14 Mayıs 2011 Cumartesi

31 Yıllık Sürece 12 Haziran da Engel Olun.

31 Yıllık Sürece 12 Haziran da Engel Olun.

24 Ocak 1980 kararlarıyla birlikte teslim alınmaya başlanan süreç hala devam ediyor. Nereye kadar süreceği de meçhul. ABD, AB güdümlü Cemaat-tarikat ve AKP ittifakının görevleri bitmedi.12 HAZİRAN DA ENGEL OLUN. 

GÜLEN'İN 1963 de ÖZAL'IN 1980 de üstlendiği görev 24 Ocak kararları ve 12 Eylül darbesiyle birlikte piyasacı özelleştirme politikalarıyla devam etmiştir. Darbe sonrası mevcut iktidarın temellerinin atıldığı ülkenin tüm kurumlarının dizayn edildiği bir dönemin başlangıcıdır. Ülkemizin temiz inanç duyguları kullanılarak gerçeklikten uzak taraflara yönlendirildi. DTÖ, DB ve IMF'NİN kararları doğrultusunda tarımdan gelen gelirimiz bitirildi. Yabancı tekellere teslim edilme girişimleri başladı. Yaşanan soğuk savaş dönemlerinin içinde yapılan girişimler, ülkemizi yeşil kuşak teorisiyle yöneten ABD ve ÖZAL'LA birlikte Ortadoğu ve Türkî Cumhuriyetleriyle olan ilişkilerinin cemaat-tarikat bağlantılarıyla sürdürerek, Sovyetler Birliği çöküşü sonrasında Irak-Kuveyt savaşı bahane edilerek Ortaasya ve Ortadoğu yeraltı kaynaklarının ele geçirilme girişimleri başarıyla sürdürülüyordu.  

ABD, AB kendine özgü politikalarını hayata geçirmek için ülkemize gönderdiği ekonomistlerle ÖZAL gibi Coni amcalarının isteklerini yerine getirmesi için bir başka kurtarıcı gönderiyordu. Tansu ÇİLLER. İki anahtar vadeden dönemin bakanı sonradan başbakanlık görevine gelen Çiller, 5 Nisan kararlarıyla vaat ettiği iki anahtar yerine var olan halkın kazanımlarını bir gecede ulusal ve uluslar arası sermeye transfer etti. “Gümrük birliği anlaşması'nın” yapıldığı dönem olan Çiller döneminde ülkemiz AB'nin dev şirketlerinin saldırısına uğramıştır. Önce allayıp pullayarak sunulan çok basit kişiler, maalesef bu ülkede bakanlık, başbakanlık yaparak ülke kaynaklarımızı uluslar arası şirketlere peşkeş çektiler. Sürekli iç işlerimiz iş birlikçilerle dizayn ediliyor. Sürekli farklı kesimlerden kariyer sevdalıları aranıyordur. 28 Şubat kararlarıyla yeni bir düzen içersine sokulmaya çalışılan ülke yönetimimiz, böl-parçala-yönet taktikleri REFAHYOL hükümetini de bitirdi. Devamında gelen hükümet, sermayenin göz diktiği tekelin bazı değerli kar getiren yerlerini ve sigaraların isim haklarını istemektedir.

İlçemizdeki demokratik yapıda bu oynanan oyuna gelmeden hemen tepkisini koymuş ve hemen arkasından geniş bir çalışma başlatmıştır. Akhisar, Kırkağaç ve Soma da tütünde kota getirilmesine karşı çıkılmıştır. Oynanan oyunun sonucuna ulaşmasına karşı imza kampanyasını örgütleyerek meclise iletmiş, sonrasında Samsun, Yeni Harman sigarası ve Akhisar sigara fabrikasıyla birlikte 4 aylık ciro değerine satılmasına engel olmuştur.

İşbirlikçi yöneticilerimiz ve uluslar arası sermaye bıkmadan, usanmadan kazanımlarımızı ellerimizden almak için yoğun çabaları devam ediyor. Sıkışan siyasi ve ekonomik daralma Abdullah ÖCALAN'IN yakalanmasıyla ulusalcı-milliyetçi, özelleştirmeci-liberal koalisyon hükümetini ülke gündemine getirmiştir. Yine görev başında olan siyasi ve ekonomik karanlık güçler, Neo-liberal politikaları hayata geçirerek tüm ülke halklarının kazanımlarını gasp etme çabaları 2000 sonu ve 2001'in başında bir şeyler bahane edilerek yine insanımıza ciddi bir kriz yaşatıldı. Meşhur anayasa kitabının başbakan ve cumhurbaşkanı tarafından birbirlerine atarak oku da öğren restleşmesi sonucu bir gecede ülke krize girerek yeni bir şeylerin hazırlığı yapılıyordu.

 
Transfer bakanlar, ülkemizin sorunlarını çözmek için ABD, AB ile birlikte dünya çapında ekonomik örgütleri olarak da DB, IMF, DTÖ tarafından ihraç ediliyor. İhraç bakanımız ülkeyi ekonomi bakanı olarak değil, başbakan olarak yönetir duruma getirilmiştir.15 günde 15 yasa çıkartılarak 20 yıllık yapılamayan özelleştirmelerin önü açılarak çok önemli bir eşiği atlayarak ona uygun siyasi yapıda hazırlıkları yapılmaya başladı. Çok önceleri cemaat tarikat ilişkisi olan kimi çevrelerin de desteğiyle fazilet partisinden yenilikçi kanat olarak tanınan aslında ABD 'Cİ TAYİP, GÜL ve ARINÇ üçgenine yeni bir parti kurdurularak ulusal ve uluslar arası sermayenin ihtiyaçlarına göre dizayn edilmeye başlandı. Milli görüşçü diye yıllardır geçinen Erbakan'ın talebeleri kendisine de kazık atarak ülkenin gelmiş geçmiş en büyük ABD'cisi oldular. Ülkenin kaynaklarını 9 yılık iktidarında talan ettiler. Bu iktidarın şimdiye kadar yaptığı halkın kazanımlarını sermayeye transfer etmektir. 1994 yılından sonra yereller yönetimin tüm kaynaklarını kullanarak sinsice yerleştikleri kamu kurumlarından verdikleri hizmetler tamamen cemaat-tarikat sermayesinin lehinedir.

Özelleştirmelerle başlayan süreç daha iyi olacak söylentileri ile ülkemizdeki tüm halklarımız kandırılmaktadır. Mücahit-Müşahit-Müteahhit her şeylere müsait yapının, devlet kurumlar, parti ilişkisi iç içe geçmesi engel olunmazsa diktatör faşizan baskıları artacaktır.
                                           

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder