3 Nisan 2012 Salı

Kadın Erkek Eşit Midir? Hayır! Tam Aksine Kadın Erkekten Üstündür. !!


Kadın Erkek Eşit Midir? Hayır! Tam Aksine Kadın Erkekten Üstündür. !!



Yaşadığım süre içersinde kadına yönelik gözlem ve bulgularım: Doğduğum günden bu yana annem ve sonra ki süreçte 1985 yılında ortak yaşamıma dahil olan arkadaşım-sevgilim-sözlüm-nişanlım-eşim hala devam eden hayat arkadaşıma ek olarak 1999 yılında iş (kadın kuaförlüğü) yaşamımdan elde ettiğim bilgilerimi bulgularımı sizlerle paylaşmak istiyorum.


Kadın doğası gereği doğuran ve doyurandır. Davranışlarımızı genlerimiz kadar kültürel davranış alışkanlıklarımız yönlendirir. Mesela iletişimde çoğu zaman “iletişim kazalarına” neden oluruz. Konuşulanları iyi algılamak, karşımızdaki kişiyi önyargısız dinlemek gerekir. Bu da iletişimden kaynaklı kazaların daha büyük sorunlara sebep olmasını önler. Bu dil yanlışlarımızda ve davranışlarımızda bizlere ana dili öğreten annelerimiz büyük role sahiptir. Doğmadan önceki ve sonraki yaşantımızda çevremizdeki gelişmeleri algılayarak bir davranış alışkanlığı ile dilimizi geliştiririz. Bu da bulunduğumuz coğrafyaya göre sosyal, toplumsal ve kültürel gelişmelerden etkilenir ve orayla bütünleşir. Hem toplumsal yaşantımızın hem de kadınlarımızın yaşadığı olumsuzluğun çözümünde kadınlarımız ne kadar sorumluluk alıyor? Aldıkları sorumluluk yeterli mi?  İnsanın tüm yaşantısında davranışlarının % 80’nini oluşturan alışkanlıkları 0–6 yaşlarında olduğunu bilerek; gerek kız çocuğunun, gerekse erkek çocuğunun temel eğitimini veren kadınlarımız değil midir? O zaman toplumsal yaşantımızın ve kadına yönelik şiddetin altında erkeklerin olduğu kadar kadınlarımızın da sorumluluğu yok mudur?


Yine doğası gereği kadın ayrıntıya girer, erkek ise sonuca gider. Hayatın kendisi ayrıntıda saklıdır düşüncesinden yola çıkarak, kadının bilgisi erkeğe göre daha çoktur. Bilimsel araştırmaya göre kadın günlük yirmi dört bin kelime konuşur, erkek on iki bin kelime konuşur. Ayrıntıya giren kadın felsefe yapar, erkek felsefeyi sabrı yettiği kadar okumaya ve dinlemeye çalışır. Kadın güzel, farklı olurken karşı cins için değil, kendisi ve hem cinsleri için olurlar. Eşinin yakışıklı olmasına güzel giyinmesine dikkat ederler, nedeni eşinin sorumluluğunun onda olmasıdır. Kadının içinde gizli sahiplenme, yönlendirme ve iktidar kavgası hep vardır.


Mesela ailede tüm sorunları çözmede ahtapotluk rolünü kimseye bırakmazlar, konuyu bilmese de yönlendiren olmak isterler. Konudan haberdar değillerse, öğrendiklerinde çılgına dönerler. Yine başka bir konu, doğası gereği yaşları ilerledikçe yaşadıkları fiziksel-sağlık sorunlarının sebebi erkek ve ailesi olduğunu düşünerek yakınındaki kişileri sorumlu tutar ve sorgularlar. Gerek erkek çocuğu olsun, gerek kız çocuğu olsun, büyüdüğünü, kararlarını kendisinin vereceğini düşünmezler, her an hata yapacaklarını düşünerek sahiplenme duygusunu hiç elden bırakmazlar. İki yönlü kaynanalık görevlerini hiç bırakmazlar akil (tecrübeli) kişi olarak görüş belirtmek yerine yönetmek, yönlendirmek isterler. Oğlunun sevgilisini-eşini anlamak yerine kıskançlık, sahiplenme duygularına yenilirler. Aslında olumluluklarımızın nedeni olsalar da olumsuzluklarımızın sebebidirler de… Kadın-erkek çocuğunu yaşadığı çağa göre değerlendirmezler, kendilerinin yüzde seksen alışkanlıklarının edindiği çağdan bakarak yönetir yönlendirmeye çalışırlar. Oysa Ülkemiz ve dünyamız 30–40 yılda tarım, sanayi ve bilgi toplumu yaşadı. Yaşanan bu çağların kendi içersinde kültürel, sosyal, toplumsal, siyasi, dönüşümleri ve sonuçları vardır; buradan bakıldığında yaşananların kabul edilir olmadığını düşünürler. Oysa olması gereken ortak payda da değerlerin yok edilmediği güzel bir dünya kurmak olmalıdır.


Kapitalizmin yarattığı kültürel tüketim toplumunu egemenliğine en çok kapılan kadınlarımızdır. Bu kültürel alışkanlıklarımızı terk ederek, saygıyı, sevgiyi ve mutluluğu yeşerterek sorumluluk almalılar. Paranın egemenliğine, amaç olmasına karşı araç olduğunu paylaşılması gerektiğini bilmeliyiz.

 Sonuç olarak, ataerkilmiş gibi görünen ülke ve dünya yaşantımız aslında ANAERKİLDİR. Kadınlarımızın içten içe bir iktidar kavgası hep vardır. Sadece reel dünyadan koparılan yaşamamız, kadının üzerinden muhafazakârlaştırıldığı için başka yerlere havale edilmektedir. Kadın-Erkek eşit midir? Hayır! Tam aksine KADINerkekten üstündür; doğuran ve doyuran olması sebebiyle ve günlük tüketimin de olan yirmi dört bin kelimesi vardır. Ellerini taşın altına sokarlarsa zihinsel çalışkanlığını bedensel çalışkanlığıyla bütünleştirir, sokağa çıkarak sosyal, toplumsal, kültürel ve ekonomik hak talebinde bulunarak eşitlik ve özgürlüğümüzü yan yana omuz omuza mücadele vererek hep birlikte kazanırız.  


 Not: Bu yazıdaki örnek gösterdiğim annem ve eşim ile yaşantımızda sorunumuz yoktur. Sorunsuz aile yaşantısı olmaz, mutlaka çıkan sorunları demokratik ortamlar yaratarak aşmak gerekir. Çok sert tartışmalı geçen sorunların sonunda çözümler üreterek, hem aile yaşantımız da, hem de toplumsal yaşantımız da mutlu sonu bulmalıyız. Aile içersinde yaşanan sorunlar kısa sürede aşılmalıdır. Burada da kadının rolü çok önemli, saatler, günler ve aylar süren küslüklerle sevgisiz bir ortam yaratıldığı bilinmeli. Çocuklarımıza kötü örnek olduğumuz yarattığımız sevgisiz ortamlar toplumsal yaşantımıza yansıyor. Bol eşit, özgür, huzur ve mutluluk dolu günler dileğiyle…
                                                  Derin Felsefi Sözler

Dışarıdan güçlü görünüyor olabilirsin, ama savaşlar içeride kazanılır. DİYOJEN

Köleler, özgür olmak isteyenlerden nefret ederler. ULRIKE MEINHOF

İnsan iradesi özgür değildir. İşin doğrusu, bir amaca bağlanır bağlanmaz insan iradesi özgürlüğünü yitirecektir. ALFRED ADLER 

Düşünce özgürlüğünün lehindeki temel sev, bütün inançlarımızın kuşku götürür olasıdır. BERTRAND RUSSELL

Kendini sonsuz küçültmek ya da sonsuz küçük olmak, Birincisi mükemmellik yani eylemsizliktir; İkincisi başlangıç yani eylemdir. FRANZ KAFKA 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder