8 Şubat 2010 Pazartesi

Esnaflarımız Yüzünü Sola Dönmeli Ve Kulak Vermelidir


Esnaflarımız Yüzünü Sola Dönmeli Ve Kulak Vermelidir


 Oda seçimlerinin hemen hemen yarısına geldik. Biri hariç seçim sonuclarında değişen bir şey yok. Aynı tas aynı hamam misali sonuçlar ortada duruyor. Toplumumuzun tüm kesimleri tarafından yönetim anlayışlarından doğan sonuçlarını yaşamaktayız. Sorunların yönetme yönteminden doğduğunu defalarca bu köşede dile getirdim. Oysa ne yöneticiler tarafından ne de genel kurul üyeleri tarafından algılanmadı. Küçük esnaf ve sanatkârların ciddi sorunları var. Bu sorunları yukarıdan aşağıya çözmek mümkün değildir. İçe dönük sorunların nedenlerini ve sebeblerini iyi analize ederek çözüm üretmeliyiz.Bu demokratik anlayışla asla mümkün görünmüyor. Gelir dağılımındaki adaletsizlik ilçemizde yaşayan insanlarda da fark ediliyor. Düşünün yaşadığımız ilçenin mahallesinde sosyo ekonomik yapı faklı birazcık merkeze yakın bölgelerde farklı tam merkezde daha farklı oluşmakta olduğunu görüyoruz.

Ekonomik dengesizlik işsizler kesimi, asgari ücretli kesim, asgari ücretin  %100 üzerinde olan bir kesim ve daha yukarılarda olan diğer ekonomik yapımız var. Liberal ekonomik politikaların yarattığı düzensizlik esnaf ve sanatkârları da çok ciddi sorunlarla karşı karşıya getirmiştir. Bu sorunlardan kurtulmanın yolu çok zordur. 30 yıllık tekelci kapitallerin devleti kuşatarak tüm yaşam alanlarını farklı yönlendirerek sömürmektedirler. Bu yanlış gidişatın nedeni serbest piyasacı ekonomik sistemimizdir. Tekel işçilerinin yıllardan bu yana algılayamadıkları özelleştirme politikaları şimdi geçte olsa aşağıdan yukarıya bir hak talebinde bulunmuşlardır. Esnaf ve sanatkârlarımız da çok geç olmadan aşağıdan yukarıya doğru hak talebinde bulunmak zorundadır. Ama maalesef mevcut oda başkanları ve yöneticiler ile bunu yapmak çok zordur. Hani bir atasözü var “ülkemin insanlarının ya kaçarken ya da … ken aklına gelir.” Yaklaşık 10 yıldır zincir mağazaların esnaf ve sanatkârlarımıza zarar verdiği herkes tarafından fark edilmiştir. Ama altından kalkılmaz bir borçla tüm esnaf ve sanatkârlarımız boğulmaktadır. Sosyal güvencesini ve vergisini ödeyemeyen esnafımız tıkanma noktasındadır. Yaşları 60'a gelmiş çok esnaf ve sanatkârımız emekliliği geldiği halde emekli olamamıştır. Dönem dönem af çıkarılarak 5 ve 7 yıl devlet bankalarından kredi verilerek eski borçları maaşlarıyla 5-7 yıl geri ödeyerek emeklilik hakkı kazanıyor. Düşünün serbest piyasacı sistemin koruyamadığı esnaf ve sanatkârımız 55-60 yaşına gelip hala emeklilik hakkını yaşı ve günü dolduğu halde edinememiştir. Mezarda emeklilik tüm örgütlü yapılar tarafından defalarca protesto edilirken. Esnaf ve sanatkârların yöneticileri ve örgütlü yapıları bu yaşananları izlemiştir. 

Meşru demokratik haklarımız olan sosyal, ekonomik ve toplumsal haklarımızın bir şekilde dile getirip talep etmeliyiz. Ama bu mevcut yapılarla asla mümkün değil. Esnafımız ve sanatkârımız 1950'den bu yana muhafazakâr kesimler tarafından siyasi ve toplumsal yapılardan uzak tutularak (Sen esnafsın siyaset yapma!) devletin tüm kademelerinde yer alarak tüm yasaları kendi lehlerine çıkarıp şimdilerde Tüsiyatçı ve Müsiyatçı olarak karşımıza dikilip çok ciddi güç olmuştur. Bu güne kadar esnaf ve sanatkârlarımızın oy deposu olduğu sağ ve muhafazakâr yapılardan uzak durup yüzünü sola dönmeli ve kulak vermelidir.
           

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder