Küresel kriz. Ve Ülkemiz. 1
Küresel kriz ve
ülkemizin krizi bilindiği gibi kapitalizm krizi 1900'lü yılların başında
başlar. Ve bu krizin sonucunda 1914 yılında 1. Paylaşım savaşı(1.Dünya savaşı)
başlar.
Peki, neden bu
krize gelindi. Hükümetler bu krizi önleyebilir miydi?
HAYIR! Çünkü
kapitalizm emperyalizm aşamasına gelmişti. Tekelleşen sermaye kapitalizmin
rekabetçi aşamasında kapitalistlerin artı-değer sömürüsü yöntemiyle değil bu
devam etmekle azami kâr yöntemine olanak doğmuştu.(Tekeller malların
fiyatlarını piyasaya bırakmayıp kendileri belirliyorlar) Sermaye ihracı yoluyla dünyadaki ekonomi tek
tek ülke ekonomilerini kendilerine bağlıyorlardı. Tekeller azami kâr hırsıyla
tüm emekçileri sömüre sömüre onların alım gücünü bitiyor, alım gücü düşen
emekçiler mal alamayınca kâr gerçekleşmiyor, borçlar ödenmiyor, kriz ekonominin
ve toplumun tüm kesimlerini zincirleme kapsıyordu. Yani kapitalizm 1800'lü
yıllardaki gençlik yıllarımı yaşamıyor.
Ancak kan akıtarak halkları birbirine boğazlatarak yaşamını
sürdürebiliyor.
Peki,
kapitalizmin küresel çaptaki krizi 1900'lü yıllarda başlıyor. Savaşlara neden
oluyor. 1929 krizinin sonucu 2. Paylaşım savaşı (2.Dünya savaş) çıkıyor. 1929
krizi gibi krizin küresel ölçekte olmadığı yıllarda ülkemizin neden 24 Ocak
kararları 5 Nisan kararları. 2001 de 15 günde 15 yasa çıkacak kararlar alındı.
Metropol ülkelerde nispeten refah varken bizde etkili krizler ortaya çıktı. Bu
ülkemizdeki kapitalizmin kendi iç dinamizmiyle değil emperyalist sisteme bağlı
gelişip bütünleşen sermaye birikiminden kaynaklanıyor. Sermayenin isim
hakkı, patent hakkı, teknolojik bilgi gibi unsurları için hep
emperyalist tekellere ödeme yapılıyor. Ülkemizde üretilen ürünlerin sermayenin
yapısı nedeniyle katma değeri düşük; cari açığın 50 milyar dolarlara dayanması
bundandır.
Sermaye yapısal
sorunundan kaynaklanan zayıflığını hep emekçilere ödetiyor. Sürekli kemer sıkma
isteniyor.
Bu duruma nasıl
gelindi ve nasıl kurtuluruz? Gelecek yazıda…!