10 Ekim 2011 Pazartesi

Esnaf ve Sanatkârlar Mülksüzleştirilmeye Karşı ne Yapmalı 1


Esnaf ve Sanatkârlar Mülksüzleştirilmeye Karşı ne Yapmalı 1 


 
Küçük esnaf ve sanatkârlar ayağı kakmalı, toplumsal sorumluluğunu üstlenerek gidişata müdahalede bulunmalıdır. Küçük üreticilerimizi endüstriyel tarıma yem edildi. İşçi sınıfının geleceksiz, güvencesiz ve sendikasız kalarak, sermayenin aç gözlülüğüne terk edildi. Esnaf ve sanatkârlar yaşadığı olumsuzluklardan dolayı tekelci kapitalizmin saldırılarına maruz kalmaktadır. Yaşamın tüm alanlarıyla olan bağlarımızı geleceğimizi kazanmak için yaşanan sorunları dert edinmeliyiz. Ezilen sınıfımızın çıkarlarını korumaya yönelik örgütlenmeliyiz yaşam alanlarını. Dolaysıyla kendinin de tekelci zincir market-mağazalardan dolayı zarar gören mevcut sitemin ve düzenin sahiplerinden hesap sormalıdır. Serbest piyasacı düzene geçtiğimiz 24 Ocak 1980 kararlarıyla başlayan süreç, mülksüzleştirilmeye çalışılan küçük esnaflarımız güvencesiz işçileştirilmeye çalışılıyor. Günlük siyasi dedikoduların döndüğü yerlerin önünde gelen alanımızın sorumluluğumuzu üstlenerek eşit, özgür bir ilçe, ülke ve dünya kurma yollarını açmalıyız. Kazıkçı-dedikoducu esnaf tanımından kurtulmalı, var olan sosyal, toplumsal bağlarımız eşitlik-özgürlük temelinde geliştirmeliyiz. Piyasacı liberal düzenin bizlerde yarattığı güvencesizliği ters düz ederek bulunduğumuz mahalleyi, köyü, beldeyi, ilçeyi, ili, ülkeyi ve dünyayı örgütlemeliyiz



 İkinci dünya savaşında ortaya çıkan bu düzen-sistem ülkemize 24 Ocak 1980 de kararlarıyla uygulamaya başlamıştır. Yaşadığımız 31 yıllık süreçte 5 Nisan 1994 krizinde ayar çekilerek 2001 Şubat sonrası düzenlenen süslenilerek sunulan bu iktidar piyasacı liberalizmin bir sonraki aşaması olan neo-liberalizm( tekelci sermeye-para babalarının dünyada serbest dolaşımı) uygulayıcısı olmuştur. Özelleştirmeyle başlayan bu süreç devletlerin kazanımlarının dünya zenginlerinin hizmetine sunularak tekelden dizayn edilmeye çalışılıyor. Sovyetlerin çöküşü, Berlin duvarının yıkılışıyla başlayan tek kutuplu ABD güdümlü dünyanın sonu gelmekte. Emperyalizmin-kapitalizmin vahşi saldırısı insanı yok etmekte, doğayı katletmektedir. Doyumsuzlukları ülkelerin içişlerini karıştırarak yeni yeni alanlar açmak istemektedir. Birinci ikinci paylaşım savaşları diye adlandırılan şimdilerde yaşadığımız orta doğuda yaşanan üçüncü paylaşım savaşında bizlerede rol düşmekte. Mevcut iktidarın ABD güdümlü neo-liberalsizim neo Osmanlılıkları depreşiyor. 600 yıllık çok mübahmış gibi gösterilen Osmanlı şimdilerin ABD'nin dünyayı kendi güdümünde yönetim şekli benzeridir. Yani siz evinizin düzenini alamıyorsunuz birileri geliyor sizin aile düzeninize karışarak yönetmeye çalışıyor. İzin vermemeye kalktığınızda silahla tepenize dikilerek bütün kazanımlarınızı ellerinizden alıyor ve sizleri yönetmeye kalkıyor. Bunun da adı Laiklik-Özgürlük-Demokratik-Cumhuriyet oluyor.



Alanım olan küçük esnaf ve sanatkâr dostlarım, kısaca özetlemeye çalıştığım bazı tanımlamalarımdan sonra, somut yaşadığımız sosyal, toplumsal ve ekonomik sorunlarımıza, değinmeye çalışacağım. Neye hizmet ettiğini anlayamadığımız esnaf odalarını oda-üye ilişkilerine indirgemeye çalışacağım. Eleştiri özeleştir mekanizmasını da içeren yazı dizime başlıyorum.


Not: Güncel yazıları aksatmadan yazı dizisi devam edecektir.                      


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder