Esnaf ve Sanatkârlar Mülksüzleştirilmeye Karşı ne Yapmalı
1
Küçük
esnaf ve sanatkârlar ayağı kakmalı, toplumsal sorumluluğunu üstlenerek gidişata
müdahalede bulunmalıdır. Küçük üreticilerimizi endüstriyel tarıma yem edildi.
İşçi sınıfının geleceksiz, güvencesiz ve sendikasız kalarak, sermayenin aç
gözlülüğüne terk edildi. Esnaf ve sanatkârlar yaşadığı olumsuzluklardan dolayı
tekelci kapitalizmin saldırılarına maruz kalmaktadır. Yaşamın tüm alanlarıyla
olan bağlarımızı geleceğimizi kazanmak için yaşanan sorunları dert edinmeliyiz.
Ezilen sınıfımızın çıkarlarını korumaya yönelik örgütlenmeliyiz yaşam
alanlarını. Dolaysıyla kendinin de tekelci zincir market-mağazalardan dolayı
zarar gören mevcut sitemin ve düzenin sahiplerinden hesap sormalıdır. Serbest
piyasacı düzene geçtiğimiz 24 Ocak 1980 kararlarıyla başlayan süreç,
mülksüzleştirilmeye çalışılan küçük esnaflarımız güvencesiz işçileştirilmeye
çalışılıyor. Günlük siyasi dedikoduların döndüğü yerlerin önünde gelen
alanımızın sorumluluğumuzu üstlenerek eşit, özgür bir ilçe, ülke ve dünya kurma
yollarını açmalıyız. Kazıkçı-dedikoducu esnaf tanımından kurtulmalı, var olan
sosyal, toplumsal bağlarımız eşitlik-özgürlük temelinde geliştirmeliyiz.
Piyasacı liberal düzenin bizlerde yarattığı güvencesizliği ters düz ederek
bulunduğumuz mahalleyi, köyü, beldeyi, ilçeyi, ili, ülkeyi ve dünyayı
örgütlemeliyiz
İkinci dünya savaşında ortaya çıkan bu
düzen-sistem ülkemize 24 Ocak 1980 de kararlarıyla uygulamaya başlamıştır.
Yaşadığımız 31 yıllık süreçte 5 Nisan 1994 krizinde ayar çekilerek 2001 Şubat
sonrası düzenlenen süslenilerek sunulan bu iktidar piyasacı liberalizmin bir
sonraki aşaması olan neo-liberalizm( tekelci sermeye-para babalarının dünyada
serbest dolaşımı) uygulayıcısı olmuştur. Özelleştirmeyle başlayan bu süreç
devletlerin kazanımlarının dünya zenginlerinin hizmetine sunularak tekelden
dizayn edilmeye çalışılıyor. Sovyetlerin çöküşü, Berlin duvarının yıkılışıyla
başlayan tek kutuplu ABD güdümlü dünyanın sonu gelmekte.
Emperyalizmin-kapitalizmin vahşi saldırısı insanı yok etmekte, doğayı
katletmektedir. Doyumsuzlukları ülkelerin içişlerini karıştırarak yeni yeni
alanlar açmak istemektedir. Birinci ikinci paylaşım savaşları diye adlandırılan
şimdilerde yaşadığımız orta doğuda yaşanan üçüncü paylaşım savaşında bizlerede
rol düşmekte. Mevcut iktidarın ABD güdümlü neo-liberalsizim neo Osmanlılıkları
depreşiyor. 600 yıllık çok mübahmış gibi gösterilen Osmanlı şimdilerin ABD'nin
dünyayı kendi güdümünde yönetim şekli benzeridir. Yani siz evinizin düzenini
alamıyorsunuz birileri geliyor sizin aile düzeninize karışarak yönetmeye
çalışıyor. İzin vermemeye kalktığınızda silahla tepenize dikilerek bütün
kazanımlarınızı ellerinizden alıyor ve sizleri yönetmeye kalkıyor. Bunun da adı
Laiklik-Özgürlük-Demokratik-Cumhuriyet oluyor.
Alanım
olan küçük esnaf ve sanatkâr dostlarım, kısaca özetlemeye çalıştığım bazı
tanımlamalarımdan sonra, somut yaşadığımız sosyal, toplumsal ve ekonomik
sorunlarımıza, değinmeye çalışacağım. Neye hizmet ettiğini anlayamadığımız
esnaf odalarını oda-üye ilişkilerine indirgemeye çalışacağım. Eleştiri
özeleştir mekanizmasını da içeren yazı dizime başlıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder