dönüş Operasyonu”
1999 yılı 19 Aralık günü “Hayata Dönüş Operasyonu” adı altında yapılan katliam da yaşamın yitiren 30 tutuklu. Adı hayata dönüş ama maalesef kendi katliam. Yaklaşık 1000 güvenlik görevlileriyle müdahalede bulunuldu. 

Yüz Yılık Hesapların Sonumu Geliyor? 2
Yazısının devamını birkaç yazı sonrası 3 üncüsünü yazacağım.

Darbe döneminde oğlunu kaybeden 104 yaşındaki “BERFO ANA’nın” mücadelesinden dolayı yılın annesi olmalıydı. Benim anneler günü dolayısıyla mücadelesini imrendiği 2012 yılın ANNESİDİR.    
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder