Barışı Bütünlemek İçin Bir Arada Yaşamı Savunmalıyız
Barış ortamının oluşması için iklimin uygun
olması gerekiyor. Bir ortam -20 derece soğuk olursa üşüme ve rahatsız olmayı
yaşarız. Ilıman, sıcak ve pozitif ortamın oluşması için 30 yıldır ama Kürt ama
Türk tarafı yaşanan soruna hep negatif baktı. Üzülmemek, her akşam ekranların
başında kahrolmamak, anne babaların acı çekmemesi ve çocukların öksüz kalmaması
için iklimin barışçıl havasının oluşması için çaba göstermeliyiz. Çözümün
nereden geldiği, nasıl oluştuğunun barış için önemi olmasa gerekir. Savaş,
ölüm, kan, zulüm, hüzün ve mutsuzluk yoksa desteklenmelidir. Sorunu yaşayan
ülkemizin insanlarının ortak çıkarları ve ortak mutluluğunu yaşamak için
ülkemizin siyasi aktörlerinin bu konuda rol üstlenmesi gerekiyor. Çözümün
arkasında ABD ve AB varsa çözüm ülkemizin insanlarının çözdüğü çözüm
olmayacaktır. Ortadoğu yer altı kaynaklarının emperyalist güçlerin çıkarları
doğrultusunda bu sorun çözülme aşamasına girmişse asla bunun yeterli olmadığı gerçek
anlamda barışçıl bir ülkede yaşamak için bir arada yaşamı savunmalıyız. Ne ABD,
ne AB, ne Talabani, ne Barzani, ne Fethullah, ne Nakşibendî güdümünde
çözülmelidir. Eğer çözüm bu arayışlar içerisinde olacaksa gelecekte ezilen
halklara hiçbir faydası olmayacaktır. Sorun birbirini kabul etmeme sorunu ise
birbirimize saygılı olup birbirimizin varlığından rahatsız olmamalıyız.
Birbirimize bana benzeyeceksin dayatmasında bulunmamalıyız. Bunun sağlanması
için hukuksal haklar da oluşturmalıyız. Yani 1982 anayasasını tümüyle
kaldırarak yerine çok kimlikli, çok kültürlü ve çok inançlı bir anayasanın
siviller tarafından hazırlanması gerekmektedir.
Tüm halkların sosyal, toplumsal,
ekonomik, siyasi ve demokratik haklarını verebilen bir devlet saygılı bir
hükümet şarttır. Aslında yaşanan tüm sorunların altında pastanın paylaşımı
vardır. Pastanın paylaşımı da sınıfsal talepler, bilinç ve mücadele ile
olmalıdır. Sermayenin dünyada ve ülkemizde açgözlülüğünden çıkan sorunlardır.
Düşünün bir ülkede 19.000 milyoner ve milyarder zengin vardır. Düşünün ilimizde
2008'den beri yaşanan krizden halk, işçi, çiftçi, esnaf ve sanatkâr bir o kadar
yoksullaşırken ilçemizdeki kapital bir o kadar zenginleşmiştir. Ülke
sıralamasında ciddi yerlere tırmanmıştır. İlimizde ve ilçemizde yaşanan
işsizlik insanları mağdur etmiştir. İşsiz kalmalarına sebep olmuştur. Halk
fakirleştikçe ilimizde ve ilçemizde olan kapitaller basamak atlayarak
zenginleşmiştir. Gerek 24 Ocak, gerek 5 Nisan, gerek 2001 Şubat ve gerek ise
2008 krizleri halkı bir o kadar fakirleştirmiştir. Zenginler bir o kadar
zenginleşmiştir.
Dünyada ve ülkemizde yaşanan
savaşların huzursuzluğu ve umutsuzluğunun altında bu sebepler vardır.
Yaşanabilir bir dünya, yaşanabilir bir ülke, yaşanabilir il ve ilçe kurmak için
sayısal çoğunluğumuza güvenerek sınıfsal mücadele ilmesini yükseltmeliyiz.
Emperyalist ve kapitalist hattının ülkemizdeki temsilcileri olan ulusalcı,
milliyetçi, liberalci ve dinci iki cepheye karşı emek cephesinin oluşması
şarttır. Hattın antiemperyalist ve antikapitalist cephenin oluşması sınıfsal
bilincin ve sınıfsal mücadelenin verilmesi gerekmektedir. Barış için yaşanan
ortamın ısrarcılığını yapmak bunun sağlanması için tüm pozitif ortamı
sağlamalıyız. Bölünmemek için bütünlemek, barış için bir arada yaşamı
savunmalıyız.
Not: Son yaşanan ortama solduyuyla yaklaşmak sorunun
çözümünde mutlu günlere katkı sunarak BARIŞ ORTAMININ TOPLUMSALLAŞTIRMANIN
KANALLARINI AÇMALIYIZ. Çünkü bu güne kadar savaş ortamından beslenenler
ve ırkçılık yapanlar kazandı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder